Rafet BALLI (Milliyet 16.11.1990)
Rafet BALLI (Milliyet: 16 Kasım 1990)
Terör konusunda uzman olan emekli Kurmay Yarbay Turhan’dan iddia:
“Türk Gladio’su, Özel Harp Dairesi’dir”
Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan İtalya’da Gladio adıyla ortaya çıkarılan gizli NATO örgütü’nün Türkiye’deki adının “özel Harp Dairesi” olduğunu ileri sürdü, Talat
Turhan’a göre, örgüt Türkiye’nin NATO’ya girmesinden sonra Seferberlik Tetkik kurulu adıyla kuruldu ve sonradan Özel Harp Dairesi adım aldı. 20 yıldır terör ve
istihbarat konularında yaptığı çalışmalar ve kitaplarıyla tanınan Turhan, resmi talimnamesine göre sabotajdan adam Öldürmeye kadar her türlü kanunsuz iş yapma
“hakta* tanınan örgütün, bu faaliyetlerinden dolayı kanunlara bağlı olmadığını iddia etti. Emekli Kurmay Yarbay Turhan, gerçeklerin ortaya çıkması için MİT ve Özel
Harp Dairesi’nin bir parlamento komisyonu tarafından denetlenmesini de istedi.
Talat Turhan, sorularımızı şöyle cevapladı;
SORU: “Türkiye’de de İtalya’daki gibi gizli bir NATO örgütü var mı?”
TURHAN: “Benim kanıma göre – ki yaklaşık 20 yıldan beri iddiam da budur tüm NATO ülkelerinde ve tabii Türkiye’de bu örgüt vardır. Her ülkede adı farklıdır. İşte
İtalya’da Gladio’dur, Fransa’da Rüzgâr Gülü’dür, falan. Tabii bunlar maske adlardır.
Türkiye’de ise özel Harp Dairesi’dir,”
12 MART’TA ÖNE ÇIKTI
SORU:”Özel Harp Dairesi’nin gerçekte Kontrgerilla olduğu hep söylenegelmiştir. Siz ne diyorsunuz?”
TURHAN:“Türkiye’de Kontrgerilla lafı ilk kez, 12 Mart’tan sonra İstanbul Erenköy’deki köşkte, baskı görenlere karşı kullanıldı.”
SORU:”Meşhur Ziverbey Köşkü’nden siz de geçtiniz. Siz de bu sözü duydunuz mu?”
TURHAN:“Evet. Standart, herkese olduğu gibi bana da söylendi. ‘Burası
Kontrgerilla örgütü. Biz uyumuyoruz. Şu andan itibaren bizim esirimizsiniz.’Evet, ‘esir’ dediler. Çünkü bu örgütün talimnamesinde ‘esir” tabiri kullanılır. ‘Burada
Anayasa, kanun, nizam geçmez. Ne söylersek, onu yapacaksınız.’ Aynen böyle.
Görevliler bunu boşa kullanmadılar. O dönemde söz konusu ilerici örgütler, ‘İkinci Kurtuluş Savaşı veriyoruz’ diyorlardı ya. Görevlilerin mantığına göre, Kurtuluş
Savaşı verenler gerilla idi. Kendilerine de, bunları bastıran güç saydıkları için, Kontrgerilla dediler. Gerçekte eski adı Seferberlik Tetkik Kurulu, bugünkü adı Özel
Harp Dairesi olan kuruluşun kullandığı yöntemin adıdır Kontrgerilla. Örgütün değil, yöntemin adıdır. Onun mantığı, ‘Gerilla hiçbir kanun, nizam dinlemiyor. Her türlü
yönteme başvuruyor. Öyleyse, ben de onu bastırmak için her türlü yönteme başvurmalıyım’ şeklindeydi. Onun için her türlü sorgulamayı meşru görüyorlardı.”
SORU: “Yani siz, Kontrgerilla’nın adresi Özel Harp Dairesi’dir mi diyorsunuz?”
TURHAN: “Şimdi bakınız, Kontrgerilla lafını ilk kez Erenköy görevlilerinin çıkarttığını söyledim. Onlar gerçekten Özel Harp Dairesi’nin adanılan mıydı? Bu sorunun kesin
yanıtı henüz verilmiş değil. Yalnız, eskiden beri bir iddiam var. Bir örgüt, eğer kendini temize çıkarmak isterse, adına yasadışı kirli iş yapanlardan hesap sorar. Bakıyoruz,
Erenköy görevlileri halâ etkinliğini sürdürüyor. Devletin ya da Özel Harp Dairesi’nin, kendi adına iş yapmamışlarsa, bunlardan hesap sormak gerekirdi.”
AMACI NEYDİ?
SORU: “Özel Harp Dairesi’nin kuruluş amacı ne idi?”
