İnadın Yarbayına…..
2017 referandumu döneminde Balıkesir’e gelen Sayın Sarp Kuray bana İstanbul’da çok değerli bir büyüklerinin olduğunu, kendisinin ileri yaşı nedeniyle hasta olduğunu ve son isteğinin 45-50 yıllık (1965 den bu yana) arşivini dijital ortama aktarmak istediğini, bu konuda yardımcı olmamı söylemeleri üzerine tereddütsüz kabul ettim.
Yaklaşık 3-3,5 Ay önce beni Talat Turhan’ın evine getirdiler, kendisiyle tanıştırdılar. İlk konuşmamızda ‘’Sanki küçük bir çocukmuşum ve babam elimden tutmuş bir ustanın yanına çırak olarak bırakır gibi’’ heyecanlıydım. Aramızda kısa bir konuşma oldu daha çok aralarında sohbet ettiler, ben de soluksuz dinlemedeydim. Daha sonra beni bırakıp gittiler, Talat Turhan’la baş başa kaldık. O meşhur koltuğuna oturdu bende karşısına ve bana ‘’Evlat anlat bakalım sen kimsin’’ dedi. Evlat demesi heyecanımı biraz olsun yatıştırdı ve ayrıca mutlu etti. Kendimi kısaca anlattım ve o günden sonra burada kalmaya başladım.
Daha sonraki süreçte kendisine ait web sitesi hazırlıklarına başladım, eserlerini, arşivini, tv-radyo programlarını, konferanslarını, yazılarını, dergi-gazete yazılarını vs. vs. tek tek siteye girmeye başladım. Bu arada da eserlerini okuma, anılarını dinleme, merak ettiğim ve eksik bildiğim konuları sorarak sohbet ortamında bizzat kendinden dinleme şerefine nail oldum.
Web sitesine giriş yapmaya başladıktan sonra ara ara kendisine yapılanları göstermem, bazı konularda sorular sormam, karşısında oturup çalışmam onu o kadar mutlu ediyordu ki masmavi gözlerindeki ışığı fark etmemek, onun bu halini kelimelerle anlatmak imkânsızdı. Tabi onun bu mutluluğu beni de mutlu ediyordu. Gün geçtikçe yüklemeler artıyor, web sitesi canlanıyordu, bir gün yine yeni yüklemeleri kendisine gösterirken bana söylediği bir sözü asla unutmayacağım; ‘’Evlat bir şaheser yarattın’’ dedi, ben de kendisine ‘’O şaheseri siz yarattınız, ben ne yaptım ki sadece dijital ortama geçiriyorum’’ dedim. Bunun üzerine ‘’Evlat bu konuda mütevazi olma, sen bana son zamanlarımda Hızır gibi geldin, son isteğimi yerine getiriyorsun’’ demesi beni o kadar onurlandırdı ki içimde kelebekler uçuştu sanki, gözlerim istemsiz doldu.
Yanında Kaldığı 3-3.5 aylık süre içerisinde beraber çekildiğim tek resim
İlerleyen zamanlarda var olan ağrılarının iyice artması ve hastane sürecine girmesi beni çok üzdü, onun çektiği ağrıları sanki ben çekiyormuşçasına hissedebiliyordum. O kadar ağrısına rağmen dimdik durmaya çalışıyordu, ayağa kalkarken, yatarken el vermemi bile istemiyordu ‘’Sanki ben daha dimdik ayaktayım der gibi’’ hele bir misafiri gelecek olsun sanki düğüne hazırlanır gibi giyinmesi beni mest ediyordu. Ağrılarının artık dayanılmaz hal alması, farklı problemler yaşaması nedeniyle hastaneye yatmak zorunda kaldı. Ben evde site yüklemesini yapmaya devam ediyordum, sık sık da ziyaretine giderek yaptıklarımı, sitesini kendisine gösteriyordum. Eserlerinin web sitesine yüklenmesi, sitenin canlanması onu çok mutlu ediyor ve moral oluyordu. Ben de daha çok çalışıp, daha sık yanına gitmeye gayret ediyordum.
Ve son geçirdiği ameliyat onun yılmaz direnişini bırakmasına sebep oldu, çünkü o kadar müstesna, o kadar titiz ve o kadar dik bir insandı ki, bağırsaklarındaki problem nedeniyle geçirdiği operasyon ile ince bağırsağının dışarı alınarak torba takılması onun Direnişçiliğini sona erdirmişti. Çünkü hiç kimsenin kendisini bu halde görmesini istemezdi ve o günden sonra ikinci operasyon kararı alındı kendinde olduğu son günün sabahı yanına gittiğimde hala daha birilerine direniyordu, ’’Amerikalılar bana operasyon yapacak gece sabaha kadar sorguladılar, beni öldürecekler” diye elimi sımsıkı tuttu, ameliyathaneye asansörde yanında indim. O anda bana bir şeyler söylemeye çalışıyordu, ‘’Evlat beni bırakma beni öldürecekler, emanetlerime sahip çık, onları bırakma’’ dedi ve gözünden iki damla yaş aktı. Bende kendisine ‘’Ben buradayım Baba merak etme kimse sana bir şey yapamaz’’ dedim ve bu son konuşmamız oldu. Ameliyattan çıktıktan sonra içeri girerken ki o iki damla yaş hala gözünde duruyordu ve daha sonra yoğun bakım süreci, 10 gün sonra da vefatı.
Yaşayan Tarihi Çınar, Yılmaz Direnişçi, İnadın Yarbayı, Devrimci, Atatürk’ün Yarbayı, müstesna insan bu dünyadan yitip gitti. Ben de kendisini kaybetmeden önce verdiği son görev listesini bitirmek onuruyla, onun gölgesini her an gördüğüm evinden artık ayrılıyorum.
Hayatımın en değerli son 3 ayını geçirdiğim burada bana her konuda yardımcı olan Talat Turhan’ın Değerli kızı (Ablam) Feza Tosun hanımefendi ve eşi Murat Tosun beyefendiye de göstermiş oldukları samimiyet, sevgi ve ilgiden dolayı sonsuz teşekkürü bir borç biliyorum. Sizleri de tanımaktan onur duydum.
VE BÜYÜK DİRENİŞÇİ, BÜYÜK DEVRİMCİ, İNADIN VE ATATÜRK’ÜN YARBAYI TALAT TURHAN; HAKKINI BANA HELAL ET, YAŞADIKLARIN, YAŞATTIKLARIN VE BIRAKTIĞIN BİRBİRİNDEN DEĞERLİ ESERLER İÇİN HAKKINI BİZLERE HELAL ET. NURLAR İÇİNDE UYU……….. Komando Oğlun