Bomba Davası / Faik Akçay
Bomba Davası
Faik Akçay
E Kur. Yrb. Sayın Talat Turhan’ın “Bomba Davası-Savunma 1” adlı yapıtı Türkiye’nin gerçek tarihine ışık tutan, değerli bir belge. Askeri darbelerim neden yapıldığını, somut örnekler, belgelerle ortaya koyuyor Talat Turhan bu yapıtında…
Talat Turhan, 3 Temmuz’u 4 Temmuz 1972 gününe bağlayan gece evinden alınarak Ziverbey’deki Zihni Paşa Köşkü’ne götürülür. Boğaz Köprüsü’ne bomba atılması girişimiyle ilgili düzmece bir davanın sorumlusu olarak günlerce işkence görür. “Bomba Davası-Savunma 1” adlı yapıtta, bu olaylarla ilgili anılar, açılan davada yaptığı savunmalarla açıklanmaktadır. Kendi çektiklerinin yanında, Ziverbey Köşkü’ne 84 kg. olarak girerek 37 kg. olarak çıkan arkadaşlarının gördüğü işkenceleri de kamuoyunun önüne sermektedir.
Yapıtından anladığımıza göre Talat Turhan geniş kültürlü, yürekli bir aydın. Çok yürekli çıkışlar yapmış. Uğradığı haksızlığın hesabını sorabilmek için elinden geleni arkasına koymamış. Bu uğraşlarıyla düşün yaşamımıza önemli katkıları olabilecek bir yapıt çıkarmış ortaya. “…Adam kaçırmalar, gemi batırmalar, gemi yakmalar, Kültür Sarayı yanması gibi büyük çapta kışkırtıcılık çabalan, bu amacı gerçekleştirmek için faşist kanat ve onların akıl hocaları gizli örgütlerin önerileriyle, sansasyonel davalar şekline sokuldu. Bu olaylar, devrimcilerin üzerine atılarak bir taşla birkaç kuş vurulmaya çalışıldı…” (s.128–129)
Talat Turhan’ın saptadığı bu oyunlar sahneden kalkmış değil. Türk-İş’in 22 Şubat 1986 tarihinde İzmir’de yapmış olduğu “Ekmek, Barış ve Özgürlük Mitingi”nde, yasak sloganlar attıkları gerekçesiyle tutuklananların yargılanmaları sırasında mahkemeye tanık getirilen komiser Fatih Öztürk’ü sanıklardan Sinan Altın, “işte mitingde slogan atan polis buydu!” diye bağırmıştır.
Tarih boyunca hak arayanların haklarını elde edememeleri için türlü oyunlar oynanmıştır. 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün gelmesinden önce, hiç kuşkusuz bu tür oyunlar oynandı. Talat Turhan bu oyunları sezinlemiş, gerçekten güçlü bir zekâ, geniş yorum yeteneği olan bir kişi. Yaşadığı acı deneyimleri sergilerken, oynanan bu tip oyunları ortaya koyuyor. Kendisinden sonra kavganın saflarında yer alacaklara uyarılarda bulunuyor.
“…İstanbul Erenköy’deki sorgulama bürosunda, Kontrgerilla Örgütü‘nün Teknik Sorgulama Timi Başkanlığı’nı yürüten, MİT’in Komünizmle Mücadele Masası’nda görevli, emekli subay Eyüp Özalkuş’un huzuruna ellerim zincirli, ayaklarım prangalı ve gözlerim bağlı olarak çıkarıldığımda, karşımdaki kişi, ‘Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Kontrgerilla Örgütü’nde bulunduğumu, kendilerinin Anayasa ve yasalarla bağlı bulunmadığını’…” (s.138) söyleyerek sorgulamaya başladığını belirten Talat Turhan, bu denli yetkilerin kaynağını da belirlemeye çalışıyor. Yasaların, anayasaların üstünde yetkili kişiler, kurumların olduğu bir ülkede doğrunun, haklının, ezilenin başına gelmeyen kalmaz.
“…Ama Kontrgerilla Örgütü’nün bağlı bulunduğu hiçbir ahlaki, hukuki, dini, vicdani kuralı yoktur. Onlar, hem insanı alıp ellerine, ayaklarına pranga vurup gözlerini bağlayıp dünya ile ilişkisini keserler hem de orada gözaltında olduğum dönemde, dinamit alışverişinin içine beni sokarlar. Çünkü onların ne Allahı, ne Kur’anı, ne Anayasa’sı ne kanunları vardır. İthal edilmiş ve harp esnasında düşman savaş esirlerine dahi uygulanmaması gereken yöntemleri uygulayan, devlet üstünde devlettirler…” 1962 yılında Milli Savunma Bakanlığı Özel Kalem Müdür Vekili olan Talat Turhan, uğradığı haksızlıklarla, omzundaki rütbeleri yükseltememiş. Ama halkın gözünde hiçbir rütbelinin yükselemeyeceği yere yükselmiştir. Bağımsızlığın, özgürlüğün, geleceğin uygar dünyasının temellerini atmaya çabalayanlar arasına girerek, ölümsüz bir kişi olmayı başarmıştır. (…)
“Bomba Davası-Savunma 1” adlı yapıt, Türkiye’nin gerçek tarihini yazacakların yararlanabileceği en güzel belgelerden birisi olacaktır. Bir gün, çirkin oyunların sis perdeleri aralanarak gerçek suçlulardan hesap sorulmaya başlanırsa, bu hesaplaşmada Talat Turhan’ın yapıtı, en güçlü tanıklardan birisi olacaktır.16