12 Mart’a Beş Kala,
12 Mart’a Beş Kala,
E. Tümg. Celil Gürkan
İkinci Baskı Tekin Yayınevi ANKARA
Üstün muhakeme tahlil ve sentez yeteneğine sahip, zeki, medeni cesaret sahibi, ikna gücü fazla, teşkilatçı, çok seçkin bir subay olan Talat Turhan’a gelince, onun adından ilk kez 27 Mayıs Devrimi’nin ardından söz edildiğini duymuştum. Daha sonra genç yaşta emekliye sevk edilmesine yol açan bazı hareketlerin yönlendirici olduğu söylendi. Ama kendisini yüz yüze ilk tanıdığım günden bugüne dek, asla ödün vermeyen sözünün ve vaadinin eri Silahlı Kuvvetler içinde popülaritesi fazla, kaya gibi sağlam ve inançlı bir Kemalist ve son derece yurtsever çağdaş bir “İttihat Terakkici subay” olarak gördüm ve takdir ettim. 12 Mart döneminin en ıstıraplı uygulamalarına hedef olmuş bir kişi olmasına karşın sarsılmamış, eğilmemiş, inançlarından ödün vermemiş bir kişi. Kabibay ve Esin’in tersine Talat Turhan, ihtilalci karakterine karşın itidalli, ihatalı, sentezci ve gerçekçi görüş ve telkinleri ile temas ettiğim kişiler arasında kendini belli etmekteydi. Aslında herkesten hepimizden çok daha fazla riski göze alabilecek bir karaktere sahip bulunmasına karşın, eğer bir müdahale kaçınılmaz hale gelirse bunun, olabildiğince disiplin içinde rizikoları asgariye indirilmiş şekilde yapılmasından yanaydı. Sanıyorum ki, “İşler alt üst olsun da, bu arada bende bir pay koparayım” düşüncesine kafasında zerre kadar prim tanımış olsun.
Turhan, halen İstanbul’da Kuzguncuk’ta annesinden kalan 70 metrekarelik bir evde yaşamını sürdürüyor. İsterse çok parlak işlere rahatlıkla girebilecek bir insan. Bir ona bakıyorum, bir de Adapazarı’nda “toprak devrimi” diye masaları yumruklayan Kabibay’lara, Ersinler’e, her nedense 12 Mart dönemi Kabibay’ın kapısını çalmamış, ama Talat Turhan en ağır işkencelere maruz bırakılmıştır.
sayfa–127
“12 Mart döneminin en ağır ve haksız suçlamalarına, darbelerine hedef olmuş, fakat bütün bu darbe ve suçlamalar karşısında, çoğu kişilerde görülen çözülme, yıkılma ve tükenme yerine, anıtlaşan bir şahsiyet (kişilik) örneği vermiş olan Sayın Talat Turhan, ender rastlanır bir açık sözlülükle ve ‘Sezar’ın hakkını Sezar’a, Allah’ın hakkını Allah’a vererek’, 12 Mart öncesinde ilginç olaylara sahne olmuş 1961 dönemine ve ‘Üç Dönemin Perde Arkası Anılar ve Görüşler’ adlı yapıtta ileri sürülen bazı iddiaları çürüten gerçeklere ışık serpen görüşlerini, kendine özgü yüreklilikle ve açıklıkla ortaya koymuş bulunuyor.
İlk tanıdığım günden beri kendisine beslediğim takdir hislerim, 12 Mart duruşmalarında sergilediği sarsılmaz inancı ile daha da pekleşmiştir.
Toplumların, Talat Turhan gibi yiğit, bel bağlanır, dava adamı evlatlara ne kadar gereksinimi olduğunu bir kez daha anladım. Her türlü hücum karşısında, onurlu ve vakur kalmanın en müstesna örneğini vermiş olan ve verdiği mücadelelerde ‘gerçek’ten, ‘mertlikten sapmayan, ödün vermemiş bir Kemalist olan bu dostuma yürekten teşekkür ediyorum.” (23 Kasım 1985 günkü Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmıştır)
sayfa–492
(Bu açık bir mektup olup, Talat Turhan’ın Cumhuriyet gazetesine, daha sonra kitap haline de getirilen ’12 Mart’a Beş Kala’ adlı yazı dizisine gönderdiği yanıt sonrasında, Celil Gürkan tarafından yazılan yanıttır. Bu mektup, kitabın daha sonraki baskılarına da girmiş, olup, buraya da kitaptan aktarılmıştır.)