Ali Babacan, “sekiz kez davet edildiği” Bilderberg’i önemsizleştirmeye çalışıyor…
Ali Babacan, “sekiz kez davet edildiği” Bilderberg’i önemsizleştirmeye çalışıyor…
EGE TELGRAF - 9 Eylül 2019 / Serkan AKSÜYEK
Haftada bir gün yazı yazınca, ele almanız gereken onlarca konu arasında titiz bir seçim yapmak gerekiyor. İki haftadır yazı notlarım arasında yer alan “Ali Babacan ve Bilderberg Toplantıları” konusuna yeni gelebiliyorum.
Önce kısa bir anımsatma…
Tarih 23 Ağustos 2019 Cuma…
AKP’den istifa eden ve önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte yeni parti kurma çalışmalarını sürdüren Sayın Ali Babacan, Hacı Ahmet Ulusoy Camisi’nde kıldığı cuma namazı sonrasında vatandaşlarla selamlaşıyor ve resim çektiriyor.
Babacan tam arabasına binmek üzere iken yaşlı bir vatandaş yaklaşıyor ve “Sayın Bakanım bir şey sormak istiyorum” diyor. Babacan’ın “Buyrun, sorun” demesi üzerine vatandaş da “Siz hiç Belderbeg toplantısına katıldınız mı?” diyor. Bu sırada bir başka vatandaş tercümanlığa soyunuyor ve “Bilderberg demek istiyor” diyerek soruyu düzeltiyor.
// ÖNEMSİZLEŞTİRİYOR
Ali Bey gülümseyerek “Evet katıldım, Tayyip Bey gönderdi, gittim” diyor. Bu kez vatandaş “Ne olduğunu biliyor muydun?” deyince Babacan, “Toplantıya gidince öğrendim” karşılığını veriyor. O sırada bir başka genç araya girerek “Sigara olmuş 18 Lira sen hâlâ Bilderberg diyorsun” diye yaşlı vatandaşa çıkışıyor. Babacan ise aracına binerek camiden ayrılıyor.
Şimdi bazı okurlarımın benzer bir tepki vererek, “Bunca mesele varken, neden Bilderberg’e takıldın” dediklerini duyar gibiyim. Oysa o “mesele”lerin pek çoğunun Bilderberg gibi toplantılarda konuşulduğunu bilmeniz gerekiyor. Türkiye’de Bilderberg üzerine ilk ve en kapsamlı bilgileri kamuoyunun önüne seren, “Araştırmacı-Yazar”lığın kutup yıldızı rahmetli Talât Turhan’ın rahlesinden geçtiğimiz için bize de iki çift söz hakkı düşüyor.
Dünyanın geleceği ile ilgili en kritik konuların alındığı Bilderberg toplantıları, 1954 yılından bugüne her yıl yapılıyor. Zirvede nelerin konuşulduğu, kağıtlara yazılmayan hangi kararların alındığı sır perdesinin ardında kalırken, katılımcıların tam bir sessizlik içinde oldukları gözleniyor. 65 yıldır büyük bir gizlilik içinde yapılmasına karşın, Bilderberg Zirveleri ile ilgili yok denecek kadar az belge ve bilgiye ulaşabiliyoruz.
// KISSENGER DEMİRBAŞ
Bilderberg’in resmi internet sitesi www.bilderbergmeetings.org’da, gereksiz pek çok bilgiye rastlanırken, toplantıların en can alıcı noktalarına hiç temas edilmediği görülüyor. Ele alınan konu başlıkları ve katılımcıların bilgisi verilirken, toplantıların çıktılarına ilişkin bilgiye rastlamak mümkün değil. Katılımcılarda da bu konuda dikkat çeken bir sessizllik hakim.
Bilderberg ile araştırmalarda ilk göze çarpan isim ise Amerika’nın “efsane” Dışişleri Bakanı Henry Kissenger. Halen 96 yaşında olan bu isim, Bilderberg Toplantıları’na adeta sektirmeden katılıyor. Uluslararası kapitalizmin yön verdiği siyasal/ekonomik örgütlerin pek çoğunun kuramcısı olarak da aynı isim göze çarpıyor. Kissenger; Yeni Dünya Düzeni’nin oluşumunda en etkin rolü oynayan CFR (Commission of Foreign Relations-Dış İlişkiler Komisyonu), TC (Trilalateral Commission- Üçlü Komisyon) ve Bilderberg Grubu’nun lider kadrosunda ön sıralarda yer alıyor.
