DERİN DEVLET-2
DERİN DEVLET-2
Birinci Basım EKİM 2005, İkinci Basım 2006
İLERİ YAYINLARI
- Baskıya Önsöz
Derin Devlet adlı kitabın birinci baskısı Ekim 2005’te yapılmıştı. O günden günümüze kadar geçen süre içinde özellikle “Kurtlar Vadisi” dizi ve filminin kamuoyu tarafından gördüğü ilgi bu konudaki televizyon tartışma programları ve yazılan yapıtlar içinde özellikle Org. (E) Kemal Yamak’ın “Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler” Kitabı ve Org. (E) Sabri Yirmibeşoğlu’nun açıklamaları nedeniyle; yayınlandığı tarihten bu yana konu yeniden gündeme gelerek, görsel ve yazılı medyada büyük ölçüde tartışıldı.
Yazılan kitaplardan bir diğeri yine Derin Devlet ismini taşıyor. Ömer Lütfi Mete ve Mahir Kaynakla Cem Küçük’ün söyleşisinden oluşuyordu.1
Diğeri ise; Şu Derin Devlet.2
Yukarda adı geçen kitapların yazarları kanımca soruna mikro düzeyde bakmayı yeğlemiş; Susurluk, Şemdinli, Kurtlar Vadisi gibi olaylar bağlamında sorunu irdelediklerini değerlendiriyorum
Bu kitapta ise Derin Dünya Devleti’nin 1000 yıllık Siyonist ve masonik geçmişi öne çıkarılmaya ve de günümüzde ABD’de somutlaşan gizli ABD Derin Devleti’nin içyüzü olabildiğince makro düzeyde açıklanmaya çalışılmaktadır.3
Birinci baskıdan sonra okuyucularımdan sürekli aldığım önerilerde, Derin Dünya Devleti’nin Siyonik ve masonik oluşumu şemasına biraz daha açıklık getirmem konusundaki istemlerine yanıt vermek için, yeni baskıya eklemeler yapmak gereksinimi duydum.
Geçen dönemde bir haftalık dergide4 yayınlanan makalede en etkili üst masonik örgütlerden biri sayılan Gül ve Haç Kardeşliği (kuruluş 1618), örgütüne üye olan Türklerin isimlerini araştırmacı yazar Aytunç Altındal açıklıyordu:
1861’de Halim Paşa,
1909–1915: Aziz Ahmet Paşa
1928–1931: Yargıtay Başkanı Fuat Hulusi Demircili
1945–1955 Dr. Mim Kemal Öke (Atatürk’ün Doktoru)
1955–1967: Prof. Hazım Atıf Kuyucak ve onun isteği ile şövalye olan DP Milletvekili Ekrem Tok
1975–1984: Prof. Mukbil Gökdoğan
1984–1995: Prof. Sahir Erman
1966–1967: Dr. Enver Necdet Eğeren
İçişleri eski Bakanı: Şükrü Kaya
Dışişleri eski Bakanı: Tevfik Rüştü Araş
Ankara eski Valisi: Nevzat Tandoğan
İstanbul eski Valisi: Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay
Meclis Başkanı: Kazım Özalp
Eski Cumhurbaşkanı: Celal Bayar
Özbek ler Tekkesi Şeyhi: Ataullah Efendi
Amiral Mehmet Ali Paşa
Yazar Servet Yesari
Başbakan Hasan Saka
Devlet Şurası eski Başkam: Mustafa Reşit Mimaroğlu…
Bunların tamamı otuz üçüncü derece masondu; kimi Kadoş Şövalyesi, kimi Tunç-Yılan Şövalyesi, kimi ise Gül ve Haç Şövalyesi unvanını taşıyordu. Ama Türkiye bu kişilerin gerçek kimliklerini hiçbir zaman bilemedi
Aytunç Altındal’ın listesi kuşkusuz masonik ve premasonik örgütler bağlamında on binlerce kişiye ulaşan bir masonik yapılanma içinde küçük bir bolümü göstermesine karşın, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi (örneğin Şeyhülislam Musa Kazım Efendi dahil), İttihat Terakki ve Atatürk dönemi dahil Osmanlı ve Türkiye’nin, masonizme; dolayısı ile Siyonizme hizmet ettikleri görülüyor.
