DERSPIEGEL (26 Kasım 1990)
DERSPIEGEL (26 Kasım 1990)
KOYUN POSTUNUN ALTINDAKİ ÖRÜMCEK
“Yunanistan ve Türkiye’deki askeri darbeler Güney Avrupa’daki Gladio türü örgütler Özel Savaş Birlikleri- işlevseldi,” Komünist bir darbeye ya da Varşova Paktı ülkelerinin silahlı kuvvetlerinin ülkeyi işgal etmesi olasılığına karşı kurulmuş gizli yeraltı örgütleri ve gerilla birlikleri Yunanistan’da diğer NATO ülkelerinden daha iyi techizatlandırılmış ve daha çok personele sahipti, İtalya’daki Gladio’ya karşılık, Yunanistan’daki örgütün kod adı “Sheep Skin – Koyun postu” idi. Avrupa’daki yeraltı örgütlerinin oluşturduğu ağ, on yıllar boyunca gizliliğini sürdürdü. İlk olarak Venedikli bir savcının (Felice Casson), İtalya’daki Gladio’yu ortaya çıkarmasıyla sis perdesi kalktı. Sovyet korkusunun doruğa ulaştığı 50’li yıllardaki Soğuk Savaş döneminde Amerikan gizli servisi CIA, yönetimlerin yardımıyla NATO üyesi ülkelerde çeşitli yeraltı örgütleri kurdu. Avusturya, İsveç ve Finlandiya gibi NATO dışı ülkelerde de komünistlerle yeraltı mücadelesi için özel savaşçıları örgütledi. Atina’daki yöneticilere komünizm tehlikesi diğer ittifak ülkelerine göre daha tehlikeli görünmekteydi. Çünkü dört yıl süren bir iç savaş yaşanmış ve bu savaşta 150.000’den fazla kayıp verilmişti. 1949 yılındaki bu savaşta anglo-amerikan yardımı ve desteğiyle Partizan Ordusu yenilerek Arnavutluk, Yugoslavya ve Bulgaristan’a sürülmüştü. Bu nedenle Yunan askeri yetkilileri ve politikacıları, Sovyetler ve onun uydu ülkelerinden gelecek bir tehditten yıllarca korktular. Bu yüzden sağcı yöneticiler gerek iç, gerekse dış düşmanlara karşı -Komünistler- CIA ile ittifak yaptılar. 1955’de Başbakan Mareşal Alexander Papagos, Helenistik Gladio örgütünün anlaşmasını imzaladı. 1952 yılında da CIA model alınarak Yunan “Merkezi Haber Alma Servisi” KYP kuruldu. Emirler ve operasyonlar KYP’den geliyordu. Yeraltı Örgütlerinin görev ve potansiyelinden tümüyle haberdar olan kişi istihbarat örgütü görevlisi Albay Georgios Papadopoulos’tu.(*) Sözde komünizm tehlikesini önlemek için cunta oluşturan generaller Papadopoulos ve yandaşları “PROMETHEUS” Planını uygulamaya koydular. 21 Nisan 1967’de KYP komplocuları, bir darbeyle devlet yönetimini ele geçirdiler. Aslında Papadopoulos, daha 1950’de komünist bir saldırıyı önlemek için hazırlanmış olan planı yaşama geçirmişti. Komandolar darbe gecesi muhafazakâr lider Panayiotis Kannello-poulos’u apartmanından, askerlerin amansız düşmanı, sonraki sosyalist lider Andreas Papandreou’yu villasından alıp götürdüler. Hava alanlarım, Kraliyet Sarayını, tren istasyonlarını, enerji santrallerini ve stratejik önemi olan noktalan ele geçirdiler. Avrupa’daki Gladio ağı ortaya çıktıktan sonra, Koyun Postu’nun üzerindeki sisler de artık dağılmış görünüyor. (*) Y.n.; Yunan Cuntasının lideri, CIA ajanı olmasına karşın, Yunan kamuoyunun demokratik duyarlılığı nedeniyle yıllardan beri hapiste.. Komşu ülke Türkiye’de de koşut bir şekilde, ülkenin NATO’ya dahil olmasından bir yıl sonra, 1953’de £j3D’ndekine benzer şekilde bir “Anti-Terör Örgütü” kurulmuş ve bu örgüt 1964’de “özel Harp Dairesi” adını alarak Genelkurmay’a