E. Hak. Alb. Remzi Şirin
E. Hak. Alb. Remzi Şirin
(19 Şubat 1986, Ankara)
“Muhterem Yarbayım,
Bir zulmiye devrini aydınlatan kıymetli eseriniz Bomba Davası-Savunma‘nızı tekrar okudum. Aynı frekansla takdir ve tebriklerimi sunarım.
İstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nde çalıştığım günlerde elime geçseydi en büyük delil olarak dosyalara kor, mahkemenin kaldırılmasına sebep olan kararları bu gün de imzalarım. Yargılama belli şahıslar adına değil, Türk Milleti adına yargılama yapılarak karar verilir.
1- 7 Zilhicce 1293 (1876) tarihli Kanuni Esasi’nin 86’ncı maddesi bile ‘Mahkemeler her türlü müdahelattan azadedir’ hükmünü taşımaktadır.
2-Cumhuriyet dönemindeki 491 sayılı Anayasa’mızın 8’nci maddesine göre ‘Yargı hakkı millet adına usul ve kanuna göre bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır.’
3- 27 Mayıs 1960 tarihinden sonraki 12.6.1960 gün ve 1 Numaralı Geçici Anayasa’mızın 5’nci maddesine göre ‘Yargı hakkı tarafsız ve bağımsız mahkemelerce kanun sınırları içinde Millet adına kullanılır.’
4- 334 sayılı 27 Mayıs Anayasa’mızın 7’nci maddesine göre ‘Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.’
5- Yeni 2709 sayılı Anayasa’mızın 9’ncu maddesine göre ‘Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.’
Hiçbir Türk Mahkemesi siyasi bir partinin disiplin organları gibi karar vermeye zorlanamaz; zorlanırsa orada Cumhuriyet yok, başka bir yönetim vardır. İzzet Molla’nın dediği gibi:
‘Meşhurdur ki zulm ile olmaz cihan harap
Eyler anı müdahanei aliman harap.’
İlimlerini, bilgilerini para ve dünya şöhretlerine satanlar, koltuk ve makamlara tapanların sıfat ve bilgi dereceleri ne olursa olsun bu olaylarda övgüye layık oldukları söylenemez.
6- Kitabınızdaki mesajınız üzerine bir kantin kapatır gibi görevli olduğumuz mahkemeyi kaldırmakla öfkesini yenemeyenler Kaziyei Muhkeme (Kesin Hüküm) kurallarını nazarı itibara almadan haklarındaki beraat kararı Askeri Yargıtay 3’ncü Dairesi’nin 5 Haziran 1974 gün, Esas 1974/2 ve 1974/92 sayılı ilamıyla kesinleşmiş olmasına rağmen İ.S. ve R.K.’nın beraat ettiği suçlardan tekrar yargılanmaları dahi yargılamanın Türk Milleti adına yapılmadığını göstermektedir. İlgili emirle ilgili beraat kararını onayan Askeri Yargıtay 3’ncü Dairesi’nin 44 sahifeden ibaret ilamının 1, 38 ve 44’ncü sahifelerinin fotokopisini gönderiyorum.
7- Dünün işkencecilerinin bu günün işkembecisi olması rastlantı olmasa bile Türk’le Türkün savaş tarihi olan 1402 tarihinin 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’nun tarihini taşıması bir rastlantıdır. Yıldırım Beyazıt 1402 yılında Ankara yakınlarındaki meydan muharebesinde Timur’a esir düşmüş ve esarete dayanamayarak 44 yaşında intihar etmiştir. Allaha şükür, Yedikule Zindanları gibi Ziverbey Köşkü zindanları ve sürgünler çalışma azim ve kudretimizi kıramadı. Biliyoruz ki ‘Bir gram sabır bir kilo akıldan iyidir.’ Siz sabır etmeseydiniz biz bu kitabı okuyamazdık. Bizi de hatırladığınız için teşekkür eder, hudut boylarında birbirinin yarasını saran, birbirinin dizinde can veren kardeş ve arkadaş gibi sevgi ve saygılarımı sunarım.”3
(24 Mart 1986, Ankara)
“Çok muhterem yarbayım,
Birbirimizi tanımasak bile ikimiz de Gazi Mustafa Kemal’in Silahlı Kuvvetlerinde muvazzaflık hizmetini ifa ederek ayrı ayrı tarihlerde terhis edilmiş silah arkadaşıyız. Tarihi kitabınız ve 18 Mart 1986 tarihli çok güzel el yazınızla yazılmış beni mutlu eden mektubunuz o acı günlerin hatırası olarak daima muhafaza edilecektir.
Çok muhterem yarbayım, Mevlana’nın dediği gibi ‘Nice insanlar gördüm ki üstlerinde elbise yok; Nice elbiseler gördüm ki içinde insanı yok.’
İşte, hepimiz içinde insanı olmayan elbiselerin cezasını çekiyoruz.
Reich da diyor ki ‘gerçekten büyük olmayan büyük adamlar çevrelerini küçük adamlarla doldururlar.’
Zaman zaman, bunlar da cezamızı arttırmışlardır. (…)
Çok muhterem yarbayım, Selimiye Kışlası’nda askerlik yapıp birbirini görmeden terhis olan öz kardeş gibi kucaklar, gözlerinden öperim”.
(12 Ağustos 1986, Ankara)
Çok muhterem yarbayım,
Yalnız kendini düşünen ve milleti kemiren başlara tam isabet ettirdiğiniz ‘İkinci Bomba’yı okuyorum.
Bayramınızı kutlar, sağlık ve başarı dileklerimle saygılar sunarım muhterem yarbayım.
Av. Remzi Şirin; Giresun’un Alucra İlçesi Yükselen Köyü’nden Muharrem Çavuş’un oğlu, E. Hak. Alb”.