İlk toplantısı 29-31 Mayıs 1954 tarihinde Hollanda’nın Oosterbeek kentindeki tarihi Bilderberg Oteli’nde yapılan zirve, günümüze kadar da bu adla anıldı. Bilderberg Grubu’nun katı kurallara bağlanmış hiyerarşisinde, “Former Secretary of State” (Eski Dışişleri Bakanı) konumunda olan Kissenger, 2017 yılında 102 yaşında ölen David Rockefeller’in de sağ kolu olarak görev alıyordu. ABD’de finans sisteminin en önemli aktörlerinden olan Rockefeller Ailesi, bugün dünyanun en büyük küresel petrol şirketlerinin anası durumunda olan Standard Oil’in sahibiydi.
// PARONAYA MI SİMGE Mİ?
Toplantılara katılanlar “Bilderbergs” olarak adlandırılırken, bunların içinde yüze yakın politikacı, bürokrat, işadamı ve gazeteci bulunuyor. Davetlilerin ağırlığını ise dünyanın çok uluslu şirketlerinin Başkan ya da tepe yöneticileri, küresel finans sistemini yönetenler, uluslararası etkiye sahip gazeteci ve akademisyenler oluşturuyor.
1954’te CFR’nin güdümünde örgütlenmeye başlayan Bilderberg’in Anayasası’nın, 1 ABD Doları’nın arka yüzünde Latince tanımıyla yer alan; “Novus Ordo Seclorum” yani, “Çağların Yeni Düzeni!” olduğu iddiası bazı araştırmacı yazarlar tarafından geçmişte sıklıkla dile getirilmiş; bunun bir paranoya mı, yoksa dünyanın yeniden düzenlenmesinde gözlerden kaçırılan bir ‘simge’ mi olduğu tartışmalara neden olmuştu. Ancak Bilderberg Toplantıları’nın Davos’dan çok daha etkili ve kapsamlı olduğu da bir gerçek.
Şimdi gelelim Sayın Ali Babacan’a…
Babacan; Ekonomi Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Başmüzakereciliği çok kritik görevlerde bulunmuş biri isim. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında, henüz 35 yaşında iken ekonominin dümenine geçen Babacan, birkaç yıl öncesine kadar AKP hükümetlerinin değişmez üyesiydi.
Vatandaşın sorusuna “Tayyip Bey gönderdi gittim” cümlesiyle yanıt veren Babacan,
2003, 2004, 2005, 2007, 2008, 2009, 2012 ve 2013 yıllarında düzenlenen toplantılara “davet edilen” Türkler arasında yer alıyor. Katılmadan önce elbette görev yaptığı Hükümetin Başbakanı Sayın Erdoğan’a bilgi veriyor ama bu durum Babacan’ın Bilderberg’e “sekiz kez davet edildiği”, bu davetlerin AKP’nin iktidara geldiği yılın hemen ardından başladığı gerçeğini değiştirmiyor. Babacan’ın “Bilderberg’in ne olduğunu toplantıya gidince öğrendim” yanıtı ise bizleri sadece gülümsetiyor.
Bilderberg’in ne olduğu, kimlerin davet edildiği konuyla ilgili herkes tarafından çok iyi biliniyor. Ayrıca Sayın Babacan’ın, “Tayyip Bey git dedi, gittim” cümlesi, Bilderberg’i zımnen önemsizleştirmeye çalışma gayreti gibi de anlaşılıyor.
Ancak durum hiç de öyle değil…
// 3 KEZ TÜRKİYE’DE YAPILDI
Organizasyonun lider kadrosu yoğunlukla ABD’li küresel seçkinlerden oluşuyor. Hiyerarşi içinde Ulusal Temsilciler de (National Representatives) bulunuyor. Bilderberg toplantılarına katılan ilk Türk olarak tarihe geçen Emekli Büyükelçi Muharrem Nuri Birgi, aynı zamanda çekirdek kadro olan İcra Komitesi’nde yer alıyordu. 1958 yılından 1972’ye kadar Bilderberg Türkiye Temsilcisi olarak görev yapan Birgi, 1972’de görevini işadamı Selahattin Beyazıt’a devretmiş ancak 1983 yılına kadar toplantılara kesintisiz katılmıştı.
Henry Kissenger ve İngiltere Kraliçesi ile “çok yakın dost” olan Selahattin Beyazıt ise 1992’ye kadar bu görevini sürdürdü. Bilderberg’lerinin duayeni olarak anılıyor. Halen 88 yaşında olan Beyazıt, görevini Koç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı merhum Mustafa Koç’a devretmişti. Koç’un zamansız vefatı sonrası bu görevi kardeşi Ömer Koç yürütüyor.
Bilderberg bugüne kadar üç kez Türkiye’de gerçekleştirildi. İlk Türkiye toplantısı 18-20 Eylül 1959’da İstanbul Yeşilköy’de yapıldı. Bu toplantıya Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu da katılmıştı.