1950 yılında Cumhurbaşkanı olan Celal Bayar’ın küçük Amerikancı olması acaba kendi yeğlemesi miydi? Yoksa örgüt tarafından yapılan bir zorlama mıydı? Tarihçiler bu sorunun yanıtını vermek zorundalar.
İstanbul valileri, sırayla Mustafa Üstündağ ve Lütfi Kırdar’ın ABD isteğine karşın bugünkü Hilton Oteli’nin inşa edildiği araziyi yeşil saha olması gerekçesi ile ABD’lilere vermemesine karşın, Fahrettin Kerim Gökay’ın Valiliğe getirilerek bu izni vermesi acaba yetkisi içinde miydi? Ya da bağlı olduğu masonik ve Siyonist örgütten aldığı yönergeyi mi yerine getiriyordu. Şahsen ikinci olasılığı ön plana çıkarıyorum, çünkü Gökay, Hilton Oteli’nin yerini ABD’ye peşkeş çektikten sonra ABD’nin dünyada en yaygın premasonik örgütü olan LIONS kulübünün kurucu başkanlığına getirilerek ödüllendirilmiştir.
Masonizm Siyonizme, Siyonizm küreselleşmeye, küreselleşme ABD’ Derin Devleti’ne hizmet eder.
Özellikle 11 Eylül komplosundan sonra George W. Bush’un ağzından eksik etmediği (iyiler ve kötüler) söylemi tersine çevrilmeli, Türkiye ve tüm dünyanın mazlum ulusları, saflarını belirlemelidirler.
Tayyip Erdoğan iktidarının, iktidara geldiğinden beri ABD ve İsrail’in hiçbir isteğini geri çevirmediğini bütün kamuoyu biliyor. Çeteleşme adlı kitabımda (1999) Said-i Nursi’nin tilmizi Fethullah Gülen’in bir söyleşisine yer veriyorum.5
… Amerika, su andaki konum ve gücü ile bütün dünyaya kumanda edebilir… Amerika hâlâ bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır… Amerika daha uzun zaman dünyanın kaderinde çok önemli bir rol oynayacaktır… Bu realite kabul edilmeli… Tarihte gücü elde eden her ülke, dünya hâkimiyeti iddiası içine girmiştir… Aşırı komünist akımlar herhangi bir akli, mantıki dayanağa dayanmadan Amerika düşmanlığı yapıyorlar, Amerika bize düşmanlık yapabilir, fakat birlikte yaşadığımız bir dünyanın genel ahengi düşünüldüğünde bazen düşmanımızla bile iyi geçinmek mecburiyetinde oluruz…
Zaman zaman küreselleşmeci medyada Fethullah Gülen ile yaşadığı ABD’de çarşaf çarşaf röportajları yayınlanıp bu kişi parlatılmaya devam ediliyor. Türkiye ve yurtdışına sarkan cemaati her geçen gün gücünü arttırıyor. Ama bu medya kuruluşlarından hiçbiri Gülen’in ormanlık bir villa içinde oturduğunu yazmasına karşın, villa sahibi yeğeninin özgeçmişinden söz etmeyi aklına getiremiyor. Yeğeni kimdir? Ne zaman Amerika’ya gitmiştir? Ne iş yapmaktadır? Servetinin kaynağı nedir sorularının kaynağını araştırmayı yaşamsal değerde görüyorum.
