SKY Türk Tv Eren EĞİLMEZ Söyleşi
SKY Türk Tv Eren EĞİLMEZ Söyleşi KONU: Derin Devlet TARİH: 24.12.2008 SÜRESİ:01:28:14 SUNUCU: Eren EĞİLMEZ KATILIMCILAR: Talat TURHAN – Orhan GÖKDEMİR
EREN EĞİLMEZ: İyi akşamlar Skytürk ekranlarında özle bir yayındayız, konuğumuzda çok özel biri, konuşacağımız konu dünyanın ve Türkiye’nin yaklaşık yarım yüzyıldır çözemediği ve hala bir netliğe kavuşturamadığı önemli bir konu. Derin Devlet ve belki de Dünyayı yöneten Gizli Örgütler.
Konuğumuz bu konuda yaklaşık 40 yıldır çok özel çalışmalar yapan çok önemli, çok özel bir insan. Konuğumuz Talat Turhan. Hoş geldiniz hocam.
TALAT TURHAN: Teşekkür ederim
EREN EĞİLMEZ: Yine bu yayında Skytürk onlinenin editörü, sorumlusu Orhan Gökdemir de bizimle birlikte. Hem sorularıyla hem yorumlarıyla programa katkılar yapacak. Ben hemen hocama söz vermek istiyorum, çünkü 2 saat süremiz var ama bu su gibi akıp geçecek.
Onun için Kontrgerilla, Derin Devlet! Bu Türkiye’de uzun yıllardır tartışılıyor, fakat insanların kafasında çok netleşmiş değil. Hatta gün geçtikçe de karmaşıklaşıyor. Bu yüzden ilk önce Türkiye örneğine pek girmeden kavramsal olarak Derin Devlet, Kontrgerilla nedir? Nasıl doğmuştur? Hangi ihtiyaçlardan çıkmıştır? Bu yapıyı biraz bize anlatabilir misiniz, kurumları nelerdir? Bunu anlatabilir misiniz? İlk önce bir zemin oluşturması açısından.
TALAT TURHAN: Memnuniyetle, öncelikle vatandaşlarımın ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımın yeni yılını kutluyorum. Bu arada küresel kriz nedeniyle işyerini ve işlerini kaybeden vatandaşlarımın kaygılarını paylaşıyorum. Gene bu arada çok güç iklim koşulları altında, çok güç bir coğrafyada üniter devletimizi korumak için akıl almaz özveri içerisinde çalışan Silahlı Kuvvetler mensuplarının Pak Alnından öpüyorum.
Şimdi Kontrgerilla kavramı Amerikan emperyalizminin bir yöntemi olarak sahneye konulmuştur. Biliyorsunuz Monroe doktrini ile Amerika bir tecrit politikası uyguluyordu, Amerikan Başkanlarından Monroe ‘’Amerika Amerikalılarındır’’ dedi ve bunun anlamı Kuzey Amerika Güney Amerika’ya sahip olacaktır anlamında sahneye kondu, bu süreç yaşandı. Nasıl yaşandı? Orada Simon De Bolivar’ın Bolivya’da darbe yapmasıyla bu süreç başladı, darbe süreci orada ki İspanyolca ‘’Promon siyamento’’ diyorlar, darbe süreci bütün Latin Amerika’ya yayıldı, Amerika bundan yararlanmak için yöntemler geliştirdi. Ama II. Dünya Savaşından sonra daha ileri bir aşamaya gitmek suretiyle Panama’da 1945 yılında SOA denilen Scoll of Americas yahut Kontrgerilla Okulu, yahut Darbe Okulu, yahut Cinayet Okulu denilen okul açtı. Bu okullar bütün Güney Amerika’ da ve Orta Amerika’daki darbecileri yetiştirdi.
EREN EĞİLMEZ: Somut örnekleri ??
TALAT TURHAN: Somut örnekleri, Pinoşe (General Augusto Pinoşe 1973 Şili darbesi) burada yetiştirildi, Vileda (General Jorge Vileda 1985 Arjantin darbesi) buradan yetişti, sayısız Vales (General Cuanto Vales) buradan yetişti.
EREN EĞİLMEZ: Peki bu örgütün operasyon alanı çoğunlukla Latin Amerika mı oldu?
TALAT TURHAN: Başlangıçta orasıydı ve bunu kitaplarımda çok ayrıntılı olarak bu süreci anlatıyorum ve web siteme de koydum bir kısmını. ‘’Cinayet Okulları’’ dediğimiz için katiller de burada yetişti. Mesela kitaplarımda idam mangalarından söz ediyorum, idam mangasının açılımı AAA diye simgeleniyor, ‘’Alliance Anti Anti-Communism’’ yani (Kominizim uğruna kendini feda eden insanlar topluluğu) bu idam mangaları bütün bu coğrafyada Amerikan emperyalist çıkarları doğrultusunda cinayet işlediler.
EREN EĞİLMEZ: Şimdi baştan şunu belirleyelim; Birincisi Kominizim tehlikesine karşı kurduklarını söylediler bunu kuranlar, konseptleri buydu. Anti-Kominizim.
TALAT TURHAN: Yani ülkedeki düzen Amerikan çıkarlarına karşı hizmet etme noktasına geliyorsa, sivil ya da asker. Sivil iktidar Amerikan çıkarlarını koruyamıyorsa, o zaman bu darbe okullarında yetişen kişiler kendi ülkelerinde darbe yapmak suretiyle bu sürece katkıda bulundular. Darbe, Cinayet, provokasyon, psikolojik savaş buralarda öğretildi.
Mesela bir Yüzbaşı Elsalvodar’ da idam mangası yönetti, orada tonlarca insan öldürdü. Bu süreç 1984 yılına kadar devam etti, yani Panama’daki okul 1984 yılına kadar devam etti. Sonradan bu okul Amerikan Piyade Okulunun olduğu Fordbening kasabasına yerleşti. Fordbening’de hem Amerikan Piyade Okulu var hem de bu Darbe Okulu var. Ama ondan evvel bu kuramı bütün dünyaya yaymak üzere Kennedy girişi ile Fordbrag’da Kennedy özel Savaş Okulu kuruldu. Burada kural dışı savaş, Kontrgerilla savaşı, gayri nizami harp kuramları burada geliştirildi ve dünyaya yayıldı.
EREN EĞİLMEZ: Peki bu Gayrinizami harp bir strateji ve bu kurumlar da aslında resmi kurum. Adı üstünde Kural Dışı bir savaş ise devletlerin içerisindeki bu örgütlenmenin bir yasal dayanağı yok metinlerde.! O zaman ??
TALAT TURHAN: Şimdi o tarihte sadece eğitim düzeyinde yani Panama Okulu hariç, diğer yerde eğitim düzeyinde, zaten bu Gayrinizami savaşı öneren resmi talimnamelerde ‘’Kaide olarak bir gayrinizami kuvvet yeraltı unsurları kanuni statüye tabi değildir’’ diyor. Bütün yasadışılık, bütün dünyada, bilhassa NATO ülkelerinde yasadışı uygulamaların temel referansı bu. Ama bu referans o ülkenin yasalarıyla çelişiyor, Anayasalarıyla çelişiyor. Anayasa ve yasalara sahip olması gereken kurumlar, bu yapılanmayı aşamadığı için o yapılanmayla uyum haline geçiyor.
EREN EĞİLMEZ: Devam edeceğiz ama Orhan’ın sana bir katkısı olacak,
ORHAN GÖKDEMİR: Konuyu açmak için yardımcı olabilir bir şey; Amerikalı bir filozof Markes der ki: ‘’Kapitalizm öyle bir yere geldi ki, kendi varlığını sürdürmek için bir karşı devrim örgütlenmesini içeride ve dışarıda yapmak zorundadır.’’ Şimdi bu söylediğiniz şey bir emperyalist merkezin dünyayı kontrol ihtiyacından mı kaynaklanıyor, yoksa Markes’in söylediği gibi sistemin iç işleyişini güvence almak meselesi mi?
TALAT TURHAN: Şimdi ben tabi geliyorum oraya, aslında bu yapılanma bilhassa Panama süreci dışındaki yapılanma, nerden kaynaklandı? Sovyetler kuruldu, sosyalist enternasyonalizm öneriyor, kapitalizm de enternasyonalizmin. Her ideoloji, her din enternasyonal olmak ister. Şimdi o arada üçüncü dünya ülkelerinde kurtuluş savaşları başladı. kurtuluş savaşları sosyalizmden esinleniyorlar, bu Amerika’yı ürküttü.
EREN EĞİLMEZ: Hatta bazı yerlerde Bolşevikler destek veriyor.
TALAT TURHAN: Destek verdi ve o tarihte bir söylem vardı Amerika’da; ‘’Kurtuluş Savaşları barutun icadından sonra en tehlikeli silah’’ Çünkü bütün ülke iktidarları sosyalizmden etkileniyorlar ve dolayısıyla da Sovyet Rusya’da o ülkelere destek veriyor. Buna karşı Amerika bir karşı yöntem geliştirecek, bu yöntem de Özel Savaş yöntemleri.
Zaten Kennedy okulun açılışında yaptığı konuşmasında bunu kuramlarını koyuyor, bunu da kitaplarımda fazlasıyla açıklıyorum.
EREN EĞİLMEZ: Siz ki bu okullardan bir tanesini de gittiniz kendi gözünüzle gördünüz.
TALAT TURHAN: Evet şimdi oraya geliyorum. Fordbrag kuruluyor 1963 yılında, 1945 yılında Panama’da kurulan okul Fordbening’e taşınıyor, bunu NATO kurulduktan sora bir Avrupa ayağına gereksinim duyuluyor, Avrupa ayağı da Münih civarında Oberammergau kentinde.
EREN EĞİLMEZ: Ve siz Almanya’ya ve o kentteki yere gittiniz
TALAT TURHAN: Almanya’ya konferans için gitmiştim, nereyi görmek istersiniz dediler beni çağıranlar, özellikle orayı görmek istedim çünkü kuramıyla meşgulüm, bir de yerinde görmek suretiyle çabalarımı pekiştirmek istedim.
