Makale ve Yazılar Tartışma

E. Gn. Fahrettin SOYDANER’in Talat TURHAN’a Yanıtı “22 ŞUBAT Tarihe Mal Olmuştur Muhasebesini Tarih Yapacaktır”

Tümgeneral Fahrettin SOYDANER’in
Talat TURHAN’a Yanıtı

“22 ŞUBAT Tarihe Mal Olmuştur
Muhasebesini Tarih Yapacaktır”

AKŞAM: 18 OCAK 1967

14 ARALIK 1966 tarihli Akşam gazetesinde Sayın Emekli Kur. Yarbay Talat TURHAN’ın şahsıma hitap ederek 22 ŞUBAT 1962 olayları hakkında yaptığı açıklamaya cevaptır:

Sayın Talat TURHAN,

Başarıya ulaşmamışların yenik bir ruh haleti içerisinde hislerinize mağlup olarak göstermiş olduğunuz tepkiyi mazur görürüm.

Artık tarihe mal olmuş bir olayın muhasebesini yine tarih yapacaktır,

Beni muhatap tutarak baştanbaşa 22 ŞUBAT 1962 Silahlı Ayaklanma’sını savunan açıklamanıza karşılık yalnız bir kaç noktaya değinmekle yetineceğim.

1- Bir rejim ve idareyi kişisel düşünce ve inanışlarla silah zoru ile değiştirmek veya düzeltmek ancak ilkel topluluklara özel bir davranıştır, demokratik kurallarla bağdaşamaz.

Haklı ve hayati bir memleket davasının, mukaddes bir idealin mümessili ve mücahidi olsanız dahi bir Albay üniformasının forsundan, milletin yurt savunması için size emanet ettiği silahlardan, emrinize eğitim için verilen genç ve tertemiz vatan evlatlarından faydalanarak bu ideali silah zoru ile tahakkuk ettiremez, bu davayı çözemezsiniz. Bunun adı kanunda, milli vicdanda ve aklıselimde “silahlı isyan” olur. Meşum akıbet mukadderdir ve hiç değişmez.

2- Demokratik bir idarede milletin sinesi herkese açıktır. Millet ve yurt çapında büyük ideal ve davaları olan önderlerin ve mücahitlerin yapacağı en doğru ve dürüst hareket derhal ordudan istifa ederek milletin sinesine kavuşmak Parlamentoda milleti temsil yetkisini kazanarak mücadeleye devam etmektir. Ordu saflarında silaha sarılarak değil… Ordu; başı siyaset alanında gövdesi talim alanında olan Albay ve Komutanlarla idare edilemez.

3-  Albay Talat AYDEMİR’in: Askeri yetkisine dayanarak o gece alarm vermesini, ordunun Kabesi ÇAKMAK’ların(*), ORBAY’ların(**) otağı olan Genelkurmay Başkanlığı Karargâhına karşı silaha sarılmasını bir vatanseverlik hareketi olarak nitelendirdiğiniz halde o mukaddes ocağı silahlı bir saldırıya karşı yalnız savunmak için silahlanan ve müdafaa tedbir ve tertipleri almakla yetinen eski silah arkadaşlarınızı ne için mahkûm ediyorsunuz?

4- 22 ŞUBAT 1962, empoze edildiği gibi ne İNÖNÜ’nün ne de o gecenin kahramanları tarafından durdurulmadığı yalnız başlatanların vazgeçmeleri ile önlendiği iddianıza gelince, Bu iddia ile 1 Kasım 1966 tarihli Akşam Gazetesi’nde bizzat Talat AYDEMİR’in “İNÖNÜ’nün yazılı taahhüdü üzerine kan dökülmemesi için harekâtı durdurdum” şeklindeki itirafı arasında, tam bir çelişme vardır. AYDEMİR’in kardeş kanı dökülmemesi için harekâta son verdiğini bir an için kabul etsek dahi Genelkurmay Karargâhı silahlanarak fiili mukavemet göstermese idi kan dökülme ihtimali ortadan kalkacağı için her halde bundan yüz kızartıcı bir hicap değil görevini yapanların vicdan huzurunu duydum.