Bir Müslüman’ın, Siyonist ve masonik bir devlet olan ABD’ye bu derece bağlı olmasının nedenleri, başta cemaati olmak üzere tüm Türkiye’ye açıklanmalıdır. Nitekim yazılan bir kitapta Fethullah Müslüman mı? Sorusu sorulmaktadır.6
BOP bağlamında ABD’nin olası İran saldırısına destek olmayı yeğlemek, iktidar adına, “gaflet”, “hıyanet” hatta “delalet” olduğu tüm Kurtuluş Savaşı yandaşlarınca kabul edilip, yasal karşı koyma yöntemlerine vakit geçirmeksizin başvurulmalıdır…7
MÖ. XIX. Yy.da Batı Samilerin geçtikleri bölgeye, dinsel bir deyim olan Verimli Hilal tanımı yapılmaktadır. Bu hilal, Basra Körfezi’nin başından itibaren bir kemer çizerek yukarda bugün Türkiye sınırları içerisinde bulunan Fırat Vadisi’ne, güneyden Suriye ve Filistin’den geçerek Mısır’ a kadar uzanan bir bölgeyi içine alır…
Bu tanım bir anlamda BOP’un kapsama alanı ile örtüşmektedir; bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi?
Bu çerçevede ABD Derin Devleti’nin kuyrukçuluğuna takılıp ABD hegemonyasına hizmet etmek; İslam alemine yapılacak en büyük alçaklıktır.
Bu kitabın oluşmasında Berat ve isimlerini saymak istemediğim arkadaşlarım ile Özgür Erdem’e, Nedret Ebcim’e ve İleri çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunarken okuyucularımdan da saygılarımı kabul etmelerini istirham ederim.
Kuzguncuk 3 Nisan 2006
Kaynakça ve Açıklamalar
- Derin Devlet, Ömer Lütfi Mete-Mahir Kaynak, Konuşan: Cem Küçük, Timaş Yayınları, 2. baskı, Ekim 2005
- Şu Derin Devlet, Hasan Taşkın, Truva Yayınlan, 1. baskı, 2006
3a. Gizli Ordular, Halid Özkul, Sorun Yayınları, Aralık 2005
3b. Yeni Din Yeni Tanrı, Alpaslan Işıklı, Otopsi Yayınevi, Kasım 2005
- Kurtlar Vadisi’ni Artık Derin Devlet Değil, Dünyanın En Eski ve En Tehlikeli Yeraltı Örgütü Illuminati Yönetecek-Kanlı Illuminati Vadisi’ne Hoş Geldiniz, Hakan Turpçu, Haftalık, 18-24 Ekim 2005
- Fethullah Gülen ile New York Sohbeti, Nevval Sevindi, Sabah Kitapları, 1. baskı, İstanbul, Ekim 1997, s. 39–41
- Fethullah Müslüman mı? Semih Tufan Gülaltay, İleri Yayınları, 1. baskı, Ağustos 2005
Önsöz yerine:
Görünmeyen Hükümet CIA1
Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde iki hükümet var: Biri görünen, diğeri görünmeyen. Birinci hükümet, yurttaşların gazetelerden, çocukların yurttaşlık bilgisi kitaplarından öğrendikleri hükümettir. İkincisi ise, Soğuk Savaş’ta ABD’nin politikasını yürüten birbiri içine geçmiş, gizli mekanizmadır. Bu ikincisi, istihbarat toplar, casusluk yapar ve bütün dünyada gizli harekât planlar ve bu planları uygular.
Görünmeyen hükümet, resmî bir kuruluş değildir. Bu, görünen hükümetin birçok kısımlarından alınarak bir araya getirilmiş bireylerden ve örgütlerden kurulu dağınık ve şekilsiz bir topluluktur. Merkezi Haberalma Örgütü bu topluluğun kalbi olmakla birlikte, görünmeyen hükümet, sadece CIA’dan ibaret değildir. İstihbarat ailesi diye bilinen dokuz örgütle de (Milli Güvenlik Kurulu, Savunma Haberalma Örgütü, Milli Güvenlik Örgütü, Kara Kuvvetleri İstihbaratı, Deniz Kuvvetleri İstihbaratı, Hava Kuvvetleri İstihbaratı, Dışişleri Bakanlığı Haberalma ve Araştırma Bürosu, Atom Enerjisi Komisyonu, Federal Araştırma Bürosu)2 sınırlı değildir. Görünmeyen hükümet, görünüşte diğer hükümetin normal kısımlarıymış gibi gelen birçok birim, örgüt ve bireyleri de içine alır. Dıştan özel gibi görünen ticaret şirketleri ya da kurumları, görünmeyen hükümetin birer organı olabilir. Bir bakıma yeni yeni farkına varılan gerçek şudur ki, bu görünmeyen hükümet 190 milyon Amerikalının hayatına şekil verir. Barış, savaş gibi ana kararlar halkoyunun bilgisi dışında alınmaktadır.