EREN EĞİLMEZ: Peki siz oraya gittiniz, kayıtlar yaptınız, bu arada arkadaşlarımız o kayıtları hazırlar ise, o görüntülerin üzerinden konuşuruz.
TALAT TURHAN: Çok da zor oldu, turistlik havayla gitmek zorunda kaldım, herhangi bir tehlikeyle karşılaşmamak için.
EREN EĞİLMEZ: Ve oradaki gözlemleriniz aslında kritik, çünkü o sadece kitaplarda, teorik çalışmalarda değil, yaptığınız her çalışmanın somut olarak bir karşılığı.
TALAT TURHAN: Yani bir şeyler görmeye gittim, görebildiğim kadarıyla bir şeyler görmeye gittim
EREN EĞİLMEZ: Şu an mesela ekranda, şu an yoldasınız, izleyicilerimiz de görebiliyordur sanırım. Bunlar Talat Turhan’ın özel arşivinden
TALAT TURHAN: Burası Oberammergau kenti
EREN EĞİLMEZ: Televizyonda ilk kez yayınlanıyor değil mi hocam
TALAT TURHAN: Evet bu Oberammergau kasabası orada bütün NATO’ya kumanda eden 20. Özel Kuvvetler Komutanlığı var.
EREN EĞİLMEZ: Şu anda kapısından mı geçiyoruz?
TALAT TURHAN: Evet kapısı. Birkaç kere geçtim çünkü orada yazı var yazıyı okumak için
EREN EĞİLMEZ: Şu anda kameranın gösterdiği bölüm.
TALAT TURHAN: 20. Özel Kuvvetler Komutanlığı karargahı. Şimdi oraya geldik burası Oberammergau’da dağlık bir arazi, tüneller var. Zaten orada eskiden Hitler’in dağ tümeni varmış. Bunlar eğitim alanları, eğitim alanlarını çektim. En önemli bulgu levhalar. Levhalardan buranı NATO’ya bağlı olduğu tespit ettim bakın ‘’NATO Scholl SHAPE’’ yazıyor yani NATO Başkumandanlığına bağlı olduğunu tespit ettim. Dolayısıyla bu yapıyı ortaya çıkartmış oldum.
EREN EĞİLMEZ: Evet NATO’ya bağlı. Burası tabi Almanya’da sizin yaptığınız çekimler
TALAT TURHAN: Evet benim yaptığım çekimler, ve de bir şeyi gizlemişler, Yönetim Okulu yazıyor. Burası da o bölgedeki Songav kasabası, gittiğim vakit geçtim. Burada da bütün dünyanın özel savaşçılarının paraşütçüleri yetişiyor.
ORHAN GÖKDEMİR: Bu Yönetim Okulu lafı az gelişmiş ülkelerden gelenler için doğru da olabilir. Kimler var burada, sanıldığı gibi az gelişmiş ülkelerden gelenler mi?
TALAT TURHAN: Şimdi NATO bölgesinde bulunan bütün Güvenlik Kuvvetleri mensupları burada kurstan geçiriliyorlar.
EREN EĞİLMEZ: Burada kurstan geçiriliyorlar, ülkelerinde de kendi kadrolarında eğitim görüyorlar.
TALAT TURHAN: Yani her ülkenin özel savaşçısı var, Özel Savaş bir gereksinimdir. Yani ülke çıkarları için kullanılırsa fakat Amerikan Özel Savaş bölümünün Komutanı General Cartsler diyor ki; ‘’Biz ülkelerdeki özel savaşçıları kendi amacımız için kullanmak için yetiştiririz’’ Tehlikeli olan yanı bu.
EREN EĞİLMEZ: Asıl olan bu, ayrım noktası bu. Normalde aslında rutin askeri bir faaliyet olarak algılanabilir.
ORHAN GÖKDEMİR: Türkiye’den gidip de eğitim alan var mı burada ?
TALAT TURHAN: Tabi herkes oradan geçiyor. Yani bu görevlerde bulunan insanlar oradan geçiyor. Gerek Polis, gerek Jandarma gerekse Özel Savaşçı.
EREN EĞİLMEZ: Ama bunu normal gerekli askeri eğitimin ötesine geçiren şey bu okulların kontrolünü elinde tutan gücün bu okulları hangi amaçları açtığı ve neye dair yetiştirdiği?
TALAT TURHAN: Cartsler açıkça söylüyor. Bir diyor yabancı ülkelerin özel savaşçılarını kendi amacımız içinde kullanırız.
ORHAN GÖKDEMİR: Ne tür eğitim veriliyor birazda onu anlatalım izleyicilerin kafasında bir fikir olsun.
TALAT TURHAN: Şimdi aslında Özel Savaşçı olmak çok ağır bir eğitimden geçerek mümkün oluyor, ama Türkiye bugün bir iç savaşla karşı karşıya kaldığı için yıllardan bu yana, bana göre bu tanı yanlış konulmuştur, işte bir avuç terörist falan filan, işte tanı yanlış olunca çarede yanlış oluyor ki, bu kadar yıldan beri hala daha yöntem değiştiriyoruz. İşte bilmem istihbarat aldık, istihbarat almadık, bilmem koordinatör tayin ettik etmedik, yeni bir yapılanmaya geçtik. Bunlar başında yapılması gereken işlerdi, tanı yanlış olduğu için buradaki aksaklıkta ondan kaynaklı. Savaş prensipleri var, savaş prensiplerinin bir tanesi de sadeliktir. On tane örgüt kurarsanız bu işi halletmek için burada bir terslik var.
EREN EĞİLMEZ: O bahsettiğiniz konulara gireceğiz bunlar Türkiye somutunda önemli
TALAT TURHAN: Şimdi Türkiye’nin bir şansı var, böyle bir iç savaşta PKK ile mücadele etmek durumunda kaldığı için bizim Özel Kuvvetlerimiz Ulusallaştılar. Ulusallaştılar ve de bunların içinde en saygı ile anılması gereken kişi Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis ulusalcı olduğu için öldürüldü.
EREN EĞİLMEZ: Bunların hepsine gireceğiz, Türkiye başlığı altında gireceğiz
ORHAN GÖKDEMİR: Belki burada şunu sormakta yarar var. Bütün bunları dünya bir ülkeden öğrendi, İtalya bu anlamda çok özel bir laboratuvar. Ben buna da bağlı olarak şöyle de bir şey sormak istiyorum; biliyorsunuz 1960’lı yıllarda bir Amerikalı uzman geliyor ve Türkiye’de Teşkilatı Mahsusa üzerine bir araştırma yapıyor, uzun yıllarda yayınlandı. Derler ki bizim Teşkilatı Mahsusamız da Amerika’nın bu örgütü oluşturmasında bu tür bir laboratuvar görevi gördü. Ne oldu bu iki ülkede birazda buna dayanarak?
TALAT TURHAN: Şimdi bu oluşumu çok daha geriye götüren yazarlar da var, ama biz burada odaklanırsak dağılmamış oluruz
EREN EĞİLMEZ: Yani soğuk savaşı bir başlangıç olarak alıp onu üzerine kurulan yapıyı. Peki o zaman daha sonra Avrupa’da işte Orhan’ın da söylediği gibi İtalya’da en ciddi operasyon, bunu açığa çıkartmaya yönelik olduğu söylenen operasyon İtalya’da oldu ve belki de dünyada birçok yazarın, birçok gazetecinin ve belki de diğer insanların iddia ettiği birçok konu da İtalya örneğinde doğrulanmış gibi oldu bir bakıma ve ardından da Avrupa soğuk savaş bittiği için bu yapıları tasfiye ediyor, bunlardan kurtuluyor, daha demokratik bir yapıya kavuşuyor dendi.
Birinci sorum; Hakikatten Avrupa bunları tasfiye etti mi, yoksa belli bir aşamaya kadar geldi ve durdu mu?
İkincisi; Eğer tasfiye etmediyse ve bu örgütlerin kuruluş amacı anti kominizim ise komünizmin bittiği yerde hangi hedef doğrultusun devam ediyorlar, eğer devam ediyorlarsa?
TALAT TURHAN: Şimdi efendim 1952 yılında Türkiye’ de bu yapı kuruldu NATO’ya girdiğimizden hemen sonra, yani Nisan ayında girdik, 4 Nisan’da Eylül ayında Seferberlik Tetkik Kurulu adı altında bu yapı Türkiye’de kuruldu. Kuruldu fakat hiç sahneye çıkmadı, sonrada yapılan açıklamalarda 6-7 Eylül olayları ilk eylemiydi diyelim.
12 Mart döneminden sonra müthiş bir faşizan uygulamadır. O faşizan uygulama işkenceye başladı. Bunlardan bir tanesi Ziverbey Köşkü, bende oradan geçtim. Oradaki gördüğüm muamele ki hala daha Silahlı Kuvvetlerden özür bekliyorum. Çünkü yargılanma sonucu af istemiyorum dedim, bütün marjinal grupların örgütlendiği bir yerde bir Silahlı Kuvvetler mensubuna işkence yapılıyor bir ay, Generaline işkence yapılıyor bir özür yok. Özür bekliyorum.
EREN EĞİLMEZ: İşkence yapan kimler?
TALAT TURHAN: İşkence yapanları tek tek saptadım, devletin resmi kurumlarına bildirdim. İşkence yapanların kendileri burası Kontrgerilla örgütüdür diyorlardı, Kontrgerilla örgütü oradan çıktı. Kontrgerilla bir örgüt değildir, bir yöntemdir. Şimdi o yanlış devam etti devam etti, ben mahkemeye çıktığım vakit bir dilekçe verdim, ben Emniyette değil, adına kontrgerilla denilen bir çete tarafından esir alındım, bu çetenin yöneticisi Faik Türün’dür, işkence karagahının başında da Memduh Ünlütürk vardır. Birisi Orgeneral birisi Tümgeneral
EREN EĞİLMEZ: Bunu mu söylememiz mi gerekiyor. Şimdi kontrgerilla var mı yok mu bu tartışılıyor, hala daha tartışılıyor. Siz diyorsunuz ki kontrgerilla var mı yok mu tartışmaya gerek yok ki varız dediler bana diyorsunuz.