6-  İddia ettiğiniz gibi açıklamamda tarihe şan ve şöhretleri ile geçen bu milletin evlatlarının bir kısmının hain bir kısmını kahraman olarak gösterme gayretinde asla bulunmadım. 22 ŞUBAT 1962 “ba­banın evlada silah çektiği” iddianıza gelince: üzülerek ifade edeyim, realite tam tersinedir. 22 ŞUBAT 1962 saldıran gençler savunan karargâh olduğuna göre evlat babaya hatta dedeye silah çekmiştir. Olayın en acı ve üzücü yönü de budur. Bununla beraber tertemiz ruhlu aldatılmış ve aldanmış genç arkadaşlarımı ben hiç bir zaman suçlu ve sorumlu bulmadım hâlâ evladım gibi sevmekte devam ediyordum.

7- 22 ŞUBAT 1962’de olaya fiilen katılan veya gönülden destekleyen binlerce subayın yurdun ücra köşelerine sürüldüğü hakkındaki iddianızı ve açıklamanızı da çok yersiz ve zararlı buluyor ve sizin tabirinizce memleket severlikle bağdaştıramıyorum. 22 ŞUBAT 1962 bütün olay ve sorumlulukları ile tarihe gömülmüştür. Şerefli ve tam bir ülkü, gaye ve kader birliği içersinde vazife gören Türk ordusunda 22 ŞUBAT’çı diye bir ayrımı yapmanın ne kadar zararlı, bölücü ve tehlikeli olabileceğini hatırlatırım.

8- 22 ŞUBAT 1962 çirkin politikacıya indirilen bir şamar olduğu, statükocu İNÖNÜ’yü reformist bir hüviyete eriştirdiği ortanın solu fikrine doğru ittiği özet olarak faideler sağladığı ve bir vatanseverlik hareketi olduğu hakkındaki iddia görüş ve inanışlarınıza asla katılmıyorum.

Tam tersine olarak 22 ŞUBAT 1962 ve 21 MAYIS 1963 silahlı ayaklanmaları siyasi hayatta mali ve iktisadi alanda büyük zararlar getirmiş, milletin huzurunu kaçırmış DEMOKLES’in kılıcı gibi her an tehlikeyi başının üstünde hisseden her gün yeni bir askeri ayaklanmayı bekleyen vatandaşları korku ve endişe içerisinde yaşatmış, dış ve iç piyasada tepki göstermiş fayda yerine zarar getirmiştir.

Dış siyasi hayatta da bizi sürekli hükümet darbeleri ile huzursuz yaşayan, bir türlü istikrar bulamayan Orta Doğu ve AFRİKA devletleri seviyesine indirme istidadı göstermiş, dış itimat ve güveni zedelemiştir.

9- Yurdumuzu ATATÜRK’ün gösterdiği yönde müreffeh ve huzur içerisinde yaşayan çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmış bir ülke halinde görmek yalnız sizin değil hepimizin idealidir.

İktisadi ve mali kalkınma üstün vasıflı, idealist politikacı, yurtta serbest ve dürüst seçimin sağlanması, hırsızlık, eşkıya, rüşvet, komisyon, jurnalcilik, despotizm, din istismarı, gümrük ve vergi kaçakçılığı hastalıklarından güvenliğin bütün şartlan ile gerçekleşmesi nihayet müreffeh mamur ve yarınından emin bir TÜRKİYE’nin yaratılması er geç tahakkuk edecektir.(***)

Kaynakça ve Açıklamalar

(*) Y.n.: Mareşal Fevzi ÇAKMAK
(**) Y.n.: Orgeneral Kazım ORBAY
(***) Y.n.: Fahrettin Soydaner sağ olsaydı 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 için de böyle düşünmek gerektiğini kendisine anımsatırdık!..

Talat TURHAN’ın Notu:
Görüldüğü gibi “geleceğin TÜRKİYE’si özlemimi” SOYDANER’de yineleyip katılmaktadır.

Etiketler
BENZER YAZILAR
Talat Turhan
Türkiye

1924 Yılında Elazığ’da doğdu. O tarihte babası Elazığ Müdde-i Umumisi (Savcı) idi. Baba tarafı Rize ilinin Çayeli ilçesinin tanınmış ailelilerinden (Şerifoğulları)’na mensuptur. Anne tarafı Elazığ Harput’un tanınmış ailelerinden (Efendigiller) ‘dendir.....