İstihbarat ağı, 1964’te, aşağı yukarı 200 bin kişi kullanan ve bir yılda birkaç milyar dolar3 harcayan büyük ve gizli bir organı oluşturur. 1947 yılında çıkan Milli Güvenlik yasası, Ailen Dules’in sözleriyle, “İstihbaratımıza hükümet içerisinde öyle bir yer vermiştir ki, buna, dünyanın başka bir hükümeti içinde rastlamak mümkün değildir.”
Bu büyüklüğü ve gizliliği nedeniyle görünmeyen hükümet bazı kuşku ve eleştirilerin hedefi olmuştur. Eski Başkan Harry S. Truman da dahil, birçok ileri gelen senatör ve devlet adamı, bu kuruluşu, kendine özgü bir dış politika yürütmek ve başkanlıktan yetki almaksızın başka ülkelerin işlerine karışmakla suçlamışlardır.
Görünmeyen hükümet hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmeyen Amerikan halkı, bu suçlamaları değerlendirecek durumda değildir. Bu kuruluşun memur kadroları gizli, faaliyetleri ondan da gizlidir. Bütçesi diğer ödenekler arasına saklanmıştır. Kongre, görünmeyen hükümete verdiği paranın ne miktarını bilir, ne de ne yolda harcandığını. Bir avuç kongre üyesine, bu kuruluş, ara sıra sözde bilgi verir; ama bu kongre üyeleri bile, bu kuruluşun çalışmaları hakkında pek az şey bilirler.
Dış ülkelerin başkentlerinde, sözde, Amerikan elçileri, Amerikan Cumhurbaşkanı’nın en yüksek temsilcisidir ve bunlara görünmeyen hükümetin ajanlarını denetleme yetkisi verilmiştir. Ama bütün bunlar mümkün olabilmekte midir? Ajanlar kendi muhabere kanallarını ve şifrelerini kullanmaktadırlar. Elçilerin yetkisi ise, Senato Komitesi’nce, “nazik bir hayal” diye nitelendirilmektedir.
Amerika dahilinde hukuken araştırma yetkisi FBI’ındır, ama CIA’nın birçok büyük kentlerde büroları vardır. Radyo istasyonlarından tutun da, deniz nakliyat şirketlerine, üniversitelere kadar çeşitli işlerle ve kuruluşlarla yakından ilgilenmektedir.
Görünmeyen hükümeti birçok kimse Ulusal Güvenlik Kurulunun yönetimi altında zanneder. Oysa gerçekte, aldığı kararların çoğu bu kurulda görüşülmemiştir bile. Bu kararlar, adı fısıltıyla söylenen bir topluluktan çıkar. Kaç Amerikalı, “Özel Grup”un (“54/12 Grubu”nun)4 adını duymuştur! Bu grubun adı da, varlığı da, görünmeyen hükümetin iç çevreleri dışında bilinmez. Görünmeyen hükümetle ilgili önemli kararlar Özel grup adıyla bilinen komite tarafından verilir. Bu komitenin yapısı, küçük değişiklikler gösterirse de, üyeler genellikle şu kimsilerden ibarettir: Merkezi İstihbarat Müdürü, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı (ya da yardımcısı), Savunma Bakanı ve müsteşarı. Kennedy ve Johnson idare leri zamanında Özel Grup’ta cumhurbaşkanlığı temsilcisi, Mc George Bundy idi. Diğer üyeler ise sırasıyla, Mc Cone, Mc Namara, Savunma Müsteşarı Roswell Gilpatric, Dışişleri Müsteşarı U. Alexis Johnson idi.
