DORUK OPERASYONU
Doruk Operasyonu
Birinci Basım AĞUSTOS 1989
Sorun Yayınevi
ÖNSÖZ
Çağımız devletinin karmaşık bir yapısı var. Ancak bu karmaşık yapı içinde bir de “devlet içindeki devletten ya da “gizli iktidar” dan veya “görünmeyen hükümet” ten söz açılıyor.
Çoğu ülkede denetim dışında kalan bu ikinci devletin, halkın gözünden uzakta bir mekanizma oluşturduğu biliniyor. İstihbarat örgütlerinin, ordudaki özel dairelerin, bürokrasideki yeraltı birimlerinin varlığı “açık rejim” kavramıyla bağdaşmıyor. İşin ilginç yanı en “açık rejim” e sahip olduğunu ileri süren ABD’de CIA’nın egemenliğini kimse yadsıyamıyor.
AMERİKA’ya bağlı ülkelerde ise konu daha dramatiktir. Çünkü bu kez bağlı ülkedeki “görünmeyen iktidar” la WASHİNGTON arasındaki “gizli ilişkiler” olaya gayri milli bir nitelik vermektedir. “Devlet içindeki devlet” ulusal varlığı bir başka yabancı devletin güvencesinde görürse sonuç ne olur?
Bu kez “açık rejim” in düş ya da yanılsamadan başka bir şey olmadığı görülecektir. “Kapalı kapılar arkasında” o ülkeye ilişkin kararlar verilecek ve bir “silahlı siyasal parti”ye dönüştürülen ordunun dış destekli darbeleriyle bağımlı ülkeye yön vermek kolaylaşacaktır.
Bu sorun kuşkusuz yalnız TÜRKİYE’ye özgü değildir, ama bizim özel bir durumumuz var.
TÜRKİYE, bağımsızlığını hiçbir ülkeye borçlu değildir. Tümüyle ulusun gerçekleştirdiği bir ulusal kurtuluş savaşından soma Cumhuriyet Devleti kurulmuştur. Ne var ki ikinci Dünya Savaşından sonra ABD’nin TÜRKİYE’deki etkinliği çoğu eski sömürgede ya da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikan ordusunun işgalden kurtardığı ülkelerde olduğundan daha güçlüdür.
Nitekim bu gücün ölçüsü 12 EYLÜL darbesinde tam anlamında saptanabildi. Artık belgelendiği gibi; 1980’de dünya dengeleri ve TÜRKİYE’deki özel konum Ankara’da bir darbeye gereksinme gösteriyordu. Washington’un gözetim ve denetiminde 12 EYLÜL gerçekleştirildi. Bu olayın ülkemizdeki sol, sosyalist, devrimci ve demokratik halk güçleri adına ne demek olduğu, ancak yaşandıktan sonra anlaşılabildi.
Talat TURHAN, TÜRKİYE’deki üç askeri darbeyi (27 MAYIS, 12 MART, 12 EYLÜL) içinde ve yakından yaşadıktan sonra deneyim ve birikimlerini kitaba dönüştüren bir yazardır. Çileli hayatında “gizli iktidarla” çok kez yüz yüze gelmiş ve çok kez çatışmaya girmiş bir insanın yalnız kitaplık bilgisiyle yetinmesi kuşkusuz beklenemez. Bu alanda kişisel deneyim, bilgi ve birikimin önemi sanıldığından daha değerlidir.
Bugün TÜRKİYE’nin çoğunluğu demokrasiyi özlemektedir. Gerçi demokrasi kavramı, herkese göre biraz değişiyor; ama “açık rejim”e geçmek yolunda TÜRKİYE zorlanıyor. Şimdiye dek demokrasi adına yürütülen “sağa açık, sola kapalı çok partili rejim”i aşmak için ülkemizde “devlet içindeki devlet” i tanımak gerekiyor.
Talat TURHAN’ın bu tanıtım yolundaki katkısı, belki bugünden önemi ölçülemeyecek değerdedir.
Elinizde tuttuğunuz kitap, işte bu yoldaki bilgiye dayalı bilincin oluşması için gerekli içeriği taşıyor. Demokrasiyi halk kuracaksa, özgürlüklere sırası geldiğinde “dur” demek için hazırlıklı “görünmeyen iktidar” ı, okur gözünde “görünür iktidar” yapmakta yarar var.
Talat TURHAN’ın da yaptığı budur.
İlhan SELÇUK