Faili Meçhul Siyasi Cinayetler
FAİLİ MEÇHUL SİYASİ CİNAYETLER MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORU
- 1977 yılında Siyasi Meçhul Cinayetler ile ilgili Yedigün dergisinde 6 ay dizi yazısı yazılıyor.
- 1989 yılında yazmış olduğum ‘’Doruk Operasyonu’’ adlı kitapta ‘’Ölüm Mangaları’’ ara başlığı altında, dünya istihbarat örgütleri tarafından yönlendirilen Siyasi cinayetlerden söz ediyorum.
- Bomba davasının 3 yıllık devam süresince her gün bir girişimde bulunarak Kontrgerillanın varlığını ilk kez kanıtlıyorum, Parlamento Araştırma Komisyonu talep ediyorum. Tüm bu girişimlerimden sonuç alamıyorum. (Faşizme Karşı Dilekçeler Kitabı Nisan 2009)
1995 yılında TBMM tarafından kurulan Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu sonuç bölümünde;
Türkiye’de çok sayıda faili meçhul cinayet ve kayıp vardır. Kayıpların ve cinayet faillerinin bulunmaması halkta korku, kuşku ve güvensizlik yaratmaktadır. Güvensizliği, korkuyu, kuşkuyu ve adaletsizliği arttırarak devleti korumak olanaksızdır.
Güvenliği güvene dönüştürmenin, yaşadığımız olumsuzlukları aşmanın ve devleti güvenli kılmanın yolu, kişi hak ve özgürlüklerinin sınırının genişletilmesi, parlamentonun yetkilerine sahip çıkması ve anılan ‘’güç odaklarının’’ üzerine inançla ve kararlılıkla gidilmesiyle olanaklıdır.
Devlet içinde ‘’güç odağının’’ Özel Harp Dairesi (ÖHD) olduğu yaklaşık 27 yıldır tartışılmaktadır. 1968’lerden başlayarak günümüze dek gelen her eylemin içinde ÖHD’nin olduğu ileri sürülmüş, yazılıp, çizilmiştir. ÖHD’nin; sivil uzantısı olan kontrgerillayı beslediği, olaylarda kullandığı yaygın bir kanaattir.
Konuya ilişkin binlerce gazete haberi, makale ve köşe yazısı basında yer almıştır. Son yıllarda bununla ilintili olarak TV programları düzenlediği dahi görülmektedir.
Yine kontrgerilla varlığı hakkında başta Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan olmak üzere birçok yazarın belgeli, bilgili ve yer göstermeli yayınlanmış yapıtları da bulunmaktadır.
Sayın Talat Turhan ‘’Bomba-1, Bomba-2, Doruk Operasyonu, Kontrgerilla Cumhuriyeti, Özel Savaş Terör ve Kontrgerilla’’.
Süleyman Genç ‘’12 Mart’a nasıl gelindi, Bıçağın sırtındaki Türkiye’’ (CIA/MİT Kontrgerilla) adlı yapıtlarında, Emekli Tümg.Celil Gürkan ‘’12 Mart’a Beş Kala’’ Emekli Hakim Alb.Emin Değer ‘’CIA Kontrgerilla ve Türkiye’’, Soner Yalçın ‘’Binbaşı Ersever’in itirafları’’, Haydar Tunçkanat ‘’Amerika, Emperyalizm ve CIA’’, Fatih Güllapoğlu ‘’Tanksız, Topsuz harekat’’, İlhan Selçuk ‘’Ziverbey Köşkü’’ adlı yapıtlarında yeterince ışık tutmaktadır.
Değerli yazar İlhan Selçuk ‘’Ziverbey Köşkü’’ adlı yapıtının 11’nci basımında sorgucunun kendisine ‘’İlhan Selçuk, Genel Kurmay Başkanlığına bağlı kontrgerilla örgütünün karşısında bulunuyorsun. Sen bizim tutsağımızsın, burada Anayasa, babayasa yoktur. Örgüt seni ölüme mahkum etmiştir. Sana istediğimizi yapmaya yetkiliyiz. Buraya getirilmen örgüt kararıdır (sayfa 63)
Seni şimdi gönderiyoruz. Bundan böyle gözümüz üstünde olacak. Bu teşkilatta 22 General ve Albay bulunmaktadır. Teşkilatı Mahsusa gibidir. Bak görürsün bu teşkilat neler yapacak (Sayfa-9) dediğini yazmaktadır.
Kanaat belirtilmektedir. Görüldüğü gibi bu konuda ilk adres olarak ben gösterilmekteyim. Ayrıca yazı olarak Darbeler hakkında birçok yayınlanmış makalem bulunmaktadır.