TURHAN: “Özel Harp Dairesi bir düşman istilasına karşı memleketi korumak ve milli direnişi örgütlemek, yardımcı olmak amacıyla kuruldu. Bir örgütün kuruluş amacı
kutsal olabilir. Ama devlet adına yeraltı örgütü kurarsanız, o sizin elinizden kayar ve yeraltının her türlü pisliğine bulaşır. Türkiye’de 20 yıldan beri olan karanlık ve
herkesin kafasını bulandıran bu olayları kim yaptı? Şimdi Türkiye’nin gündeminde bu soru var.”
SORU: “Özel Harp Dairesi ne zaman kuruldu?”
TURHAN: “Kesin tarihini bilemiyorum. Türkiye 1947’den itibaren ikili anlaşmalarla ABD’nin etkisi altına girmeye başladı. Ardından Türkiye, NATO’ya üye oldu. ABD’nin
etkisi daha da arttı ABD komünizme karşı bir antikomünist cephe yaratma çabası içindeydi. Her ülkede antikomünizmi örgütledi. Bunu açık da yaptı, gizli de. NATO’ya
girmemizden sonra önce Seferberlik Tetkik Kurulu olarak kuruldu bu teşkilat. Ardından kuruluşun adı Özel Harp Dairesi olarak değiştirildi.”
SORU: “12 Mart’tan önce Özel Harp Dairesi’ni biliyor muydunuz?
TURHAN: “Tabiî biliyordum…”
SORU: “Her subay bilir miydi böyle bir kuruluş olduğunu?”
TURHAN: “Bilirdi ama mahiyeti hakkında çok sınırlı bilgi vardı. İşte, bir yeraltı teşkilatı, memleket işgal edildiğinde işgale karşı direnişi organize edecek diye
bilinirdi. Yani Kurtuluş Savaşımızda çetelerin, efelerin yaptığını organize olarak yapacak diye. Kutsal bir işlevi yerine getirmek amacıyla kurulmuş bir örgüt…”
SORU: “Size teklif gelseydi, siz de çalışırdınız demek ki?”
TURHAN: “Tabii, böyle bir teşkilatta çalışanlar kendisini çok kutsal bir işte zanneder.”
TALİMNAMELER NE DİYOR?
SORU: “Siz, ‘Savunma–1’ adlı kitabınızda, Özel Harp Dairesi’ne ait resmi talimnameden bazı bölümleri yayınladınız. Yayınlanan bölümlerde bu Örgütün,
adam öldürme de dahil her türlü kanunsuz işi yapabileceği belirtiliyor. Nasıl olur bu?”
TURHAN: “Bizim ordu talimnameleri Amerikan talimnamelerinin tercümesidir. Amerika’da Kontrgerilla örgütünün talimname numarası FM-31’dir. Yani Field Manuel Bize ST-31 olarak tercüme edildi. Yani Sahra Talimnamesi-31. Bu talimnameye göre, ‘Gayri nizami harp unsurları’ iki gruptan oluşur, Bir yeraltı grubu, bir de yerüstü grubu, Yeraltı grubu, işte bu bahsedilen ve bütün NATO ülkelerinde ortaya çıkarılmaya başlanan örgütün kendisidir-Baktığınız zaman bu örgütün içinde ne var? Köye kadar inmiş bir örgütlenme bu. İstihbarat birimleri, sabotaj birimleri, cinayet birimleri var. Bakınız faaliyetleri arasında neler var? Resmi limnameden aynen okuyorum: ‘Adam Öldürme, bombalama, silahlı soygunculuk, işkence, kötürüm haline getirme, adam kaçırmak suretiyle tedhiş ve olayları tahrik, misilleme ve rehinelerin alıkonması, kundakçılık, sabotaj, propaganda ve yalan haber yayma, zorbalık,
şantaj.’ Ve yine talimnamede bu örgüt için şöyle bir ayrıcalık var. Yine resmi talimnameden aktarıyorum: ‘Bir gayri nizami kuvvetin yeraltı unsurları kaide olarak kanuni statüye sahip değillerdir.”
SORU: Nasıl olur? Resmi bir kuruluş kanuna nasıl tabi olmaz?”
TURHAN: “Ben bunları 17 senedir söylüyor ve yazıyorum. Bugüne kadar kimse çıkıp da, bu söylediklerin yanlıştır diyemedi. Diyemez, çünkü bunları devletin resmi yayınlarından aktardım.”
SORU: “Türkiye’de bu talimnameyi kim yayınladı?”