TALAT TURHAN: Onlar öyle tanımlıyorlar kendilerini, daha sonra yapılan açıklamada Memduh Ünlütürk diyor ki; ‘’Biz direk Pentegon’a bağlıyız’’ diyor, adımız Ergenekon örgütüdür diyor,
EREN EĞİLMEZ: Bu resmi bir açıklama mı?
TALAT TURHAN: Bu özel bir açıklama, Can Dündar’ın Ergenekon adlı kitabında yer alıyor.
Direk Pentegon’a bağlıyız, biz bu işi yaparken vatana hizmet ediyoruz diyor. Şimdi vatana hizmet ederken, ulusalcı, Atatürkçü, solcu güçlere işkence yapıyorsunuz. Şimdi ben buna tahammül edemediğim için 12 Haziran 1973 günü bir dilekçe verdim, ‘’Parlamento komisyonu, Başbakanlık, Genel Kurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığına’’ hala daha cevap bekliyorum.
EREN EĞİLMEZ: Ve bu dilekçeyle Türkiye’de kontrgerilla ilk defa gündeme geldi
TALAT TURHAN: İlk defa Türkiye gündemine kontrgerilla oturdu, on kere Meclis araştırması meclis araştırması, Süleyman Demirel böyle diyor, Ümran Erday da böyle dedi laf salatası ortada bir şey yok. Tabi beni ciddiye almadılar bende kitaplar yazmaya başladım, ondan sonra 1990 yılında İtalya’da Gladyo olayı muadili (Kılıç) olayı patlak verince olay ciddiyet kazandı, bütün Avrupa gündemine oturdu, benim 17 yıl geçmiş süreçteki haklılığım ortaya oturdu, ben flaş bir isim haline geldim, Türkiye’de ve dünyada BBC dahil röportajlar yaptım, yurt içi ve dışında konferanslar verdim, burada konferanstan konferansa gittim, dolayısıyla bu konudaki gerçeği kamuoyuna yansıttım, para pul almadım bu işlerden, tamamen profesyonel
EREN EĞİLMEZ: Bunları yaparken uluslararası kitaplara da referans oldunuz Türkiye ile ilgili kısımlarda
TALAT TURHAN: Yıllar sonra çok özgün bir kitap yazıldı ‘’NATO’nun Gizli Orduları’’ diye, bir akademisyen yazdı ismi Daniele Ganser orada diyor ki ‘’Talat Turhan Türkiye’de bu işi açığa koyan yürekli bir adamdır’’ diyor. Hatta diyor ‘’Öyle bir belge yayınlamıştır ki bu belgeyi yayınlayan gazeteci İspanya’da öldürüldü’’ diyor. Şimdi Daniele Ganser’in kitabını okumak lazım, çünkü tamamen bilimsel bir araştırma, benimde bütün yazdıklarımı doğrular orada
EREN EĞİLMEZ: Hem o kitapta hem de İtalya’daki araştırmalarda şunu söylendi ama ‘’Bu örgütün en tehlikelisi Türkiye’de ve tasfiye edilmedi’’ diye
TALAT TURHAN: Şimdi örgüt duruyor, duruyor ama yasadışı iş yapmıyor. Bir iç savaşta yasadışı mücadele sürdürüyor, ama NATO bağlamında iş farklı. Bakın Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan (SHAPE) Supreme Headquarters Allied Powers Europe (Brüksel yakınlarındaki Mons’da bulunan Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhı) burası kumanda ediyor bütün NATO’ya. (SACEUR) var bir de Supreme Allied Commander Europe (Avrupa Müttefik Yüksek Komutanlığı) buranın emrinde bir yer altı NATO’su var. Yani bütün NATO ülkelerindeki yeraltı örgütlerini yönetir. Bunun ismi (ACC) Allied Coordinacion Center (Müttefik Koordinasyon Merkezi) bazı yayınlarda (Müttefik Gizli Komitesi, Gizli Planlama Komitesi). Şimdi NATO’ya bağlı ülkelerin muadil olan yetkilileri Altı ayda bir burada toplanıyorlar, yeraltını idare etmek için kanallar arıyorlar. Dolayısıyla NATO’ya bu kadar aşk nereden geliyor. Sizin yeraltına girmiş emperyalist Amerika adına yer altınızı idare ediyor ve bir eski kumandanı çıkıyor buranın ‘’Ben her yıl Amerika’dan 1 Milyon Dolar para alıyorum diyor’’ Şimdi Amerikan’dan 1 Milyon Dolar para alacaksın,
EREN EĞİLMEZ: Türkiye’den bir kumandandan bahsediyorsunuz?
TALAT TURHAN: Evet Türkiye’den bir kumandan kitap yazıyor, bana da hak veriyor ve diyor ki ‘’Talat Turhan haklıdır’’ 1 Milyon Dolar alıyordum diyor, şimdi 1 Milyon Dolar alıyorsun Amerika’dan bu NATO’nun gizli teşkilatı, dolayısıyla bu yeraltı yapısı kime hizmet eder? Memduh Ünlütürk’ün dediği gibi Pentegon’a hizmet eder.
EREN EĞİLMEZ: Peki Askeri anlamda bir yeraltı örgütlenmesi var ise buna ihtiyaç duyulmuşsa
TALAT TURHAN: Hayır, siruslar, vatanseverler diyor
ORHAN GÖKDEMİR: Talat bey şöyle tanımlamak lazım; bir yandan NATO’nun temsil ettiği askeri örgütlenme, diğer yandan bu Gladyo ile açığa çıkan sivil örgütlenme. Kim var bunun içerisinde, nasıl bir yapılanma onu açıklar mısınız?
TALAT TURHAN: Oraya geliyorum, şimdi İtalya örneğinden
EREN EĞİLMEZ: İtalya örneğinden devam edeceğiz sanırım. Şimdi İtalya örneği zaten bize bir şablon veriyor galiba, veya var olan şablonu doğruluyor
TALAT TURHAN: İtalya’da namuslu bir Savcı çıktı Felice Casson. Felice Casson, Petanoda bir Carabinieri denilen bir Jandarma teşkilatından bir grubu öldürdüler, onun peşine düştü, orada Gladyonun yapılanmasını saptadı. Saptanınca Andreotti sahip çıktı ve uzun süre bu Gladyo Avrupa’nın gündemine oturdu. Bu arada İtalya’da komünist partisinin seçimle iktidara gelmesi söz konusu, onu engellemek için terör yapmak lazım, istikrarsız hareketi dediğimiz şey bu. Bu da özel savaşın bir yöntemi.
Şimdi o terörün içerinde P-2 Mason locası çıktı. P-2 Mason Locasının üstadı Licio Gelli. Amerikan-İtalyan askeri İstihbarat Şefi General Musumişi’de birlikte terör yaptığı ortaya çıktı. Ve bunlar yargılanarak mahkum oldular, Bolonya katliamının arkasında da bunlar var.
Şimdi yargılanırken Licio Gelli diyor ki ‘’Benden ne istiyorsunuz’’ diyor, Mason üstadı. Ben diyor ‘’1980 yılında filan kişiyi İtalya’ya Cumhurbaşkanı seçtirdim’’ diyor, Mason locası desteğiyle, buradan kaldım diyor Arjantin’e yine Mason locası desteğiyle Peron’u Cumhurbaşkanı seçtirdim, Regan beni çağırdı diyor Beyaz Saray’da bana ödül verdi. Böyle bir yapı.
EREN EĞİLMEZ: Yani aslında sizi yıllar önce Nokta dergisine kapak olan sözünüz ‘’Kontrgerilla Cumhurbaşkanlarına görev verir’’
TALAT TURHAN: Şimdi yani böyle bir yapı içerisinde bu ülkeler, uluslar reflekslerine sahip çıkmazsa eriyip giderler. Ulusal reflekslerimize önem vermek zorundayız.
Şimdi P-2 Mason Locası üstadı Licio Gelli’nin locasında kimler var? 3 Bakan, 48 Milletvekili, 43 General, 35 Yüksek Memur, 14 Yargıç ve Savcı, 47 sanayici, 22 Gazeteci. Hepsi İtalyan derin devleti.
EREN EĞİLMEZ: Şimdi burada duralım çünkü burası kritik bir yer, bu bahsettiğiniz bir şablon, bu şablon dünyanın diğer ülkelerinde nasıl çıkacağını görelim.
TALAT TURHAN: Efendim bu arada P-2 Mason locasını merak edenler internete girsinler, üyelerini saplasınlar, hayretle görecekler ki Berlusconi mason locası üyesi.
EREN EĞİLMEZ: Peki böyle bir Gladyo operasyonunun ardından, böyle bir temizlik harekâtının ardından Berlusconi İtalya Başbakanı oldu.
TALAT TURHAN: Mason locası etkinliğini sürdürüyor,
EREN EĞİLMEZ: Ki Vatikan’da vardı o operasyonda
TALAT TURHAN: Var. Ben sana söyleyeyim İsviçre’de de P-27-28 Mason locaları var. 50 araştırma yaptım her yerde kaput.
EREN EĞİLMEZ: Ama var da Berlusconi’n Başbakan olabilmesi Avrupa’da bu örgütlerin tasfiye edildiği ideasını çürütüyor.
TALAT TURHAN: Somut olarak diyorum ki İtalyan Başbakanı P-2 Mason locası üyesi, buyrun girin görün ve İtalyan P-2 Mason locasından olan patron, televizyon sahibi, adet olduğu gibi futbol takımı sahibi olan bu kişinin acaba bizim Başbakanla ahbaplığı bu locadan mı geliyor, yoksa başka bir nedenle mi geliyor bunu da merak ediyorum doğrusu.
