Emperyalizmle Mücadeleyi Göze Almalı
Emperyalizmle Mücadeleyi Göze Almalı
Gerçek: 19 NİSAN 1992
Talat TURHAN
Talat Turhan 1924 yılında ELAZIĞ’da doğdu. 1958’de Kara Harp Akademisi’ni bitirdi. 27 Mayıs 1960 sonrasında bir dönem Milli Savunma Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü yaptı. 1964 yılında Kurmay Yarbay’ken emekliye sevk edildi, 1963–1966 yıllarında Genç Kemalistler Davası ve 1972-75’te Bomba Davası gibi siyasal davalar nedeniyle tutuklandı. 2,5 yıl Mamak ve Selimiye Askeri Cezaevlerinde yattı, 12 Mart 1971 döneminde “Ziverbey (Zihni Paşa) İşkence Köşkü”nde kaldı.
“Bomba Davası Savunma–1, Bomba Davası Savunma–2, Doruk Operasyonu ve Özel Savaş Terör ve Kontrgerilla” adlı 4 kitabı bulunuyor,
Talat TURHAN’la kontrgerilla ve TÜRKİYE’deki gelişmeler konusunda söyleşi yaptık.
—Gerçek: Kontrgerilla tartışmasının TÜRKİYE gündemine ne zaman girdiği ve bu konudaki yaklaşımlar konusunda bilgi verir misiniz?
—Talat TURHAN: Kontrgerilla tartışması TÜRKİYE’nin gündemine 1970’lerde girdi ve o günden beri devam ediyor. Ortada gizli bir örgüt var. Ancak, bu örgütün üzerine gitmek şöyle dursun, hâlâ yetkili kişlerce yadsınıyor. Eğer insanlar bunu yadsıyabiliyorlarsa o zaman onlar gerçeği de yadsıyorlar demektir. Peki, bu gerçek, bazı çevreleri neden bu kadar rahatsız ediyor? Bunu araştırmak zorundayız. Çünkü TÜRKİYE’de demokrasinin yaşamasını bu olayın açığa çıkarılmasına koşut görüyorum. Oysa Genel Kurmay Başkanlığı’nın 1990 yılında yapmış olduğu brifingde böyle bir örgütün varlığını açıklandı. Dahası, Güneydoğu’da faaliyet içinde bulunduğu da ifade edildi. Bir yanda böylesi bir açıklama var. Ancak, diğer tarafta da bir kapalılık söz konusu, bu konu gündeme geldiğinde kavram karışıklığı yaratılıyor. Kontrgerilla konusunu ortaya çıkarılmadan TÜRKİYE’de iktidarların ben demokrasi kavgası veriyorum, yeni Anayasa yapacağım, insan haklarını tüm şekliyle egemen kılacağım iddialarında bulunmaya hakları yoktur. Eğer TÜRKİYE demokratikleşecekse, yasalara dayanmadan faaliyet gösterdiği kendi talimnamesinde belirtilen bir örgüte katlanmaması lazım.
—Gerçek: Peki, sizce koalisyon hükümeti neden bu sorunun üzerine gitmiyor?
—Talat TURHAN: Bu soruyu yetkililere tek tek sormak gerekiyor. Süleyman DEMİREL bu konuya angaje olmuş. Duyarsız ve sessiz, Erdal İNÖNÜ de. Bülent ECEVİT 1973’ten beri sorunu biliyor ama hiç sesi sedası çıkmıyor. Necmettin ERBAKAN da olayların farkında ama susmayı yeğliyor. Demokrasi savaşımı verdikler iddiasında olan bu kişilerin tutumunu yadsıyorum. Milletvekili Mahmut ALINAK, “Bu iktidarın yaşaması, bu örgütün ortadan kaldırılmasına bağlı” demişti. Ben de aynı kanıdayım. Onun dışında kimseden ses çıkmıyor, çünkü bu örgütün gücü TÜRKİYE’de devlet iktidarını elinde tutanların gücünden üstün. İşte bunun için “devlet içinde devlet” tanımlaması yapılıyor.
—Gerçek: Sayın TURHAN, Ordu-Kontrgerilla ilişkisi hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
—Talat TURHAN: Bu konuya giremeyiz. Çünkü bu konu devlet sırrı olarak yıllarca korundu. Silahlı kuvvetler mensubu olan bir kişi dahi bu konunun ayrıntısı hakkında bilgi sahibi değil. Ne zaman ki, işkenceciler “burası Kontrgerilla” dedi. O zaman adı bilinir oldu. Bunun üzerine Genel Kurmay Başkanlığı bir açıklama yapma gereği duydu. Türk basınının yaklaşımı “Genel Kurmay açıklayamadı” şeklinde oldu. Demek ki, Genel Kurmay Başkanlığı bu olayı bazı gerekçelere sığınmak suretiyle açıklamak istemiyor. Ama biz şimdi açıkça yazıyoruz. Bu konudan 20 yıldır söz ediyorum. Bir ülkede dış destekle yaşayan bir yer altı örgütünün varlığını kabul ettiğimiz vakit, bu ülkenin bağımsızlığından kuşkuya düşmemiz lazım.. Oysa yetkililerde bu duyarlılığı göremiyoruz. Sadece inkâr ve suçlama var. Başka bir şey yok benim söylediklerimi yadsıyan bir kişi de çıkmadı bugüne kadar.