Özel Grup, Eisonhower zamanında başkanlığın 54/12 no’lu gizli emirleriyle kurulmuştur ve bugün bile “54/12 Grubu” diye anıldığı olur. Bu grup, görünmeyen hükümetin “beyni” gibidir ve istihbarat topluluğunda bile grubun varlığından pek az kişinin haberi vardır. Özel Grup haftada bir kez toplanır ve Birleşik Devletler İstihbarat Kurulu’nun kararına bırakılması doğru görülmeyen fazla önemli işler üzerinde karar verir. Amerika Birleşik Devletleri’ni ve bazen de bütün dünyayı savaşa sürükleyebilecek karalar işte bu birkaç kişinin oluşturduğu grup tarafından alınır.
CIA’cıların kendi politikalarını hiçbir zaman kendilerinin kararlaştırmadıklarını, daima daha üstün bir otoritenin emirleriyle hareket ettiklerini söylemelerinin nedeni işte bu gruptur. Ailen Dulles bir keresinde “CIA şimdiye kadar hiçbir kimseyi ya da hükümeti kendi dışında daha yüksek hükümet makamının izni olmadan desteklememiştir” demişti. Ortalama bir vatandaş için Dulles’in bu ifadesi, tehlikelerle dolu bir gizli harekâtın her yönünü, objektif bir ölçüyle tartışmak için toplanan kabineyi, Ulusal Güvenlik Konseyini ya da özel cumhurbaşkanlığı komisyonunu akla getirir. Oysa gerçek şudur ki, bu çeşit kararların bazıları, öteki hükümet komitelerinin izledikleri yöntem ve kurallar dışında, tamamen gayrı resmi olarak alınmıştır. Üstelik ülkenin kaderi üzerinde etkisi olan bu kararlar dıştan ve tarafsız hiçbir eleştiriye ya da iktidarlarını genişletmek gibi insani zaaflardan uzak bulunduklarını iddia etmek mümkün müdür? Başkan yardımcısı, hukuken, Ulusal Güvenlik Kurulunun üyesi olduğu halde, Özel Grubun toplantılarına katılamaz. Başkan Yardımcısı Lyndon B. Johnson, belki de kendinden öncekilerden çok daha fazla sırları biliyordu, ama görünmeyen hükümetle ancak Birleşik Devletlerin 36. Cumhurbaşkanı olarak yemin ettikten sonra gerçekten içli dışlı olabilmiştir.
Göreve başladığı 23 Kasım 1963 günü, Kennedy’nin Özel Grup ile şahsî temsilcisi Mc George Bundy, yeni başkanı, Beyaz Saray’ın bodrum katındaki gizli durum odasına götürdü. Burada, çok gizli haritaların, elektronik aygıtların ve muhabere araçlarının arasında, görünmeyen hükümetin başı Merkezi Haberalma Müdürü ve Özel Grubun üyesi John Alex Mc Cone, yeni başkana, gerekli bilgileri verdi. Johnson, görünmeyen hükümeti kimin yönettiğini bildiği, çalışmalarının çoğundan haberdar olduğu halde, ancak o gün, örgütü ve sırlarını öğrenebildi.5
Bu kitapta, ulusal güvenliğin sınırları içinde kalmak üzere görünmeyen hükümetin yapısını, kuruluşunu ve gücünü belirtmeye çalıştık. Kullandığımız malzemenin çoğu başka yerlerde basılmamış olmakla birlikte, niyetimiz bir teşhir değildir. Amerikan halkının parasıyla çalışan, bu bakımdan da tanımakta haklı olduğu gizli bir Amerikan kuruluşunu anlatmak istiyoruz.
