4
9
Kitaplarım

Mehmet Eymür

Mehmet Eymür

İkinci Basım EYLÜL 1999

Sorun Yayınları

ÖNSÖZ YERİNE

KATİLLER KAPİTALİZMİ

Devletin ve onun silahlı gücü Ordunun halkla ilişkilendirilmesi Büyük Fransız Devrimi ile birlikte olmuştu. Orduyu bir Halk Ordusu haline çeviren Fransız Devrimi ile birlikte devletin yönetimi de ‘’Üçüncü sınıf’’ın, birleşiminde hem burjuvaların hem proleterlerin hem de köylülerin varolduğu yeni bir sınıfı ele geçirmişti. Cumhuriyet halk(ın) yönetimi de böyle doğdu. Hal böyle olunca temel eğitiminde ‘’Uluslaştırılması’’, herkese belli bir eğitimin verilmesi gerekiyordu. Bunun adına ‘’Milli Eğitim’’ deniliyordu.

Aradan geçen zaman içinde üçüncü sınıf ayrıştı., burjuva sınıfıyla işçi sınıfının çıkarlarının asla uyuşmayacağı ortaya çıktı. Dolasıyla Cumhuriyet çok kısa bir zaman içerisinde Burjuva Cumhuriyeti’ne dönüştü. Ordu üçüncü sınıfın değil, onun içindeki bir nüvenin bir koruyucusuydu artık. 0 ordu 1871’de Paris’te Komümcülerin üzerine acımasızca yürüdüğünde sihir bozulmuştu.

Bugün dünyanın ezilen ve sömürülen yoksul halkları devletin ‘’Modern’’ bir haliyle karşı karşıya; bu düzenin geldiği konum bir ‘’Karşı Devrim’’in ülke içinde ve dışında örgütlenmesini zorunlu kılıyor, artık zorunlu olarak karşı devrimci olan bir sınıfın varlığının sürdürülmesi ve korunmasıdır. Bu yüzden Cumhuriyet artık bir Kontrgerilla ve giderek bir Bilderbergers’ler cumhuriyetidir.

Nedir bu cumhuriyete damgasını vuran yenilik? II. Dünya Savaşı’nda Amerikan emperyalizmini İtalya’da kendine yeni bir müttefik bulmuştu. Sicilya mafyasının bu düzenin resmi gücü olmasının öyküsü böyle başladı. (Aynı süreç, 1945 sonrası Japonya’da da antikomünist hislerle ABD+Yakuza faşistleriyle beraber işletilmişti) Devlet yeni ittifaklar aracılığıyla mafyalaşırken, mafya devletleşiyordu. 1980’li yıllarda İtalya’da P-2 skandalı patlak verdiğinde mafya ile devlet sınırlarının çoktan ortadan kalktığına dehşet içinde tanık olundu. Amerika’da da aşağı yukarı olay buydu, ‘’Kirli İşleri’’  yönetenler devleti de yönetiyordu artık.

Düzenin mafyalaşmasının doruğuna ulaştığı modern zamanlarda, dünya üzerinde istihbarat örgütlerinin bilgisi ve kontrolü dışında uyuşturucu ticareti yapılamayacağı tartışılmaz bir gerçek olarak kabul görüyordu. ‘’Kirli İşler’’ yeni ve verimli bir sektördür artık. Bu yüzden Killerkapitalizmus (Katiller Kapitalizmi) siyasal-iktisat literatüründe yerini alıyor. Devletin bu dönüşümden kaçarak ‘’Temiz’’ kalması ise elbette mümkün değildi.

Ve en nihayetinde bütün dünyanın halkları her renkten devlet şemsiyesi altında toplanmış organize bir suç şebekesinin tehdidi ile karşı karşıyadır. Ulusal örgütlerde faaliyet gösteren şebeke üyeleri kaçınılmaz olarak uluslarötesi bağlantılar içindedirler. Kendi halkları ile mücadele içinde oluşları ile bu konumları birbirleriyle örtüşmektedir.