EREN EĞİLMEZ: Bu bir şablon ve İtalya’ya özgü değil, bunun bir kaynağı var
TALAT TURHAN: Bütün dünyaya yaygın. Bunun amacı Amerikan emperyalizmine uygun işbirlikçi ağ kurmak suretiyle kalıcı olmak.
EREN EĞİLMEZ: Peki buna metinde yer veriliyor mu, herkesin referans aldığı asıl metinde buna yer veriliyor mu?
TALAT TURHAN: Resmi bir Amerikan talimnamesini bir kontrgerilla harekâtı içinde yer alan grupları sayıyorum. FM31/15 Kontrgerilla operation (Amerikan resmi talimnamesi 1967). Şimdi bu tür eski talimnameler 31 olarak geçer kod numarası, o şimdi afişe olduktan sonra 90’na aldılar.
Emniyet görevlileri (yani bir emniyet görevlisi bu yapılanma içinde olabilir), üst düzey eğitimciler, üst düzey din adamları, yargıçlar ve yüksek yargıçlar, işçi sendikaları ve başkanları, etkin yayın organlarının yayıncıları, iş ve ticaret mensuplarının liderleri ve diğer önemli personel. Ben bun kitaplarımda yüz kere yazdım, ama böyle duruyor burada.
Bunu dışında Amerika’nın dünyaya işbirlikçi yetiştirmek üzere kurmuş olduğu bir örgüt var, 1954 yılında, şu anda da bu örgüt yaşıyor. Çok üst düzey işbirlikçe yetiştirmek için
EREN EĞİLMEZ: Ne yapar, nasıl yetiştirir işbirlikçiyi?
TALAT TURHAN: Alıyor onu 1 sene bir Amerikan Milyarderi gibi yaşatıyor (Tabi seçerken de Mason olmasını gözetiyor), sonra eğer angaje etmezse diyor ki Amerikan sisteminden daha büyük sistem yoktur, Amerikan devletinden daha büyük devlet yoktur, Amerika ile ittifak halinde olmak vatanseverliktir diyor. Şimdi bunu şu anda ki başkanı baba Bush. Şimdi bunların isimlerini de ben kitaplarımda yayınladım yayınladıktan sonra kestiler, daha sonraki isimleri tespit edemedim.
Şimdi 1954 yılında kurulan örgüt, o tarihe kadar yani 1995’e kadar 1200 üyesi var dünyada, 30-40’da Türkiye’den üyesi var. Devlet ve Hükümet Başkanları, Bakanlar ve üst düzey yetkililer, Devlete ait şirketler ve bankaların yetkilileri, özel sektör şirket ve banka yetkilileri, Büyükelçiler, üniversite rektör ve öğretim üyeleri ve sivil toplum örgütleri
EREN EĞİLMEZ: Bu saydıklarınız içinden bazıları
TALAT TURHAN: Bu tezgâhtan geçmiş olanlar, fonlanmış olanlar. Yani çeşitli bursları var Amerika’nın oraya alıyor götürüyor, ondan sonra kendi ideolojilerini benimsetiyor gönderiyor. O ülkede önemli yerlere getirip, yerleştiriyor, bunu 1985 yılında bir AED ajanı geldi Türkiye’deki bürokrasiyi inceledi, rapor verdi, dedi ki ’’Türkiye’de şu anda Amerikan yanlısı olanlar Müdür seviyesindedir, en büyük tehlike bizim için Mülkiyeliler ve Hukuk mezunlarıdır. Çünkü bürokrasiyi onlar işgal etmiştir, dolayısıyla biz hedefimiz Genel Müdür seviyesinde Türkiye’nin bürokrasisini işgal etmek durumundayız’’ dedi. Şimdi çok daha yukarılara çıktı çıta, öyle bir Amerikalılaştırmaca süreci yaşandı ki Türkiye’de Amerikancı iktidarlar sayesinde bu çıtalar çok daha yukarıya gitti.
Şimdi onun dışında 1971 yılında ‘’Ergenekon Örgütü’’ isimli kitapta, yine kategorize ediliyor, Emniyet görevlileri, Subaylar, Profesörler, Gazeteciler, İş adamları, sıradan insanlar.
EREN EĞİLMEZ: Şimdi biz Ergenekon dendiğinde anlayacağımız şey bugün davası süren Ergenekon mu?
TALAT TURHAN: O mahkeme sonunda belli olacak
EREN EĞİLMEZ: Anladım bugünden bir şey söylemek mümkün değil diyorsunuz.
TALAT TURHAN: Bir de homojen yapı yok orada. Şimdi eski Milletvekili İlhan Yapıcı 1990 yılında Kontrgerilla tezgahından geçmiş, yani Ziverbey’den geçmiş bir kişi; ‘’Polisle, Subaylar, Doktorlar, Askeri ve sivil Yargıçlar, Savcılar, Uyuşturucu kaçakçıları, mafya elemanları var bunun içinde’’ diyor.
P-2 Mason locasının üstadı biraz evvel saydığım kişileri söylüyor, ayrıca 1990 yılında P-2 Mason locası deşifre edildiği vakit, P-2 Mason locası üyeleri; Subaylar, Politikacılar, üst düzey iş adamları, istihbarat örgütleri içinde var. Zaten General Misumiç’in de yargılanması bunu doğruluyor.
Şimdi Türkiye’ye gelince Özle Harp Dairesinin eski Başkanlarından bir tanesi 2016 yılında yazmış olduğu kitap da ‘’Tüm partilerin seçilmiş kişileri’’ diyor.
EREN EĞİLMEZ: Tüm partilerde insanımız var diyor.
TALAT TURHAN: Evet gene (Orgeneral bu kişi) orada görev yapmış bir Orgeneral ‘’Bazı Milletvekilleri (CHP’den de olur MHP’den de olabilir diyor)’’ bu başka partilerin içinde Türk’ü, Kürdü, Lazı, Çerkezi de var diyor. 2016 yılında Hürriyet’e vermiş olduğu demeçte. Yani yeraltı yapılanmasının kadrosu bu. Bu yapılanma Amerikan emperyalizmine ve küreselleşmeye hizmet ediyor ama Ulus devleti tahrip etmek için de çalışıyor.
ORHAN GÖKDEMİR: Talat bey tam bu noktada belki meseleye şu açıdan yaklaşmakta yarar var, şimdi debin NATO’dan söz ettiğimizde onun sivil uzantılarında da söz ettik, sonuçta bütün bunlar Amerikan devletinin başının altından çıkıyormuş gibi görünüyor ama, bunun arkasında da başka bir dünya var. Kim bütün bunları planlayanlar, Amerikan Devletinin üzerinden bu sistemi kuranlar?
TALAT TURHAN: Şimdi efendim kitaplarımda
EREN EĞİLMEZ: Çünkü bu sürekliliğin sağlanması için sürekli bir kadro olması gerekmez mi?
TALAT TURHAN: Tabi, kitaplarımda Derin Devlet’in şemasını veriyorum. Benim Devletim Susurluk, Şemdilli’de kalmıyor, 1000 yıllık bir geçmişi yüklüyorum Derin Devlet’e.
1018 yılında Siyon birliği ile başlıyor benim derin devletim, geliyor geliyor Gül-Haç Kardeşliği (1615). Gül-Haç Kardeşliği bir üst Mason örgütü. Ne yazık ki bizim üyelerimiz var, ‘’Celal Bayar, Şükrü Kaya, Tevfik Hüsnü Aras, Nevzat Tandoğan, Fahrettin Kerim Gökay’’ ve bunun merkezi Teşvikiye’de İzmir apartmanının üst katında. Bu bizim Güvenlik güçlerimiz bizim evlerimiz basıyor, başka kişilerin evlerini basıyor, hiç bu güne kadar İzmir apartmanının basıldığını duydunuz mu? Devlet nerde, devlet çürük.
EREN EĞİLMEZ: Basılmayı gerektirecek bir suçun içindeler mi?
TALAT TURHAN: Tabi Devletler Kanununa tabi, Devlet tarafından denetlenmesi gerekiyor, geçen sene bir mason üstadı vermiş olduğu demeçte; ‘’Birinci toplandığımızda hükümet komiserini alırız diğerini almayız’’ yani Devlet mason localarındaki yapılan toplantıların zabıtlarını getirsin görelim. Çünkü dünyaya bunlar egemen, bulundukları ülkede kapitalizme hizmet ediyorlar, Amerikan emperyalizmine hizmet ediyorlar bilerek ya da bilmeyerek. Siyonizm’e hizmet ediyorlar.
Şimdi bu yapılanma geliyor, 1776 yılında İlluminati locası olarak etkinliğini hala sürdüren bir yapı bu, Almanya’da sahneye çıkıyor. İlluminati (Aydınlanma) demek.
Şimdi bu yapı aşağıya doğru Türkiye’ye de yansıyor, diğer mason locaları olarak ve fremasonik örgütler olarak, Rotary, Lions diğer falan filan diye aşağı doğru yansıyor. Ama İlluminati locası 1832 yılında Amerika’ya atlıyor Skull and Bones (Kurukafa ve Kemikler örgütü), bağnaz bir mason tarikatı, 12 yıldan beri ABD kemikçiler tarafından idare ediliyor. Eğer bundan önceki seçimde Kerry kazansaydı o da kemikçiydi. Şimdi bu tarikatın temel sloganı War (Savaş), onun için baba Bush geldi savaş var, oğul Bush geldi savaş var, çünkü Amerikan sisteminin yaşaması için savaşa gereksinim var. Ayrıca illuminati locasının temel felsefesi de ‘’Kaostan düzen çıkartmak.’’ Şimdi bir ülkede kaos çıkaracaksınız ki oradan çıkan düzen Amerikan emperyalizminin çıkarlarına yarasın, onun için de dünyanın her yerinde kaos var.
EREN EĞİLMEZ: Peki bu çıkar nedir?