2012 yılında yeniden Darbeleri Araştırma Komisyonu kuruldu ve benim de görüşüme başvuruldu. Bu görüşmeye başlamadan evvel 1995 Komisyon Raporundan söz ederek heyete kitaplarımı okuyup okumadıklarını sordum. Sadece CHP Afyon Milletvekili Ahmet TOPTAŞ ‘’Atatürk’ün Yarbayı’’ adlı kitabımı gösterdi. Komisyona evimde bulunan en az 30 (Kalın) klasörlük arşiv ile 200 kitabı incelenmek için kendilerine verebileceğimi önerdim, kabul görmedi. Sınırsız görüş bildirme talebimde bulundum, heyet kendi alanları çerçevesinde beni birkaç saat dinledi. Daha sonra ‘’Derin Devletin Peşinde’’ adlı bir kitap yazabildim. Darbe Komisyonundaki benim ile ilgili bölümde yanlışlar bulunduğunu, düzeltilmesi için TBMM Başkanından rica ettim,
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Faili meçhul siyasal cinayetler ülkemiz gündeminde uzunca bir süredir yer almaktadır. Bu cinayetlerin bir kesimi en son gazeteci-yazar ve araştırmacı Uğur Mumcu’nun öldürülme olayında olduğu gibi toplumu çok derinden sarsmıştır.
Siyasal nitelikli cinayetlerin önemlice bir kesiminin suçluların bulunamamış ve cezalandırılamamış olması, bir yandan bu cinayetleri yüreklendirici bir ortam yaratırken, diğer yandan da devlete olan güveni ciddi bir biçimde sarsmaktadır.
Siyasal nitelikli cinayetlerin faillerinin meçhul kalması ayrıca, bu cinayetlerin kimler tarafından işlenmiş olabileceği yolunda çeşitli tahmin, spekülasyon ve suçlamalara da neden olmaktadır. Bazen bu suçlamalar çeşitli siyasal odaklarca amaçlı olarak da yapılmaktadır. Bunun sonucunda çeşitli siyasal görüşler hatta çeşitli yabancı ülkeler zan altında kalmaktadır. Tahmin, spekülasyon ve suçlamalar bazen öyle boyutlara ulaşmaktadır ki, bunun sonucunda suçlamaları yönelten ve suçlama altında kalan siyasal görüşleri benimsemeyen kitleler arasında kırgınlık, güvensizlikler ve zaman zaman da kutuplaşmalar doğmaktadır. Tüm bunlar toplumun iç bütünlüğünü, iç başarısını ağır bir biçimde sarsmakta ve devlet-toplum ilişkisini ciddi bir biçimde zedelenmektedir.
Faili meçhul kalmış cinayetler genelinde olağanüstü ve profesyonellikle işlenmiş cinayetlerdir. Görüne o ki, ülkemizin çeşitli yörelerinde işlenmiş bu cinayetlerin arkasında iyi eğitilmiş, disiplinli ve güçlü odaklarca desteklenen örgütler ve örgütlenmeler vardır. U cinayetlerin herhangi bir gözdağı vermek, intikam almak gibi kendine özgü ayrı ayrı amaçları olsa da, hepsinin gene de ortak bir amacı vardır. O da demokratik rejimi güçsüz kılmak, yeni demokratik açılımları önlemek, toplumun demokratik rejime olan güvenini sarsmak ve rejimi baskıcı, yasakçı ve kapalı yönetimlere itmektir. Bununla Türkiye’nin iç ve dış dengelerinin ve istikrarının bozulacağı umulmaktadır.
Görünen odur ki, faili meçhul cinayetler bazı odaklarca siyasal mücadele yöntemi olarak kamulaştırılmak istenmektedir. Bunlar, demokrasi dışı yollardan iktidar mücadelesi yapan iç odaklar olabileceği gibi, ülkemizin istikrar içinde gelişip güçlenmesini istemeyen dış odaklar da olabilir. Bunların birbirleriyle ilişkili olması ve birbirlerine destek vermesi de büyük olasılıktır.
Toplumu derinden saran siyasal cinayetlerin büyük çoğunluğunun faillerinin meçhul kalmış olmasının birçok nedeni olabilir. Örneğin güvenlik güçleri için çeşitli yetmezlikler söz konusu olabilir. Ama asıl neden büyük bir olasılıkla bu cinayetlerin ardından son derece karmaşık bir siyasal örgütün var olmasıdır. Bu cinayetler basir birer öldürme olayı değildir. Bunların arkasında birbirleriyle iç içe girmiş çok çeşitli siyasal motifler, ilişkiler ve örgütlenmeler bulunmaktadır.
Su kadar yoğun ve karmaşık siyasal motif, ilişki ve örgütlenmenin rol oynadığı bir cinayet türü ancak TBMM Araştırma Komisyonu gibi siyasal bir heyetin geliştirebileceği çeşitli siyasal önermelerle Türkiye siyasal yaşamından silinebilir. Bu sorun yasal demokratik yollardan faaliyet gösteren tüm siyasal partilerin ortak sorunudur. Rejime ve siyasete, zorun, tehdidin, kaba kuvvetin, silahın ve cinayetin bulaştırılmak istenmesi nihai tahlilde, demokratik, yasal ve açık siyasetin kurumları olan tüm siyasi partilere yönelik bir tehdit ve saldırıdır. Bu nedenle biz aşağıda imzaları bulunan siyasi parti temsilcileri Anayasanın 98’nci, İçtüzüğün 102 ve 103’ncü maddeleri uyarınca (Faili Meçhul Cinayetler) konusunda bir meclis araştırması talep etmekteyiz.
Gözden kaçtı.