‘’Uluslararası kuruluşlara üye olan ulusal devletlerin egemenlik alanlarının sınırlandırılması’’ ‘’Bu Bilderberg örgütünün hedefleri arasındadır ve tek bir örneğe, NATO’ya bakarak bunun ne derece gerçekleşmiş olduğunu görebiliriz. NATO üyesi ülkelerde genellikle gerçek hükümet kendisine ‘’Süper NATO’’ genel adını veren ve popiler adıyla Kontrgerilla olarak bilinen uluslararası kuruluşlardır. Bu bağlantılar hiç kuşkusuz bu örgütlerin istihbarat örgütleri arasında da vardır ve böylece ulusal devletlerin egemenlik alanları, emperyalizmin yararına sınırlandırılmaktadır.

Bu örgütün akıl hocası ise azgın kapitalist Rockefeller ailesi olduğu bilinmektedir. Onların peydahlığı CFR, Trillateral Commission, Bilderberg türü kapitalist örgütler, bu karşı devrim örgütlenmesinin dal budak salması için her gün kesintisiz bir mesai yürütmektedir. Irak’da, Bosna’da, Kosova’da dünyanın her yerinde emekçi halkların üstüne yağdırılan bombaların tetiğinde onların parmağı vardır. Artık kapitalistlerin halkları birbirine düşürerek yönetmekten başka çareleri yoktur.

Hiç kuşkusuz 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 1 Mayıs katliamında, Papa suikastında, Çorum, K.Maraş, Sivas, Gazi vb. katliamlarında da onlar vardır. Bu ülkeyi onlarca yıldır onların işe aldığı ajanlar yönetmektedir. Mehmet Eymür’ün her türlü kirli işi fütursuzca çevirdiği son 30 yıldaki politikacılara bakın. Demirel Bilderberg üyesi bir Mason, Kissenger’le yakın ilişkiler içinde, Ecevit bizzat Kissenger’in yetiştirmesi, bu dünyanın en karanlık adamlarından ‘’Hoca’’ diye söz ediyor. Turgut Özal ABD’de yetiştirilmişti, ‘’Taksim Toplantıları’’  adı altında bu enternasyonal kurumların Türkiye şubesini örgütlemeyi üstlendi. Mesut Yılmaz, Erdal İnönü, Tansu Çiller hepsi bu cemaatin onayından geçerek iktidar koltuğuna oturdu. Bunların en ucunda duran Erbakan’ın partisi ise CFR’nin özel daveti ile kulübe dahil edilmişti. İtalya’daki P-2’nin kardeşinin Türkiye’de de olmaması için hiçbir sebep yoktu. P-2 ile ortaya çıkan model Türkiye’deki ilişkilere eksiksiz uyum göstermektedir.

Ve en nihayetinde yönetim aygıtındaki bu karanlık tablonun ortasında acımasız bir tetikçi ve kuşku duyulmayacak bir işbirlikçi. Bu ülkede ‘’Vatan Haininin’’ peşine düşen ‘’Milliyetçilerin’’ kısa bilançosu budur. Elinizdeki kitapta Mehmet Eymür’ün devletsel-kişisel maceraları bir sistemin çürümesinin seyrini görecek ve ‘’Vatan Haini’’ kavramının bilimsel tanımını yerli yerine koymakta güçlük çekeceksiniz.

Sorun Yayınları Kolektifi

02 Eylül 1999

 

Etiketler
BENZER YAZILAR
SARMAŞIK

1 Haziran 2017

DİRENİŞ

1 Haziran 2017

Derin Devletin Peşinde

1 Haziran 2017

Talat Turhan
Türkiye

1924 Yılında Elazığ’da doğdu. O tarihte babası Elazığ Müdde-i Umumisi (Savcı) idi. Baba tarafı Rize ilinin Çayeli ilçesinin tanınmış ailelilerinden (Şerifoğulları)’na mensuptur. Anne tarafı Elazığ Harput’un tanınmış ailelerinden (Efendigiller) ‘dendir.....