TALAT TURHAN: Irak’ta görüyorsunuz
ORHAN GÖKDEMİR: Talat bey belki şöyle açmak lazım, özellikle masonlar, aydınlaşmışlar ve Gül-Haç için söylüyorum bu, kuşkusuz sizin söylediğiniz şeyi tartışmak için değil ama birde bir tarafı var mesela aydınlanma dönemi, Fransız devrimi, Amerikan devletinin kuruluşu, bağımsızlık bildirisi, bu örgütlerin oralarda da örgütlü olduğunu biliyoruz.
TALAT TURHAN: Ben hiç genelleme yapmam hayatında, mesela Fransız ihtilalinde masonların müspet rolü olmuştur. Yani orada aydınlanma döneminde mason filozofların çok büyük katkıları var. Müzisyenleri, bilim adamları, alimleri var falan dünyaya-uygarlığa katkıları var, beni o ilgilendirmiyor.
ORHAN GÖKDEMİR: Ne oldu da karanlık bir döneme geldi
TALAT TURHAN: Beni ilgilendiren taraf, benim ülkemin çıkarlarına mı, değil mi? En çıkarına görmüyorum.
Görmüyorum çünkü Celal Bayar Amerika’ya gidiyor 1954 yılında Cumhurbaşkanı olarak, ‘’Ülkemizin en değerli toprakları sizi bekliyor’’ diyor.
EREN EĞİLMEZ: Sizi bekliyoruz derken neyi kastediyor?
TALAT TURHAN: Peşkeş çekiyor.
EREN EĞİLMEZ: Nesini bekliyor. Muhtemelen herhalde fabrikalarını kurun diyor, sermaye yatırımı yapın falan, bu böyle bir beklentidir herhalde.
TALAT TURHAN: Bugün de toprakları satıyoruz, satıyoruz yani bu ülkeyi satıyoruz. Yani özelleştirme dedik, bütün değerlerimizi yitirdik. Banka gitti, para gitti, Telekom gitti, (Telekom demek İstihbarat demektir) enerji gitti. Yani bütün bunları giden bir ülkenin bağımsızlığı nasıl söz konusu olabilir?
EREN EĞİLMEZ: Bütün bu küresel organizmaların temelinde iktisadi bir faaliyet mi var?
TALAT TURHAN: Ben Atatürkçüyüm. Atatürkçü olduğum için tam bağımsızlıktan yanayım. Belki bağnazım ama ondan yanayım, Türkiye oraya gitmelidir, çünkü ben Atatürk döneminde yaşadım, Atatürk’ü gördüm, Atatürk döneminde Osmanlı borçları ödendi, yatırım yapıldı, demiryolları yapıldı, fabrikalar kuruldu ve enflasyon hiç oynamadı. Böyle bir model var bizim elimizde, biz götürüp de Türkiye’yi liberal politikalara teslim ettiğimiz anda biteriz. Neden biteriz? Çünkü altta kalanın canı çıksın çıktı, bitti Türkiye. Bitirdiler. Bakın Atatürk diyor ki ‘’Tam bağımsız dediğin zaman; elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet; Milletin ve Memleketin bütün gerçekliği ile bağımsızlığından mahrumiyet demektir.’’ Ben bugün Türkiye’yi safhada görüyorum ve Atatürk bu safhaya gelmek içinde kurtuluş savaşı yaptı, sloganı da ‘Anti-emperyalizm’’ biz emperyalizmin uydusu haline geldik. Anti-kapitalizm, kapitalizmin uydusu haline geldik, tam bağımsızlık gitti. Ben buraya dönmek istiyorum, buranın bağnazıyım ben.
ORHAN GÖKDEMİR: Talat bey geçerken buna da değinmek lazım. Sözünü ettiğiniz bu örgütler; Mont Pelerin, Kurukafa ve kemikler, sanki Hollywood filmlerinden çıkmış gibi. Bunun arkasında ne tür bir felsefe var?
TALAT TURHAN: Şimdi efendim daha Amerikan derin devletine gelmedik. Çünkü bu yapılanmalarda Anglosakson birlikteliği var. Çünkü İngiliz emperyalizmi İkinci Dünya Savaşından sonra hatta Birinci Dünya Savaşından sonra yavaş yavaş Amerikan emperyalizmine doğru devrildi. O arada İngiltere’de 1920 yılında Royal Institute of İnternational Affairs (Chatham house) denilen bir yapılanma kuruluyor emperyalist dünyayı idare etmek için, hala var daha bu yapılanma ve bizim liderlerimiz buraya girip çıkıyorlar. Yönetmen için bir yapı var ve bu yapıyı peydahlamak için okulları var, bizim liderlerden o okullardan geçenler var.
Şimdi bu yapı 1921 yılında Amerika’ya atlıyor Commission on Foreign Relations (CFR), 1921. Amerikan Devletinin hepsi burada, bu CFR’nin de tepesinde dünyanın en büyük zengini Rockefeller oturuyor. Şu anda da dünyanın lideri Rockefeller. Bunu şuradaki bir Amerikan kaynağında (Who’s Who of or Elite ‘’Kim Kimdir’’) isim isim dökülüyor bu. Benim bir söylemimim arkasında 50 tane dosya vardır. Global elit bunlar, bizimkiler altta olduğu işin ancak bunlara taşeronluk yaparlar ama bulundukları yerde yükselirler. Ama ulusal değillerdir hiçbir zamanç çünkü küreselliği kabul ettikleri zaman ulusallıklarını yitirmişlerdir, zaten de bu dünya devletini hedeflerinden bir tanesi de ulus devletinim ortadan kalkmasıdır.
EREN EĞİLMEZ: Şimdi satır arasında bir şey söylediniz. Bir Dünya Devleti – bir Dünya Hükümeti kurmak hedefi var? Şimdi bu elitler, bu sayacağınız elitler?
TALAT TURHAN: Var. Şimdi bu yapılanma 1954 yılında Hollanda’daki Bilderbeg otelinde yapılan bir toplantıyla, Bilderberg örgütüyle Avrupa’ya sıçrıyor. Biz buraya bağlıyız, yani bizim global elitimiz şimdiye kadar 60-70 tane oldu. 60-70 bizim seçilmiş adamımız Bilderberg üyesi.
EREN EĞİLMEZ: Ki Türkiye’de çok tartışıldı Bilderberg
TALAT TURHAN: Yani ilk defa ben Çeteleşme adlı kitabımda dökümünü yaptım, sonra oluk gibi bunun yayını yapıldı. Bilderberg örgütü üyeleri Cumhurbaşkanından Başbakana, Başbakandan Merkez Bankasına, Dış İşleri Bakanına
EREN EĞİLMEZ: Bilderberg Türkiye içinde o kadar tartışıldı ki kimse içinde herhangi bir rahatsızlık yaratmadı, normal sayıldı, normal görüldü,
TALAT TURHAN: Yani Dezenformasyon denilen bir teknik var, propaganda da psikolojik savaşta, zaten emperyalist değer yargılarını doğru kabul ettiriyorlar insanlara, kendi ulusal çıkarlarına karşı eylemler yapıyorlar. Özelleştirmeyle satıyorlar ülkeyi.
Şimdi ondan sonra bu yapı 1971 yılında Japonya’ya taşındı. Amerikan derin devleti ben buna trilater coğrafya diyorum, Kuzey Amerika-Avrupa ki Avrupa Birliğinin temsil ettiği grup Japonya’ya taşınıyor. Şimdi buraya üye olan adamlar, Amerikan Derin Devletinin çekirdek kadrosu tarafından yürütüyorlar. Bunun tabi yan örgütleri de var, mesela ben
EREN EĞİLMEZ: Ama çekirdek kadro bir sermaye yapısı mı veya sermayeler yapısı mı? Mesela Rockefeller dediniz
TALAT TURHAN: Evet Rockefeller dedim, Rothschild dedim
EREN EĞİLMEZ: Rothschild ailesi, Avrupa da Kraliyet ailesi içerisinde
TALAT TURHAN: o da Amerikan sisteminin içinde oraya geleceğim.
Şimdi bu yapılanma yan örgütlere doğru kayıyor, bunlardan bir tanesi Mont Pelerin. Türkiye’de bu konuda ilk defa biz kitap yazdık. Mont Pelerin İsviçre’de bir kasabanın ismi, 1947 yılında Von Hayek başkanlığına (İktisatçı Friedrich August Von Hayek)(Liberalizmin babası sayılabilecek biri) iktisatçı-ekonomist olan üst düzey kişiler her yıl toplanıyorlar, dünyayı yönetmek için kararlar alıyorlar. Sonuçta alınan karar Dünya Küresel çok Uluslu şirketlerin diktasıyla yönetilmektedir.
EREN EĞİLMEZ: Peki bunların, bu örgütlerin toplantıda aldıkları kararların hayata geçme, onların başarılı olma oranı sizce nasıl böyle geriye dönük baktığınızda?
TALAT TURHAN: Baktığımız vakit dünyada bir özelleştirme furyası var, dünyada bir MAY diyorlar bir saniye de bütün dünyada MAY oluyor
EREN EĞİLMEZ: Peki Milyarlarca insanı bu kadar çaresiz kılan ne? Yani bir avuç insanın kapalı kapılar ardında kararlar alıp.
TALAT TURHAN: Moda tabir ile ülkelerin ümüğünü sıkıyorlar. Yani Dünya Bankası, IMF, ümüğünü sıkıyor, borç batağına sokuyor ülkeleri, borç batağına giren ülkelerin pazarlık şansı kalmıyor.
EREN EĞİLMEZ: Peki hükümetler pazarlık yapamıyor da yurttaşlar?