// 2. TOPLANTI ÇEŞME’DE
İkinci toplantı 25-27 Nisan 1975 tarihlerinde Çeşme Altınyunus Oteli’nde gerçekleşti. Çeşme zirvesine, dünya siyasetine yön veren pek çok ünlü isim katıldı. Sonraki yıllarda ABD Savunma Bakanı olan Donald Romsfeld, Fiat Başkanı Giovanni Agnelli, NATO Genel Sekreteri Joseph Luns, Dünya Bankası Başkanı Robert Mc Namara, İsveç Başbakanı Olof Palme, İngiltere Eski Başbakanı Margaret Thatcher, ünlü Fransız Banker Edmond De Rothschilo, Trilateral Komisyon Başkanı Zbigniew Brezinski ve gazeteciler Theo Sommer, Cyrus Sulzberger, Arrigo Levi Çeşme toplantısının katılımcıları arasında yer aldı.
Son zirve ise 1-3 Haziran 2007 tarihleri arasında İstanbul Ritz Carlton Oteli’nde yapıldı. Toplantı yapılan binaların güvenliği ABD istihbarat örgütü CIA tarafından sağlanan Bilderberg’e bugüne kadar katılan Türk’ler arasında Mustafa Koç, Mesut Yılmaz, Erdal İnönü, Hikmet Çetin, Gazi Erçel, Cem Boyner, Emre Gönensay, İlter Türkmen, Tekin Arıburnu, Üstün Ergüder, Meral Gezgin Eriş, Suna Kıraç, Fehmi Koru, Egemen Bağış, Şafak Pavey, Selin Sayek Böke gibi kamuoyunun çok yakından tanıdığı isimler bulunuyor. Ancak bu kişiler, toplantıların ‘ruhuna’ uygun olarak, herhangi bir açıklama yapmadı.
Çümkü Bilderberg’de “Chatham House Kuralı” olarak adlandırılan disipline çok dikkat ediliyor. Katılımcılar, diğer katılımcılardan edindikleri bilgileri kullanmakta serbest. Ancak ne konuşmacıların ne de başka bir katılımcının kimliğini açıklamaları mümkün olmuyor. Katılımcılar bu kuralı “bilerek ve kabul ederek” davet edildikleri toplantıya katılıyorlar.
Ancak davetliler istedikleri her toplantıya katılmıyor. İç içe çemberlerden oluşan bir yapı olan Bilderberg’de en önemli kararları, en iç çekirdekte yer alan kurul üyeleri bilebiliyor.
BU YILKİ BİLDERBERG’E KİMLER KATILDI, NELER KONUŞULDU?
Bilderberg’in bu yılki toplantısı 31 Mayıs-3 Haziran 2019 tarihleri arasında İsviçre’nin Montrö kentinde gerçekleştirildi. Toplantının yapıldığı otelin güvenliği için çevrede kuş uçurtulmazken, halkın otele girmesi toplantılar boyunca yasaklandı. Güvenliğin sağlanmasında FBI ve CIA tarafından desteklenen özel bir güvenlik örgütü etkin rol oynadı.
Amerikalı konuklar arasında, Başkan Donald Trump’ın damadı Jared Kushner, Microsoft Yönetim Kurulu Başkanı Satya Nadella, Google’ın eski başkanı Pentagon danışmanlarından Eric Schmidt, Paypal’ın milyarder kurucusu Peter Thiel ve elbette “Bilderberg’in demirbaşı” konumundaki Henry Kissinger yer aldı.
Toplantının 11 konu başlığı ise; Kararlı Bir Stratejik Düzen, Avrupa için Sırada Ne Var?, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik, Çin, Rusya, Kapitalizmin Geleceği, Brexit, Yapay Zekanın Etiği, Sosyal Medyanın Silahlandırılması, Uzayın Önemi ve Siber Tehditler olarak belirlendi.
2019 Bilderberg Toplantısı’na Türkiye’den Koç Holding Başkanı Ömer Koç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz, Koç Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Selva Demiralp ve Prof. Dr. Metin Sitti, Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Evren Balta katıldı.
BİLDERBERG’E İLK IŞIĞI TALÂT TURHAN TUTTU
2017 yılı Temmuz ayında, 93 yaşında aramızdan ayrılan Araştırmacı-Yazar Talat Turhan, Türkiye’de Bilderberg’e ilk ışık tutan kişiydi. Emekli Kurmay Yarbay olan Turhan, 1999 yılında Akyüz Yayınları arasında yerini alan “Çeteleşme” adlı kitabında Bilderberg’i ve tarihsel yapılanmasını Türk okurlarıyla buluşturdu. O yıla kadar Türkiye’de katılımcılar ve konuya meraklılar dışında pek fazla kişinin bilmediği Bilderberg, yavaş yavaş kamuoyunun gündemine taşınmaya başladı. Talat Turhan 2012 yılında Destek Yayınları tarafından yayınlanan “Arap Baharı” adlı eserinde ise Bilderberg’in 1954-2011 yılları arasındaki tüm katılımcı listelerini Türkiye’de ilk kez yayınladı. Bu yayının hazırlık aşamasında benim sevgili dostum Tarih Araştırmacısı Sait Kaya’nın da rolü ve emeği de büyüktü.