Bu kitabın ana ilkesi, soğuk savaş sırasında bile Amerikan hükümetinin, Bağımsızlık Beyannamesindeki sözlere uyarak, “yönetilenlerin rızasına” dayanması zorunluluğudur. Bu “razı” olmanın anlamlı olabilmesi için, yönetilenlerin neye “razı” olduklarını bilmeleri gerekir.
Bu gizli hükümet ne dereceye kadar Amerikan sistemi ile uzlaşmaktadır ya da onun korunması için gereklidir? Zamanla, korumaya çalıştığı kuruluşların özelliklerini değiştirecek midir? Eğer Amerikalılar bu sorulara karşılık vermeye çalışacaklarsa, önce bu gizli hükümetin ne olduğunu daha yakından bilmeleri gerekir.
Kaynakça ve Açıklamalar
- Yazarın notu: Bu metin Onur Yayınları’nca 1966’da basılan, David Wise ve B. Ross’un “Görünmeyen Hükümet”: CIA isimli kitabından alınmıştır. Wise ve Ross Soğuk Savaş yıllarında CIA içerisinde çalışmış iki ajan olmalarına rağmen görünmeyen hükümet gerçeğinden rahatsız olmuş ve bu kitabı kaleme almışlardır. Yazarların Soğuk Savaş’la birlikte ortaya çıkan görünmeyen hükümet olgusuna parmak basmalarının üzerinden tam kırk yıl geçmiştir. Görünmeyen hükümet bu süre içinde ABD sınırlarını aşmış Trilateral Komisyon ve Bilderberg’in kurulmasıyla Avrupa ve Japonya’ya kadar yayılmıştır. Daha önceki çalışmalarımda da ortaya koyduğum başka olgu ise Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte görünmeyen hükümetin karşısındaki tüm güçler ortadan kalkmış ve özellikle George W. Bush yönetimiyle beraber ABD tüm dünyada saldırgan bir savaş politikası yürütmeye başlamıştır.
2005 yılında CIA yönetiminin geliştirmiş olduğu yeni konseptle beraber CIA da dünyanın her yerinde hiçbir otoriteden izin almaksızın operasyon yürütecek bir kapasiteye ulaşmıştır. Bu ise ABD’ye bağımlı ülkelerdeki istihbarat örgütlerinin Soğuk Savaş yıllarında CIA güdümündeki politikalarını gözden geçirmelerini dayatmaktadır. Amerikan halkı kırk yıl önce olduğu gibi görünmeyen hükümetten bugün de haberdar değildir. Çünkü Amerikan medyası doğrudan bu hükümete bağlanarak Amerikan halkının aptallaştırılması ve uyuşturulması görevini yerine getirmektedir. Bu amaçla 1971 yılında kurulan Trilateral Komisyon üyelerinin 87 kişisi ABD medyasından, 63 kişisi ise ABD Ordusu’ndan oluşmaktadır. Sanırım “Küresel Çete”ye dönüşmüş olan görünmez hükümetin kitleleri nasıl uyuttuğuna dair bir göstergedir.
- Milli Güvenlik Kurulu: NSC (National Security Council) Savunma Haberalma Örgütü: DIA (Defense Intelligence Agency) Atom Enerjisi Komisyonu: AEC (Atomic Energy Commissiori) Federal Araştırma Bürosu: FBI (Federal Bureau of Investigation) Milli Güvenlik Örgütü: NSA (National Security Agency)
1966 yılında yazılan bu kitapta görünmez hükümetin en az bu sayılan organları kadar önemli olan bir başka örgütü gözden kaçırmıştır. Bu örgütü daha önceki çalışmalarımızda ve kitapta da ayrıntılı olarak ele aldım. Bu örgütün adı USAID (US Agency For İnternational Development: Uluslararası Amerikan Gelişme Ajansı)’dır. Kısacası: AID.
- Günümüzde istihbarat örgütlerinin bütçesi yaklaşık 30–35 milyar dolardır. Bunun 10 milyar dolarlık kısmı NSA’ ya ayrılmıştır.