TALAT TURHAN: Yurttaşlar bir psikolojik savaşın kobayları haline getirdiler küresel sistemde. Küresel medya 24 saat 365 gün bir asırdır insan beynini yıkıyor ki emperyalist değer yargılarını kendi değer yargıları diye kabullensin diye
EREN EĞİLMEZ: Kritik bir notada kalmıştık reklam öncesi buyurun sayın Talat Turhan
TALAT TURHAN: Ben Küreselleşmenin Şifresi diye bir kitap yazdım, orada iki dev sermaye sahibinin şirketlerinin (çok uluslu şirketlerinin) dökümünü yaptım. Birisi Rockefeller ki bunu bulmam kolay değildi, Amerikan kongresinde bir araştırma yapılmış, uzun süre saklı kalmış, serbest bırakıldığı vakit çıkarttım bunu, bakın Rockefeller’in 128 tane (1974 yılında) çok uluslu şirketi var, her alanda. Şimdi bunların bütün dünya ülkelerinde ayakları var, ik tane örnek vereyim; Bir tanesi Citibank, bir tanesi Mobil şimdi yayın bunu Türkiye’ye o kadar Rockefeller bizim içimizde. Rockefeller ailesi 100 senelik bir aile, dedeleri falan hırsızlıktan geliyor.
Rothschild’lerin 44 tane şirketi var. Bütün dünyaya yayılmış, çok uluslu şirket, bütün dünyayı bumlar idare ediyor, Mont Pelerin de bu. Mont Pelerin süreci iflas etmiştir diyorum. Şimdi Mont Pelerin Türkiye ayağında bir Profesör var; Hem Atatürk düşmanı, hem dinci, hem liberal. Gıkı çıkmıyor bak.
Küreselleşme krizi var, aslında kapitalizmin krizi var, adamın gıkı çıkmıyor. Şimdi burada da iki örnek veriyorum; HSCB (Hong Kong and Shanghai Banking Corporation), ne zaman geldi bunlar, Türkiye’de banka krizi olduktan sonra, ne yaptılar bu trilyon doları olan bu şirketler, burada kumbarayla para mı toplamaya geldiler? Krizzler çıkarttılar, krizlerden yarar sağladılar ve bizim iktidar da bu Citibank’ın zararını karşıladı. Diğer şirketi Shell şirketi. Sayamayacak kadar başka şirketler var. Oraya geçmiyorum.
EREN EĞİLMEZ: Tabi Hocam altını çizelim bunlar sizin çalışmalarınız sonucu ki idealarınız,
TALAT TURHAN: Yoo somut şirketlerin dökümünü yapıyorum ve bunlar yaşıyor.
EREN EĞİLMEZ: Hayır, tabi ki bu şirketlerin sahip ilişkileri böyledir ama sonuçta siyasal hedefleri-amaçları noktasında yaptıklarınız aslen sizin çalışmalarınız sonucunda yaptığınız yorumlar ve saptamalar.
TALAT TURHAN: Ben bunu böyle yorumluyorum ve bu güne kadar yazdığım şeylerde de hayat beni hiç yalanlamadı.
ORHAN GÖKDEMİR: Talat bey bu konuda benim kafama takılan soru, Bilderberg dediniz örneğin, Türkiye’de bunun çok sert bir muhalifi Fehmi Koru çok uzun yıllar evvel Bilderberg aleyhine yazılar yazdı, sonra bir gün çağrıldı gitti geldi, a bir şey yokmuş diye yazılar yazdı. Tabi bunların bir abartma payı olabilir mi acaba?
TALAT TURHAN: Şimdi efendim gayet basit, Bilderberg üyelerini kim seçiyor, mevcut kaynaklara göre CIA seçiyor. Bilderberg örgütün yerini kim seçiyor, CIA seçiyor. Bilderberg örgütün yerini kim koruyor, CIA koruyor. Bilderberg örgütünün yerini kim tespit ediyor, CIA tespit ediyor.
EREN EĞİLMEZ: Ve araştıran herkesin ulaşabileceği bir bilgidir bu diyorsunuz.
TALAT TURHAN: Ya internete girin göreceksiniz. Benim burada dosyamda var, bir Bilderberg toplantısı, CIA ajanları etrafında.
Şimdi bakın çok uluslu şirketlerin dökümünü yapıyorum, hepsi Rockefeller ve Rothschild’e bağlı, şu debin gösterdiğim kitapta.
EREN EĞİLMEZ: Toplamda ne kadar şirketi olduğunu biliyor musunuz bugün itibariyle?
TALAT TURHAN: Şimdi söyledim ben iki patronun şirketlerini saydım normalde çok daha fazla.
Şimdi burada Kuzey Amerika elitleri içerisinde çok ilginç bir isim vereceğim Refik Harani, altında Koç, altında Bill Gates. Türkiye’den bir Koç Holding girmiş, Koç Holding’in bütün üyeleri de Bilderberg üyesi, bu tesadüf mü. Bul liste Amerikan kaynağı. Şimdi böyle bir bağımlılık içerisinde.
Şimdi şurada Citibank var, Rockefeller’in bakalım başdanışman Kissinger, Kissinger bizim Türkiye’de bütün liderlerimizin ahbabı, çünkü Bilderberg bağlamında lideri burada hepsinin dökümü var bende, Rahmi Koç yönetim kurulunda, Lord Keringten NATO’da orada yönetim kurulunda
EREN EĞİLMEZ: Yalnız bu saydığınız isimler gayrimeşru isimler değil,
TALAT TURHAN: Tamam da ne işi var şimdi bir Amerikan bankasının içinde Lord Keringten’nın. Hem NATO’da hem orada nasıl olunuyor?
EREN EĞİLMEZ: Yani şirketleri çok uluslu kılan aslında bu yapı değil mi?
TALAT TURHAN: O zamanda çok uluslu şirketler kendi çıkarına göre dünyayı yönlendiriyorlar,
EREN EĞİLMEZ: Esas kritik nokta bu diyorsunuz. Şu anda kim kimle yan yana gelirse gelsin ama sosyal-toplumsal çıkardan çok bu şirketlerin, bu yapıların kendi çıkarı ekseninde oluyor. Bunu söylüyorsunuz.
TALAT TURHAN: Mont Pelerin’ de bunu söylüyorum. Bakın, Genç Küresel Liderleri seçen komite; Türkiye’nin Genç Küresel liderlerini seçen komite var. Biz kendilerini seçmiyoruz, burada hiç bir tane Türk yok, bunu tebrik etmek lazım,
EREN EĞİLMEZ: Seçen komitede hiç Türk yok?
TALAT TURHAN: Bir tane var oraya geliyorum. Şimdi yani birçok yabancı bir araya geliyor, bize lider seçiyor. Bize mi yarayacak bunlar, yoksa küresel sisteme mi yarayacak? Şimdi burada bir tek Türk var; Mehmet Ali Yalçındağ, bu vatandaşımız lider seçiyor, kimi seçiyor biliyor musunuz? Arzuhan Yalçındağ.! Tebrik etmek lazım, ben diyorum ki bu kitabımda (Arzuhan Yalçındağ daha TÜSİAD başkanı olmamış), dikkat edin bu kişinin önü açık diyiyorum, önü açılıyor, TÜSİAD Başkanı oluyor.
Kimi seçiyor; Babacan’ı seçiyor, Babacan o tarihte Baş müzakereci değilken Baş müzakereci oluyor, sonra Dışişleri Bakanı oluyor.
Kimi seçiyor; Ali Koç’u seçiyor. Ali Koç nerede, Bilderberg örgütünde en üst düzeyde bulunuyor.
Şimdi bunu dışında bir seçici kurul daha var, burada da tek Türk yok buna mukabil Kıbrıs Rum kesiminden seçici adam var. Babacan, Ali Koç, Fevzi Şahenk, Arzuhan Yalçındağ. Bu isimler lider seçen bir örgüt tarafından seçiliyor ve küresel medya kullanılarak bu kişiler parlatılıyorlar ve önümüze koyuyorlar.
EREN EĞİLMEZ: Bu idealara kitaplarınızda yer verdiniz,
TALAT TURHAN: Hayır iddia değil bunu alıyorum, kaynağını gösteriyorum ve kişilerde dediğim gibi zamanla
EREN EĞİLMEZ: Peki bu ismi geçen insanlar kitap yayınlandıktan sonra size herhangi bir dönüşte bulundular mı? Ya da bir açıklamada bulundular mı? Herhangi bir itiraz, yalanlama, açıklama veya gayet normal ki bu gibi bir şey olmadı.
TALAT TURHAN: Hayır, Genç küresel isim listesi, bunların bir kısmı Davos’ta seçiliyor. Davos kapitalizmin, küreselleşmenin sahneye çıktığı bir alandır. Bir kısmı başka yerlerde seçiliyor, öbürleri de gizli yerlerde seçiliyor, mahrem yerlerde seçiliyor.
EREN EĞİLMEZ: Peki bunlar kitaplarınızda yer verdiğiniz konular, ama sonuçta ismi geçen herkesin belki kitaplardan sonra size dönmemişler ama, bize dönmek bir açıklama yapmak isterlerse, bir itirazları varsa ekranımız kesinlikle açık, cevap hakları her zaman var, burada da bir suçlamadan çok bir eleştiriniz var.
TALAT TURHAN: Saygı duyarım, bana da katkıda bulunurlar. Hayır, bir eleştiri yaptığım yok mevcut durumu ortaya koyuyorum.
Bir eleştiri yaptım ben 12 Ekim 1990 yılında, kitaplarımda var, TÜSİAD Hery Kissenger’i buraya çağırmıştı, Hery Kissinger’in Amerika için ne kadar faydalı olduğunu, Amerikan derin devletinde üst düzey bir yönetici olduğunu, Siyonizm’e ne kadar faydalı olduğunu, Türkiye’nin ne kadar aleyhinde olduğunu yazdım. Şurada da belgeleri var, herhalde zamanımız yetmeyecek.
Şimdi buradan Türkiye’deki 12 Mart’ta, bakın ta 1975 yılından beri ben Kisssinger’i izliyorum ve mahkemeye verdim bunu. Kıbrıs’da bizim aleyhimize çalışıyor ve belgeleri saklıyor, biz bu adamı bağrımıza basıyoruz. Bu mudur ulusal refleks, ulusalcılık bu mudur? Ondan sonra Ecevit sabaha kadar telefon ediyor, Kıbrıs’a çıkayım mı çıkmayayım mı diye, açık istihbarat yapıyorum, basın bu, çünkü hocası. Özal gidiyor Amerika’da sarmaş dolaş oluyor Kissinger’la. Kissenger buraya geliyor tekke açıyor.