TAM 10 YIL ÖNCEYİ HATIRLATMA VE İMAMOĞLU’NA İYİ NİYETLİ UYARI
Arada bir hafızalarımızı tazelemekte yarar var.
Tam on yıl önce bugün, 9 Eylül 2009’da İstanbul korkunç bir sel felaketi ile karşılaşmıştı. Ayamama deresi, yatağındaki yapılaşma yüzünden taşmış, intikamını binlerce ev ve işyerini su altında bırakarak almıştı. 32 kişinin hayatını kaybettiği bu felaket, İstanbul’da belediyeciliğinin nasıl yönetildiğinin açık izahıydı aslında.
O gün yaşananlardan ders alındı mı?
Hiç sanmıyorum.
Geçen ay İstanbul’da yaşanan yoğun yağmurda yine benzer manzaralar yaşandı ve bir vatandaş hayatını kaybetti. Henüz üç aylık İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu topa tutanlar, önce endam aynasına bakıp, nasıl bir Belediye yönetimi devrettiklerini hatırlayıp utanmalılar.
Saçma sapan işler yapan vakıflara yüz milyonlarca kaynak aktaran Büyükşehir Belediyesi, işini doğru dürüst yapsaydı, şatafata ve gösterişe harcanan milyarlar altyapı yatırımlarına harcansaydı bu utanç manzaraları yaşanmayacaktı.
Bu noktada Sayın İmamoğlu’na düşen en önemli görev, “görevinin gereği olarak” yapması gereken seyahatler dışında işinin ve ekibinin başında durması…
Seçimlerin öncesinde “kaybedecek bir dakikamız bile yok” diyen İmamoğlu, elbette hepimizin dikkatle ve beğeni ile takip ettiği bir siyasetçi. Ülke siyasetinde aktif görev almak için hevesli olduğu da anlaşılıyor. Ancak bunun yolu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, kendisine oy versin ya da vermesin her yurttaşın şapka çıkaracağı bir başarının mimarı olmaktan geçiyor.
İstanbul’un çözüm bekleyen dağ gibi sorunları, finansal yapısı adeta batağa çevrilmiş bir belediyesi var. Sayın İmamoğlu görevi ile ilgili –eskilerin deyimi ile- ispat-ı vücûd eylemeli ve işinin başından ayrılmamalı.
EMPERYALİZME İLK TOKADIN ATILDIĞI TARİH: 9 EYLÜL 1922
Günün birinde siyasi sorumluluk sahibi olursam, yapacağım ilk iş Kurtuluş Savaşı’mızın tüm ilk ve orta dereceli okullarda “zorunlu ders olarak” okutulmasını sağlamak olacak.
19 Mayıs 1919 ile 9 Eylül 1922 arasında adeta ateşle imtihan edilen Türk Ulusu; ihanetleri de, kahramanlıkları da, askeri zaferleri de, emperyalizme karşı ilk başkaldırıyı da, bağımsızlık coşkusunu da yaşadı. İliklerine kadar hissederek hem de…
Çocuklarımızın yılın belirli aylarında Çanakkale Savaşları’nın yapıldığı siperlere, Büyük Taarruz’un emrinin verildiği Kocatepe’ye, Dumlupınar’a, İnönü’ye, Sakarya’ya gitmelerini; bu ülkenin hangi zorluklar ve yokluklar içinde kazanıldığını görmelerini isterdim. Tarihini ve ülkesinin hangi zorlukların içinden çıkarak, tertemiz bir Cumhuriyet devrimi üzerine inşa edildiğini her çocuğumuzun bilmesi gerekiyor. Kendi tarihini bilmeyen bir ulusun çocuklarının, özünden koparak saçma sapan ideolojilerin, tarikatların, Fethullah ve benzeri yarım akıllı cemaat liderlerinin ve dinsel bağnazlıkların esiri olacağını söylemek için çok zeki olmak gerekmiyor.
Gelelim İzmir’e…
Dünyada emperyalizme karşı ilk ve son kurşunların atıldığı, adı ülkesinin bağımsızlığı ile özdeşleşen başka bir şehir yok. Bu onuru ve gururu göğsümüzü kabartarak haykırmak hakkımız olsa gerek. Dağlarında çiçekler açan güzel İzmir’in doğum gününü kutlarken, 97 yıl önce yokluklar içinde bağımsızlığımızı bize armağan eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
Ve son sözü 95 yıl sonra yine Mustafa Kemal’imize veriyorum:
“Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır!”
Ali Babacan, “sekiz kez davet edildiği” Bilderberg’i önemsizleştirmeye çalışıyor…