Gn.Kur.Bşk.Faruk Gürler’e Mektup
Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Faruk Gürler’e Avutakım Alp Kuran’ın Gönderdiği
Mektup
İstanbul, 19 Eylül 1972
Sayın Faruk Gürler
Orgeneral
Genel Kurmay Başkanı
ANKARA
Müvekkilim Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, 3 Temmuz 1972 günü gözaltına
alınmıştır. 4 Ağustos 1972 gününden beri tutuklu bulunmaktadır. Müvekkilim
Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, gözaltına alındığı günden bugüne kadar
yasadışı işlemlerle tabi tutulmuştur ve tutulmaya devam etmektedir.
Bu yasadışı işlemlerden bir kısmı İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına
arzedilmiştir.
Müvekkilim Talat Turhan hakkında yapılan soruşturma, hukuksal amaçlar
gütmekten çok, siyasal iktidarı ele geçirerek Atatürk ilkelerine dayalı Türkiye
Cumhuriyetinin felsefi temellerini değiştirme politikası ile ilgili görünmektedir.
Müvekkilim Talat Turhan’ın beyanına göre, yarın yüksek askeri makamlarda
bulunan komutanlar aleyhinde kullanılmak üzere, sorgusu sırasında baskı ve
işkence ile, gerçekte olmayan olaylara ait bazı belgeler ve beyanlar kendisine
zorla imzalatılmıştır.
Bu belgeleri tamamı soruşturma dosyasında bulunmak gerekirken, bunlardan bir
kısmı muhtemelen dosyasına konmamış, zamanı gelince değerlendirilmek üzere
birtakım gizli kuvvetlerin hizmetine verilmiştir.
Soruşturma dosyasındaki sorgu tutanakları ise, 353 Sayılı Yasanın 90.
maddesinin “sanığın sorgusuna ait tutanakların müdafii tarafından incelenmesine
hiçbir vakit karşı konulamaz” emredici hükümlerine rağmen, müdafilere
gösterilmemektedir.
Böylece yapılan soruşturmanın hukuksal nedenlerle değil, fakat siyasal amaçlarla
yürütüldüğünü saptamamız, müvekkilimizle birlikte devletin kaderine ilişkin
yasadışı tertiplere itiraz etmemiz olanağı ortadan kaldırılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürkçü temellerini tehdit eden tehlike şuradadır:
Sıkıyönetim soruşturma makamlarında görev alan bazı kişiler, yalnızca yasaların
emrinde olacak ve bütün işlemlerinde yasalara uygun davranacak yerde,
yasalara üstün tuttukları bir hedefe ulaşma çabasında gözükmekte ve bu hedefe
varmak için yasaları hiçe saymaktadırlar. Bunlar kendilerine “milliyetçi-toplumcu”
(Nasyonal -sosyalist) adını verenlerin ve bu doktrini benimseyen bir siyasal
partinin yerin altındaki siyasetinin bir aracı izlenimini uyandırmaktadırlar. Bunlar
“milliyetçi-toplumcu” partinin liderinin emrinde olmasalar bile, onun paralelinde
hareket etmektedirler kanısını, bizde ciddi olarak yaratmış bulunmaktadırlar.
Eski Türk törelerini ihya etmek iddiasında bulunanların sempatizanları olup
olmadıklarını kesin olarak bilmediğimiz bu kişilerin, yapısını ve tutumlarını ortaya
koymak açısından son bir olayı yüksek bilgilerinize ve takdirlerinize arz etmeyi bir
görev sayıyorum.
3 ve 4 Temmuz gecesi evinden alınan ve bir ay süreyle kanundışı koridorlardan
geçirilerek sorgusu yapılan ve gerçeklere dayanmayan birtakım “ikrarlar”
imzalatılan müvekkilim, tutuklama kararı çıkarıldıktan sonra Selimiye kışlasında
her türlü sağlık koşullarına aykırı ve zehirli hayvanların ve akreplerin yaşadığı bir
hücreye kapatılmıştır. Durum tarafımızdan sayın Sıkıyönetim Komutanlığına arz
edilmiş, komutanın emriyle müvekkilim derhal hücreden çıkarılmıştır.
Fakat bundan üç-beş gün sonra, koğuşu gezmeye gelen Cezaevi Müdürü Sayın
Binbaşının emrindeki bir heyette yer alan bir görevli, Türk törelerine ve Ordu
geleneklerine bağlılık derecesini ortaya koyacak bir biçimde, Binbaşının
bulunduğu yerde kendisine söz düşmezken, Emekli Kurmay Yarbay Talat
Turhan’ı da hedef alarak, “üç gün oldu hücreden çıkıp buraya geldiniz, kıçınız
kalktı.” Demek şecaatini göstermiştir.
Askeri Tutuk Evi görevlisinin, Kurmay Yarbay rütbesini taşımış eski bir askere bu
şekilde hitabının Türk töreleriyle ve Ordu gelenekleriyle ne derece bağdaşacağını
ve gereğini yüksek takdirlerinize arz ederim.
Bizim bütün bu olanlardan çıkardığımız kişisel sonuçlar şunlardır:
Bu tür zihniyet ve uygulama sahiplerinin, kolladıkları fırsat iktidar olmaları şansını
verirse, bugün emekli kurmay yarbaylara, albaylara reva gördükleri işlemleri ve
hitapları, yarın çok daha yüksek rütbedeki komutanlara da reva görmekten
çekinmeyecekleri muhakkaktır.
Bir kişinin yasaları, töreleri ve Ordu geleneklerini böylesine çiğneyebilmesi için,
bunların üstünde birtakım ilkeleri ve hedefleri kendisine hedef alması gereklidir.
Atatürkçü eski yarbaylara, albaylara reva görülen yasadışı işlemler, işkenceler,
hakaretler, rütbe atlayarak konuşma cüretleri ve bugün orduda görevli
bulunanlara yönelik tertip hazırlıkları endişesini uyandıran durumlar, ancak bu
şekilde izah edilebilir.
Durumu bilgilerinize, gereğini emirlerinize saygılarımla arz ederim.
Avukat Alp Kuran