bağlanmıştır. Evren anılarında, 1980 Mayıs’ında(*) Başbakan Süleyman Demirel’in “özel Harp Dairesi”ni teröristlere karşı kullanma önerisini kabul etmediğini yazmaktadır. Evren, Ecevit’in “Özel Harp Dairesi”ni dağıtma emrine de uymamıştır. Ecevit, “özel Harp Dairesinden ilk defa 1974’de askerler kendisinden Kıbrıs’ta planlanan operasyonların örtülü ödenekten ödenmesini istediklerinde haberdar olduğunu öne sürmektedir. Yeraltı örgütleri, yalnız dış ülkelerde değil, ülke içinde de karanlık işlerde kullanılıyordu. 1977 yılı 1 Mayıs’ında Taksim’deki gösteride 38 işçinin Öldürülmesi ve 300 kişinin yaralanması olayında parmakları olduğu ortaya çıkmıştır. Emekli subaylar, Yeraltı Örgütü’nün ordu, polis ve bazı sivil kişiler (vatanseverler)’den oluştuğunu ortaya çıkaran açıklamalar yaptılar. Bu örgütün görevi olası bir Sovyet işgaline karşı direnişe geçmekti. Ama Emekli subay Talat Turhan örgütün amacı dışında sol Örgütlerin önünü kesmekte kullanıldığını açıkladı. Yıllar önce “Koyun Postu” Ege’nin karşı kıyısında benzer amaçlara göre örgütlenmişti. Bir çok sabotaj olayının faili bugüne dek meçhul kaldı ve hiçbiri yakalanamadı. Bunlar “Koyun Postu”nun bir uzantısı olarak kızılların avına çıkmışlardı. Bir yeraltı örgütü üyesi “Biz askeri teröristlerdik” şeklinde kendilerini tanımlıyor ve “güçlülerce korunduklarını” açıklıyor. (*) Y.n.: 12 Eylül Darbesinden 4 ay önce Atina’da yeraltı örgütlerinin en azından aşağıdaki üç olayda parmağı bulunduğu tahmin ediliyor. Bu ağır suçlamalar günümüze kadar açıklığa kavuşmadılar, *Günümüz muhalefet lideri Andreas Papandreou’nun babası Georgios Papandreou iktidarda iken 1965’de, Alman İşgal birlikleri geçerken Gorgopotomos Köprüsü’nü havaya uçurmayı planlayan bir sağ-sol ittifaklı direniş oluşumundan önce, köprünün havaya uçması, 5 ölü ve 100’e yakın yaralı. *Bugünkü ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı loannis Palaeokrassas, Yunan – Türk sınırı yakınlarında Didymotichon’daki Plotini Otel‘inde, 1985 Haziranında bir seçim konuşması yapmak isterken, otel bir patlamayla hasar gördü. *1989 Ekim’inde dönemin muhalefet lideri, bugünkü Başbakan Konstantin Mitsotakis konuşmasına başlayacağı sırada, Lesbos Adası’nda Şehir Tiyatro’sunda bir bomba patladı. Yakalan tek suçlu, bombayı yerleştiren Hava Kuvvetlerinde görevli Michalis Pavlis isimli bir astsubay oldu. Ama ne o zaman yönetimde olan Muhafazakârlar ne de onlardan yönetimi devralan Sosyalistler, bu olayların tam bir şekilde aydınlığa kavuşturulması için çaba sarf etmedikleri izlemini veriyorlar. To Vima gazetesi “Koyun Postu”‘nu. “Sadece yakın politik tarihimize damgasını vurmakla kalmadı, günümüzde de hala politik senaryoları yönlendiriyor.” diye tanımlamaktadır. 80’İİ yularda, Papandreou’nun sol yönetimi altında binlerce belge yok edildi. Muhafazakâr Savunma Bakam loannis Varvitsiotis faili bilinmeyen olayların araştırılması için NATO’da ve Washington’da ataşemiliterlik yapmış olan bir tümgenerali görevlendiriyor. Koyun Postu’na bürünmüş bir kurt mu? Her şeye karsın Varvitsiotis kendisinden son derece emin olmalı ki: yönetimin “korkacak hiçbir şeyi yok” şeklinde konuşmaktadır.(*) Tercüme: Ö. Türkmen