—Gerçek: Size göre bu konuda çaba harcamaya karar veren bir merci işe nereden başlamalı?
—Talat TURHAN: Bunun için Amerikan emperyalizmiyle savaşı göze alacak güçler lazım. Çünkü bunların kökeninde Amerikan emperyalizmi var. “Kontrgerilla” emperyalizmi tarafından finanse edilen bir oluşum ve sadece TÜRKİYE’de değil dünya çapında var olan bir örgüt. Hangi iktidarın gücü Amerikan emperyalizmini aşıyorsa, o zaman, bunun üzerine gidebilir. Amerikan emperyalizmine her yönüyle bağlıysanız bu örgütü kapatmakla ABD’yi karşınıza almış olursunuz. Eğer iktidarların gücü de buna yetmiyorsa onunla uyum halinde yaşamak durumundadır. Bu örgütle uyum halinde yaşayanlar ise demokrat olduklarını iddia edemezler. Bu halklara kurulmuş bir tuzaktır ve bu tuzakla birlikte yaşayan iktidarlar, demokrat olduklarını söyleyemez, İnsan haklarından söz edemezler. insan haklarında bir yere gelmek için geçmişin hesabını sormak lazım. Oysa 20 yıldır işkence edenler yetkili konumlarını koruyorlar. Demek ki, işkencecileri koruyan ve devlet üzerinde olan bir güç var.
—Gerçek: Gelişmiş ülkelerle Kontrgerilla arasındaki ilişkiler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
—Talat TURHAN: ABD, Özellikle, II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyayı egemenliği altına alabilmek için çeşitli yöntemler geliştirdi. Askeri yardımlardan tutun da ekonomik yardıma, uluslar arası tefeciliğe kadar Dünya Bankası, IMF… Bunlar paravan şirketlerdir. ABD’nin paravan örgütleridir. Tefecilik yapmakla kalmıyor kendisine bağımlı ülkeleri borç batağına sürüklüyorlar. Bu hale gelmiş bir ülkelerin, Emperyalizmin iradesi dışında bağımsız ve kendi ulusal çıkarlarına uygun kararlar alamaz, bir kere bağımlılık batağından kurtulmak lazım bunu ilke olarak benimsemek lazım.
—Talat TURHAN: NATO’ya girişimizden 4,5 ay sonra bu örgüt kurulmuştur. TAYLAND’da ne yapıyorsa burada da onu yapıyor. Kontrgerilla yöntemleri açıkça belirtiliyor. Kontrgerilla, yöntemlerini FM Simgeli ve 31 kod numaralı ABD talimatnamelerinden öğreniyorlar. Bütün ülkeler de bunu kendi diline çeviriyor. Bu konuda eğitim veriliyor ve eleman yetiştiriyorlar. Artık soğuk savaş bittiğine göre dünyada özel savaşın da bitmiş olması lazım. Ancak, TÜRKİYE bir savaş alanı halinde. Ülkemizi bu konuma emperyalizm soktu kendi amaçlarına hizmet için. Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL, 10 NİSAN 1992’de verdiği demeçte artık soğuk savaş döneminin kapandığını ancak, bundan sonra özel savaş olacağını kaydediyor. Oysa dünyada soğuk savaş bitiyorsa özel savaşın da bitmesi gerekir. Ama bitmiyor. Neden? Çünkü Turgut ÖZAL’ın Genel Sekreteri “Özel Harpçi”dir. Orgeneral E. Kemal Yamak(*) Cumhurbaşkanı Genel Sekreterliği’nde bulunuyorsa ve Cumhurbaşkanı da özel savaşı gündeme getiriyorsa o zaman Kemal YAMAK’ın bu konuda bir işlevi var diye düşünebiliriz. Cumhurbaşkanı özel harpçilerle birlikte yaşıyor diyebiliriz. Dünyada özel savaşın bittiği bir dönemde TÜRKİYE’nin Cumhurbaşkanı özel harbi benimsediğini söyleyebiliyorsa burada bir yara var demektir. Ben bu açıklamayı bir itiraf olarak kabul ediyorum. Turgut ÖZAL soğuk savaşın bitişine imza koyuyor soğuk savaşın ürünü olan özel savaşın varlığını açıkça kabul ediyor. Demek ki, özel savaş koşullan yaşanıyor ve örgütleri de etkin konumdadır, kimse dokunamıyor.
Kaynakça ve Açıklamalar
(*) Y.n.: “Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler” Kemal Yamak (Orgeneral E.) Doğan Kitapçılık A.Ş. 1’ci baskı OCAK 2006 (Kitap söyleşiden 14 yıl sonra yayınlandı)