1

ÖNSÖZ YERİNE ÇETELEŞME (İLHAN SELÇUK – Mart 1992)

Soğuk Savaş bitti. Yaşanan olayı “Üçüncü Dünya Savaşırım sonu” diye niteleyenler var. Batı ile Doğu blokları arasındaki duvarlar yıkıldı; nükleer çatışma korkusu aşıldı; Sovyetler Birliği artık yok. SSCB dağıldı. Komünist partilerinin tekelleri, yerini çok partili siyasal rejimlere bıraktı. Moskova ile Washington tam bir işbirliği içindedir. Soğuk Savaş’ı kazanan ABD oldu.

“Yeni Dünya Düzeni” kuruluyor. Nedir bu düzen? Tartışılıyor. “Zenginler Kulübü” yeni düzenin kurucusu ve egemenidir. Doruklardan gelen ideolojik esintiye göre ABD’nin liderliğinde “küresel bir sistem” söz konusudur. Sistemin iki ayağı var: Birincisi serbest piyasa ekonomisi, ikincisi demokrasi!.. Artık insan haklan ve temel özgürlüklere dayanan bir dünya görüşü gezegenimize egemen olacak; ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar Birleşmiş Milletler kapsamında barışçı yollardan çözümlenecek! Silahlanmaya paydos boruları çalıyor. İnsanlık, uygarlığın ortak paydalarında bulaşacak, ortak değerlerini paylaşacak. Düzenin bir yüzü bu!..

Ya öteki yüzü? Öteki yüzü, Doğu ve Batı bloklarının bütünleşmesinden sonra daha çarpıcı biçimde ortaya çıkıyor; “Zengin Kuzey” ile “Yoksul Güney” çelişkisinin derinliğinden kaynaklanıyor. Öyle görünüyor ki savaş, iç savaş, darbe, ayaklanma, dikta, terör gibi yöntemleri “Zenginler Kulübü” yoksullara bırakmaktadır. Evet, serbest piyasa ekonomisi olacak ama, yeryüzündeki stratejik maddelerin denetimini ve fiyatını, yeryüzünü ahtapot gibi saran tekeller saptayacak; petrol kaynaklan neredeyse Amerika da ordadır; Suudi Arabistan’dadır, Kuveyt’tedir, Türkiye’nin Güneydoğu’sundadır; “küresel” serbest piyasa ekonomisinin egemenleri, ülkelerin sınırlarım paspas gibi çiğneyen uluslararası tekellerdir. Bilimsel Teknolojik Devrimin olağanüstü gücünü de seferber eden kapitalizm, gezegenimizde yaşayan dört milyar yoksulun üstüne yeni düzenini cuk oturtmaya çabalamaktadır.

Peki, yeni düzen yerli yerine oturacak mı? Türkiye gibi, jeopolitik açıdan iki arada bir derede yaşayan toplumlar için “iki yüzlü yeni düzenin” Anadolu’ya taşıyacağı olasılıklar nelerdir? Kafkasya kaynıyor; Balkanlar fokurduyor. Ortadoğu gezegenimizin en sıcak bölgesidir; ilan edilmiş ya da edilmemiş savaşlar sürüyor; Anadolu’nun Güneydoğu bölgesinde ‘Olağanüstü Hal’ geçerlidir; büyük kentlerde terör, yaşamın bir parçasına dönüşüyor. Silah seslerinin kulağımızın dibinde yoğunlaştığı bu süreçte, çok partili rejim evrensel demokrasinin gerçeklerini içeren sürekli bir hayat biçimine dönüşebilecek mi?

Soru ve sorun bu noktada odaklaşıyor. Demokrasi açıklık rejimidir; siyasal düzen saydamlaştıkça temel özgürlükler ve haklar hayata geçirilebilir. Karanlıklarda, kuytularda, gölgelerde kalan gizli güç odaklan, demokrasiler için her zaman tehdit odaklan oluştururlar. Hele devlet içinde devlet çekirdeği taşımak eğilimi gösteren örgütler gün ışığına çıkarılıp irdelenmeden; demokrasiye geçtik diyemeyiz. Yeryüzünün en sıcak bölgesinde, Amerika’nın elinin altındaki bir ülkede aydınların birincil görevlerinden biri de “devlet içindeki devletin “teşrihini yapmaktır. Çarpıcı örnekleriyle soralım: Yunanistan’da Cunta generalleri yargılanabiliyor. İtalya’da NATO’nun gizli örgütü Gladio’nun ipliği pazara çıkarılabiliyor, Türkiye’de her şey neden gizli kapaklı? Geçmişte yaşananların üzerine örtülen karanlık şal kaldırılmadan, geleceğimizi aydınlık görmek olanakları ne ölçüde geçerlidir?

Talat Turhan, uzun bir süreden beri çok yakın geçmişin olayları üzerinden bir karanlık şalı kaldırmaya çalışıyor. Belgeli, Örnekli, şemail, planlı, olaylı, tarihli, somut kanıtlarla süregelen bu çabanın çok satışlı gazetelerimizde gerekli yankıları yarattığı söylenemez. Türk basını, olayların üstüne gitme cesaretini yeterince gösteremiyor; Batı’da olsa, bu konular hallaç pamuğu gibi atılır; gazeteler ve gazeteciler tarafından didik didik edilirdi. Türkiye’de sis perdelerinin yarattığı karanlığın üstüne gidilmeden, evrensel demokrasinin güvencelerini sağlamak, düşsel bir özlem gibi kalacaktır. Dilerim ki Talat Turhan’ın kitapları, yalnız bugünün tarihini yazacak olanlara birer kaynak niteliğinde kalmasın; güncel Türkiye’de demokrasinin kurulması için gerekli çabayı göstermek isteyenlerin itici gücünü de oluştursun. (*)

Y.n.:(*) “Özel Savaş, Terör ve Kontrgerilla” adlı yapıtın önsözü -İLHAN SELÇUK – Mart 1992

Etiketler
BENZER YAZILAR
Talat Turhan
Türkiye

1924 Yılında Elazığ’da doğdu. O tarihte babası Elazığ Müdde-i Umumisi (Savcı) idi. Baba tarafı Rize ilinin Çayeli ilçesinin tanınmış ailelilerinden (Şerifoğulları)’na mensuptur. Anne tarafı Elazığ Harput’un tanınmış ailelerinden (Efendigiller) ‘dendir.....

anlaşmalı boşanma

anlaşmalı boşanma