EREN EĞİLMEZ: Peki uluslararası ilişkilerde bu mevkilerdeki insanlarla yöneticilerin görüşmesi normal değil mi?
TALAT TURHAN: Niye Kissinger da başkası değil?
EREN EĞİLMEZ: Peki neden Kissenger?
TALAT TURHAN: Çünkü küresel yapının içindeki beyin, Rockefeller’in beyni.
Geliyor tekke açıyor Ataullah Efendi (Şânizade Mehmet Ataullah Efendi)’de Gül ve Haç Kardeşliği üyesi. Demirel’li gidiyor Arjantin’de buluyor, hiçbir sıfatı yok. Buluyor ‘’Gel seninle özel konuşacaklarım var’’ diyor. Çiller gidiyor bavul taşıyor, ne verdiği belli değil Kissinger’a. Erdoğan gidiyor Kissenger’la görüşüyor. Niye benle görüşmüyorlar da bu adamla görüşüyorlar?
EREN EĞİLMEZ: Türkiye’nin bütün liderleri görüştü diyorsunuz
TALAT TURHAN: Çünkü küresel çapta lider bu, biat ediyorlar.
EREN EĞİLMEZ: Peki tam da yeri gelmişken, dosyaları kaldırdığınızda ben buradan görüyorum, TİME Dergisinin 1980’deki bir sayısı, 12 Eylül’den 17 gün sonraydı Kenan Evren kapak resminde.
TALAT TURHAN: Evet TİME Dergisi 29 Eylül 1980
EREN EĞİLMEZ: bu kapak bu sayı yaygın değil sanırım, çok yaygın, çok görülür bir şey değil.
TALAT TURHAN: Ben Atatürk’ün devletini korumak istiyorum, Atatürk’ün değerlerine saygı duyuyorum, bu satışa karşı çıkıyorum.
Şimdi bakın geliyor bir Amerikancı darbe yapılıyor, biliyorsunuz artık bayatladı ‘’Bizim çocuklar o işi becerdi’’ diyor buradaki Amerikan Büyükelçisi. Alıyor oradaki Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Muski, Carter (Jimmy Carter) bir operada geliyor hocasına ‘’Türkiye’de beklediğimiz şey oldu’’ diyor, ondan sonra da TİME kapat atıyor ‘’Kenan Evren Holdinglerle birlikte’’ diyor. Şimdi yani bu halk bu kadar sefil duruma getirildi, aç bırakıldı, neden? Bu sömürüye Atatürk’ten sonra gelen geçen iktidarlar göz yumdular, bu hale getirdiler Türkiye’yi.
Aynı sayıda Amerika ikinci adamını da koyuyor ortaya, ‘’Test for a Technocrat’’ diyor Özal’ı yamıyor şeyin yanına.
EREN EĞİLMEZ: 12 Eylül’den 17 gün sonra aynı dergide. Ki Türkiye’de bile parti kurulana kadar Özal çok bilinen birisi değildi
TALAT TURHAN: Ve 9 Ağustos 1989 günü Gazete gazetesi sür manşetine ‘’Türkiye’yi Kucağa oturtma planı manşetiyle’’ çıkartıyor. CIA Özal’ın Cumhurbaşkanı olmasına karar verdi, bu karar Bush’ arz edildi (Baba Bush), Bush onayladı. Bu tarihten Üç ay sonra 9 Kasım 1989’da Özal Cumhurbaşkanı oluyor. Ve ne yapıyor liberazime hizmet ediyor. Türkiye’de açılımlar yapıyor, halen daha rahmetli diyorlar. Türkiye satıldı, bilmem doları serbest bırakmak, bilmem neyi serbest bırakmak falan benim ülkeme çıkar oldu mu, ben önce Türkiye’nin haline bakıyorum.
ORHAN GÖKDEMİR: Geçtiğimiz günlerde çok yakın bir zamanda Financial Times ‘’Küresel bir kriz var, öyleyse küresel bir hükümet kurulsun’’ gii bir öneri sundu. Ancak şu ana kadar sizin çizdiğiniz tablo zaten fiilen böyle bir hükümetin olduğu yönünde. Bu ulaşılmış bir hedef mi, böyle mi yapmak istiyorlar?
TALAT TURHAN: Şimdi bu bölgeyi Amerikan gelecek planlarına uyarlamak için, BOB projesiyle özerkleştiriyorlar. Bunu gördük Irak’ta katliam var, İslam aleminin hiçbir yerinden, özellikle bizden ses çıkmıyor.
EREN EĞİLMEZ: Evet şimdi burada, tam bu söylediğiniz nokta çok önemli. Yani İslam aleminin hiçbir yerinden ses çıkmıyor diyorsunuz, siz İslam konusunda, 1990’da, o zamanki Zaman Gazetesine de bir açıklama yapıyorsunuz veya siz bir açıklama yapıyorsunuz, Zaman Gazetesi onu manşete çekiyor, ve diyorsunuz ki ‘’Yeni hedef İslam’’ diyorsunuz. 1990 yılında, yani duvar çökmüş, Sovyetler Birliği dağılmış, Kominizim tehlikesi ortadan kalktığında İslam’ı düşman seçtiler. Diye bir manşet çıkıyor o zamanki Zaman Gazetesinde. Ve ardından NATO’nun da böyle bir yapılanma içerisinde olduğunu söylüyorsunuz yıl 1990. Bunun altını şimdi çiziyorum, birazdan bir yere geleceğim.
TALAT TURHAN: Şimdi neden bunu söylüyorum 17-18-19-20 yanlış hatırlamıyorsam 1990’da Paris’te Paris şattı imzalandı AGE’ye bağlı 34 ülke imza koydu, Türkiye’de dahil olmak üzere. Orada baba Bush diyor ki ’’Bu güne kadar ki savaşlar Doğu-Batı istikametinde cereyan ediyordu, bundan sonra Kuzey-Güney istikametinde devam edecektir. Düşman İslam’dır’’ diyor. O günden bu güne gelişmeler, Amerikan emperyalizminin düşmanını İslam seçtiğini gösteriyor. Neden seçtiğini gösteriyor, çünkü buradaki yönetimlere egemen olamıyor, artı burada ham madde kaynakları var, artı Amerikan yönetimi kurulduğu günden beri Siyonizm’e hizmet ediyor, Siyonizm’in bir hedefi var ‘’Vaat edilmiş topraklar’’ vaat edilmiş toprakları ele geçirmek için BOB projesine ihtiyaç var. Bakın vaat edilmiş topraklarda Tevrat da ne yazıyor; ‘’Tevrat Yeşuba-1: Sınırlarımız çölden ve Lübnan’dan büyük ırmağa (Fırat ırmağı) kadar Hititlerin bütün diyarı ve günbatısına doğru büyük nehre kadar uzanıyor’’ diyor. Tevrat’a olan Musevililerin bağlılığını tartışamayız, hedefleri bu ve bu hedefi de ele geçirmek için uğraşmaları da doğaldır, biz bu hedef karşısında kendi ülkemizi nasıl koruyacağız, Amerika bu hedefe hizmet ediyor, kurulduğu günden beri,
ORHAN GÖKDEMİR: Bu neden böyle, bu sadece İsrail etkisi değil sanıyorum. Amerikan sisteminin içerisinde bir İsrail olduğunu iddia ediyorsunuz sanırım.
TALAT TURHAN: Şimdi efendim Amerikan devleti kurulduğu günden beri Mason devleti. Çünkü şu Dolara baktığımız vakit, kitaplarımda bunu çok yazıyorum, ondan sonra yüzlerce kişi kitap yazdı. Şurada 1 doların arkasında Amerikan devletin Mason devleti olduğu, Amerikan Başkanlarının %99’u Mason.
EREN EĞİLMEZ: Bunu nasıl çıkartıyoruz doların üzerinden?
TALAT TURHAN: Bakın dolar bu, burada piramit var, bu piramit mason amblemi, üstünde göz var, ulu göz (Tanrı gözü, herşeyi gören göz) mason simgesinde, yukarıda Annuıt cceptıs yazıyor (Yani bizim meselemiz halledilmiştir), altında Novus Ordo Seclorum yazıyor latince (Çağların yeni düzeni) diyor yani yeni dünya düzeni diyor. Bakın ben şu kitabı yazarken (Çeteleşme) bunu kullandım. Yeni dünya düzenine girerseniz internetten bunu göreceksiniz. Yeni dünya düzeni de masonik düzen burada sadece şu kartalı koydum, keşke koymasaydım. Şimdi burada 1776 yazıyor, illumunatinin tarihi. Bu kadar açık. Burada katmanlar var, katmanların bir anlamım var, iki türlü manası var. Birinci katman leninler. Leninler kutsal ahit, kutsal sandığı koruyan Yahudi kavmi.
Şimdi bakın Masonlar Siyonizm’le ilgili olmadıklarını söylerler, bu bir mason dergisi burada masonluğun Siyonizm’in ta kendisi olduğunu görmek mümkün. Yahudiler ikinci mabet yıkıldığı zaman kaybolan bu ikinci sandığı aramak için bütün dünyayı allak bullak ediyorlar.
EREN EĞİLMEZ: Şimdi siz bu konuda yayın öncesi yaptığınız bir konuşmada şey demiştiniz. Bu kutsal sandığı arıyorlar, hatta kutsallara yönelik saldırıar aslında meşrulaşmaya başladı. Ortadoğu’da yapılan saldırılar kutsallara yönelik saldırıları meşrulaştırdı,
TALAT TURHAN: Kutsal mekanlara saldırı terörün en son aşamasıdır. Çünkü her dinin mensupları kendi dininin mekanına çok aşırı bağlıdır.