- Özel Grup artık “Bull’s Eye”(Boğanın Gözü) olarak adlandırılmaktadır. Gerçekten de ABD yönetimi artık bir boğa gibi saldırganlaşmış aynı konsept çerçevesinde de CIA operasyonel bir terör örgütüne dönüşmüştür.
- John F. Kennedy’nin görünmeyen hükümetin kurallarına uymadığı için öldürüldüğünü 2013 yılında dünya öğrenecektir. Başkan Lyndon B. Johnson’un da bu suikasttan en azından haberdar olduğu da ortaya çıkacaktır.
İçindekiler
- Baskıya Önsöz…………………………………………………………………………………………….. 9
Önsöz yerine: Görünmeyen Hükümet CIA……………………………………………………… 15
Giriş……………………………………………………………………………………………………………….. 21 - BÖLÜM: DERİN DEVLET VE KÜRESELLEŞME
ABD Derin Devletinin Oluşumu ve Küreselleşme…………………………………………. 31
Derin Devlet Tartışmalarının Yakın Geçmişi…………………………………………………. 35
Derin Devletin Gizli Örgütleri………………………………………………………………………….. 43
Hedefleri………………………………………………………………………………………………………… 47
ABD Derin Devleti ve Türkiye Üzerine Oynanan Oyunlar……………………………….. 52
Günümüzdeki ABD Politikası…………………………………………………………………………. 56
ABD Derin Devleti’nin Büyük Ortadoğu Projesi……………………………………………… 60 - BÖLÜM: DERİN DEVLET VE MAFYA
Mafyanın Globalleşmesi Globalleşmenin Mafyalaşması……………………………… 67
ABD-CIA-Pentagon-NATO-Gladio
Uzantısındaki İstihbarat Örgütleri Neye Hizmet Ediyor?………………………………… 96 - BÖLÜM: DERİN DEVLET VE KONTRGERİLLA
Derin Devlet’in Tarihçesi……………………………………………………………………………… 119
Kontrgerilla Cumhuriyeti……………………………………………………………………………… 156
Emperyalizmin Örgütleri………………………………………………………………………………. 181
Özel Savaş, İşkence ve “Küresel Çete”………………………………………………………… 192
Ek- İtalyan P-2 Mason Locası Hâlâ Faaliyette……………………………………………….. 201 - BÖLÜM: DEMİREL, MASONLUK VE DERİN DEVLET
Demirel: “Derin Devlet Askerdir” diyor…………………………………………………………… 205
Talat Turhan’ın Demirel’e Yanıtı:
“Demirel, Gerçeklerin Üzerini Örtebileceğim Sanıyor”………………………………….. 208
Kontrgerilla Cumhurbaşkanlarına da Görev Yükler………………………………………. 216
Uğur Mumcu: Mason Belgesi………………………………………………………………………… 224
Ek-1: Mason Sözlüğü …………………………………………………………………………………… 227
Ek-2: Çeşitli Belgelere Göre, Osmanlı ve Cumhuriyet Devrindeki
Bazı Önemli Masonlar…………………………………………………………………………………… 232
Ek-3: ABD Başkanlarının Siyonist ve Masonik Örgüt Bağlantıları…………………. 233
Ek-4: Masonluktaki Dereceler……………………………………………………………………….. 234 - BÖLÜM: MEDENİYETLER ÇATIŞMASININ KÖKENİ VE GELECEĞİ
Medeniyetler Çatışmasının Kökeni………………………………………………………………. 237
Medeniyetler Çatışmasının Geleceği:
Süleyman Mabedi’nin Yeniden İnşası………………………………………………………….. 254
Büyük Mason Sözlüğü’nde Süleyman Mabedi ile İlgili Maddeler…………………. 260
Son Söz yerine……………………………………………………………………………………………… 267
Talat Turhan İçin Ne Dediler?………………………………………………………………………. 271
Yararlanılan Diğer Kaynaklar……………………………………………………………………….. 285
Ekler çizelgesi……………………………………………………………………………………………… 286
Yazarın Yapıtları……………………………………………………………………………………………. 299