Bakın ben burada çok iddialı bir tez ortaya attım ‘’Medeniyetler çatışmasının kökeni ve geleceği’’ Bir yandan medeniyetler uyuşması diye bir oyun oynanıyor, bir yandan da ben aksi tezi buraya koyuyorum; medeniyetler çatışmasının kökeni ve geleceği, kökenini bilebilirsiniz ama geleceğini bilemezsiniz, bu güne kadar kimse yazmadı.
EREN EĞİLMEZ: Nedir mesela geleceğine dair
TALAT TURHAN: Şimdi her dinin mabedi var, Musevilerin de mabedi var, bu mabet SÜLEYMAN TAPINAĞI. Masonluğun bütün simgelerinde, masonluğun bütün derecelerinde Süleyman Tapınağı ile olan mason ilişkisi açıkça görünüyor. Gelmişler tapınak inşa etmişler, fakat milattan önce 580’li yıllarda Babiller gelmişler yerle bir etmişler tapınağı, İsraillileri esir almışlar götürmüşler Babil’e. Bir anlamda Irak saldırısı onun rövanşıdır, oradaki ütün medeniyet kalıntılarını aldılar götürdüler. Sonra dönmüşler ikinci mabedi yapmışlar Yahudiler, bu seferde Haçlı seferleri gelmiş 1070!li yıllarda o da yerle bir etmiş, o arada Ahit Sandığı kaybolmuş. İkinci mabetten bir kalıntı var Ağlama duvarı, 50 metre uzunluğunda 18 metre genişliğinde, Yahudiler gidip ağlıyorlar hakikatten, üçüncü mabedi istiyorlar. Üçüncü mabedin parası hazır, projesi hazır, taşları hazır yalnız orası Müslümanların eline geçtiği vakit Mesci-i Aksa yapılmış.
EREN EĞİLMEZ: Yani üçüncü mabedin yerinde şu an Mesci-i Aksa var.
TALAT TURHAN: Mesci-i Aksa’nın ortadan kalkması lazım ki üçüncü mabet yapılsın.
EREN EĞİLMEZ: Yani şunu söylemek istiyorsunuz veya ben doğru anlıyor muyum. Kutsallara saldırmak Ortadoğu’daki savaşta meşrulaştı, artık insanlar için normalleşti, hatta Türkiye’de son günlerde haberlerini görüyoruz, hoş bir hırsızlık vakasıyla ilişkilendirildi ama arka arkaya yakılan camiler, fakat bu psikolojik olarak hazırlanan ortamda; mesela bir vakit geldiğinde Mescid-i Aksa’da bir hedef haline gelebilir.
TALAT TURHAN: Orada kazı yapılıyor, bizim de heyetimiz gitti yaptı. O kazı ne için yapılıyor? Ya Mescid-i Aksa’nın temellerini sarsmak için yapılıyor, ya da Ahit Sandığı aranıyor.
EREN EĞİLMEZ: Peki buradan ben şuraya bağlayacağım, biraz da atlayarak ve hızlanarak gitmek istiyorum. Siz 1990 yılında Komünizmden sonra yeni hedef İslam’dır dedikten 3 yıl sonra Türkiye’de çok önemli bir gazeteci bir suikastta kurban gitti. Uğur Mumcu, ve Uğur Mumcu’nun katledilmesinin, öldürülmesinin ardından Türkiye’de psikolojik olarak hafiften bir travma yaşadı ve büyük bir öfke oluştu. Cenazesine yüzbinlerce insan katıldı ve hem cenaze töreninde hem de akabinde bir tek slogan vardı, ortaklaşılmış bir slogan vardı, ’’Türkiye İran olmayacak, Türkiye Laiktir Laik kalacak, Mollalar İran’a’’ böylesi bir söylem başladı bu cinayetin ardından.
Fakat siz yani 1990 yılında yeni hedef İslam diyen siz, 93 yılında Uğur Mumcu’nun öldürülmesinden yani 24 Ocak 1993 bir gün sonra, sadece bir gün sonra 25 Ocak’ta bir televizyon programında ‘’Uğur Mumcu cinayetinin arkasında İslami kesim vs. gibi bir örgütün olduğuna ben inanmıyorum’’ diyorsunuz, uluslararası örgütler olabilir diyorsunuz ama kesinlikle böyle olduğuna inanmıyorum, bu bir aslında adresin saptırılmasıdır. Diyorsunuz. Bu konuda o günkü konuşmanızı bir dinleyelim (25 Ocak 1993 BRT Tv, sunucu Ali Sirmen, Uğur Mumcu suikastı) sıcağı sıcağına Uğur Mumcu cinayetini değerlendiriyorsunuz.
Evet Talat Turhan’ın yılla önce Uğur Mumcu cinayeti konusunda yaptığı yorum buydu, hem de cinayetin/katliamın bir gün sonrasında ve bir canlı yayında ve diyorsunuz ki ‘’Laik-anti-laik çatışmasını yaratmak hatta arttırmak isteyenler var ve Uğur Mumcu cinayetine de böyle bakılmalıdır.’’ Diyorsunuz. Ve bugünkü yorumlarınıza baktığımızda da Ortadoğu’da büyük bir operasyon var ve Müslümanların gıkı dahi çıkmıyor.
Yani hedefteki İslam şu an nereye geldi?
TALAT TURHAN: Bunun da mimarı Kissenger ‘’İslam to İslam) diyor. İlk önce Irak’ İran’la çatıştırdı, her iki tarafa silah sattı, İslam’a çok büyük bir darbe vurdu, orada büyük çelişkiler yarattı. Mezhepler arasında çatışmanın zeminini hazırladı sonra April Glaspie diye Saddam’ın son büyük Amerikan Büyükelçisi var. Onun anılarından öğreniyoruz ki Saddam’ı Kuvvet’e saldırı için teşvik etmiş. Saddam saldırıyor ondan sonra Saddam’ın tepesine çullandılar, bu bölgeyi yani Saddam olmasa da, Saddam2dan öncede Neocomlar bu bölgenin ele geçirilmesi hakkında tezler ortaya koyuyor.
Şimdi bizi o dönemde İran bağlantısı dezenformasyon yaparak öne çıkartıyorlar, çünkü İran ile bizim husumet halinde bulunmamız emperyalist merkezlerin işine yarıyor. Onun dışında yine 1986 gibi Amerika’da bir Damatro yasası diye bir yasa var. Orada Amerika kendi bağlaşık olan ülkelere İran ile ticaret yapmayı yasaklıyor.
Şimdi yani düşünebiliyor musunuz biz alternatif olarak İran’ın doğalgazını almaya çalışıyoruz, bir Amerikan senatörünün adını taşıyan yasayla ticaret yasaklanıyor. Hangi bağımsız bir ülkeye bu tür yasaklar konulabilir.
EREN EĞİLMEZ: Bugünde İran’ın vurulma ihtimali tartışılıyor, İran’la bir sıcak savaş ihtimali tartışılıyor ve asıl bu dengeler içerisinde bir yanda da siz diyorsunuz ki Amerika İslam’ı kullanır, bir onun yandaşı olanlar vardır bir karşısında olanlar vardır. Karşıtlarına düşmanca davranır, yandaşlarıyla dostça geçinir.
TALAT TURHAN: Mesela ben bu Çeteleşme adlı kitabımda Ürdün Kralının kendi demecine yer verdim, ‘’17 yıldan beri CIA’dan aldığım parayla tahtımı koruyorum’’ diyor. Ürdün kralı Hz.Muhammed’in 53. Dereceden torunu. Düşünebiliyor musunuz yani 1977 de 17 yıl, bugün farklı bir şey mi değil.
Karzai (Hamid Karzai)’ye gelelim. Karzai işgalden 4-5 yıl evvel gidiyor Amerika orada Nicoil diye bir şirket kuruyor, Karzai’yi de ortak ediyor.
EREN EĞİLMEZ: Süremizin bitmesine 2 dk. Olduğunu söylediler Susurluk ve Ergenekon gibi kocaman bir konu duruyor ve asıl süremiz yetmedi, Senin hemen sorunu alalım
ORHAN GÖKDEMİR: Burada açıklık getirilmesi gereken şey Amerikan bir İslam programı var, bir yanda düşman olduğu İslamcılar var. Sormak istediğim şey şu; 12 Eylül’den sonra, 12 Eylül’ü yapan Generallerin de toplumu İslamize etme programı var. Bunlar birbiriyle hangi noktada kesişiyor, hangi noktada karşı karşıya geliyor. Biliyoruz bir 15 yıl sonra tam karşı köşeye oturdu.
TALAT TURHAN: Biliyorsunuz 12 Eylülün lideri zaman zaman Kuran’dan Ayetler okuyordu, sanmıyorum ki Kuran’ı o kadar iyi bilsin, çünkü yanındaki kadrosunda belki Emir Subayı idi İmam hatip mezunu bir Albay vardı, o yazıyordu eline veriyordu o da okuyordu. Ama Amerika ılımlı İslam’ın alt yapısını o dönemde hazırladı. Ama şimdi Graham Fuller bir kitap yazmış, bundan önceki 25 yılı o dizayn etti ılımlı İslam’ı, şimdi Türkiye Osmanlı modelini getiriyor, öneriyor ki bu modeli bundan önce kitaplarımda yer verdim bundan 15-20 sene evvel, Osmanlı geldiği vakit kimse ulusalcı olmayacak ümmetçi olacak, Cumhuriyet değerleri ortadan kalkacak, Atatürk ortadan kalkacak, ulus devleti ortadan kalkacak, bu modeli öneriyor, orada açıkça da ortaya koyuyor.
EREN EĞİLMEZ: Hocam süremiz bitti bundan sonra Susurluk, Ergenekon gibi daha güncel konular, bunları konuşmak istiyorduk sizinle, o kadar geniş bir konu ki belki sabaha kadar konuşsak bitiremeyeceğiz
TALAT TURHAN: Ben 24 saat konuşabilirim bu yaşta
EREN EĞİLMEZ: Programımıza katıldığınız için çok teşekkür ediyoruz
TALAT TURHAN: Ben teşekkür ediyorum