TURHAN: “Söz konusuettiğim ST–31.15 nolu Kontrgerilla talimnamesini Kara Kuvvetleri Komutanlığı yayınladı. Girişinde de, o zamanki komutan Ali Keskiner’in imzası var. Anayasal bir ülkede, resmi bir gizli örgüt cinayet işler diye yazarsanız, suçlusunuzdur. Adamı mezardan çıkarıp asarlar. Sadece Kara Kuvvetleri sorumlu olmaz. Devrin Genelkurmay Başkam Cevdet Sunay da, devrin Başbakanı Süleyman Demirel de bundan sorumludur. Bugün Vardır-yoktur’ diye lafı gevelemekle olmaz bu iş. Olay bu boyutta.”
SORU: “Siz o günden beri hep bu görüş ve iddiaları dile getirip durdunuz. Hiçbir savcı İddialarınızı ihbar kabul edip sizi ifadeye çağırdı mı?”
TURHAN:“Nerede? İtalya’daki Felice Casson gibi yürekli bir savcıya rastlayamadığım için çok üzgünüm.”
ÖNCE TERÖR, SONRA DARBE
SORU: “Bazı emekli paşalar, Türkiye zaten NATO ve ABD kampında. NATO bağlantılı bir örgüt Türkiye’de neden karışıklık çıkarsın? Bu rakip kampın, Sovyetlerin İşine yarardı’ diyorlar.”
TURHAN: “Onların de sterilizasyon kuralından haberleri yok. Paşaların çoğu bunu bilmez. Tüm ülkelerde darbe öncesinde anarşinin tırmandığını görüyoruz. Tırmanan anarşiyi darbe izliyor. Darbe de ABD’ye hizmet ediyor. Bu mekanizmayı Türkiye’de artık çocuklar bile biliyor. 12 Mart öncesinde de, 12 Eylül Öncesinde de böyle oldu. Olay şudur. Eğer bir ülkede terörün tüm varyasyonları meydana geliyor ve faili meçhul kalıyorsa, suçlu, o ülkenin istihbarat örgütüdür. Genel kural budur.”
SORU: “Her faili meçhul cinayeti istihbarat örgütüne yüklemek mümkün mü?”
TURHAN: “Hepsi değil, genellikle diyorum.”
SORU: “Somut örnek yerebilir misiniz?”
TURHAN: “12 Martta İstanbul Dev-Genç davasının zabıtlarına bakmanız lazım, Üniversite bahçesindeki Bayazıt Kulesi’ne kızıl bayrağı hangi MİT ajanının astığını söyledim. Ajanın ismini zapta geçmediler.”
SORU: “Şimdi de söyleyiniz?”
TURHAN: “Yok, geçti artık. Şahıs önemli değil. O şahsın MİT ajanı olması anlamlı.”
SORU: Taylan Özgür’ün öldürülmesi, 1977 Taksim’deki 1 Mayıs katliamı, MİT Müsteşarı Bahattin Özülker’in Samsun’da otel odasında ölmesi, 1977’deki Sirkeci Garı ve Yeşilköy Havalananına bomba konulması gibi olaylardan hep şüphe ile bahsedilir. Sizin de bu konularda bilgi sahibi olduğunuz ileri sürülür. Açıklama yapmak ister misiniz?”
TURHAN: “Ben bu konularda bütün söyleyeceklerimi zamanında söyledim. Ayrıca size gerek Türkiye, gerekse diğer ülkelerdeki siyasi cinayetlere ışık tutacak bir done verdim. ST–31–15 talimnamesinde bir yeraltı örgütü var. O yeraltı örgütünün yapacağı işler arasında adam öldürme de var. Öldürülenin sağcı, solcu olması fark etmez. Yeter İd cinayet bu örgütün amacına hizmet etsin. Şimdi, devlet içindeki bir örgütün kuramında adam öldürme varsa ve ülkede siyasi cinayetler işleniyorsa, kuşkunun birinci odağı bu örgüt olur.”
CHP HÜKÜMETİNE AÇIKLADIM
SORU: “Şüpheli olaylarla ilgili kime açıklama yaptınız?”
TURHAN; “CHP hükümeti zamanında, Başbakan Ecevit’e iletilmek üzere 10 sayfalık bir rapor hazırladım. Ayrıca olaylar hakkında etraflı bir şekilde Deniz Baykal ve Hasan Fehmi Güneş’e bilgi verdim.”
SORU; “Gereği yapıldı mı?”
TURHAN: “Bu soruyu bana değil, kendilerine sorunuz.”
SORU: “Siz bu aşamada gerçeklerin ortaya çıkması için ne öneriyorsunuz?”
TURHAN: “Bakınız, MİT hakkında zaman zaman çeşitli ithamlar yapılıyor. Son MİT raporunda bu görüldü. Fakat MİT’e bugüne kadar bir parlamento komisyonu giremedi.”
SORU: “Daha şimdiden, ‘efendim gizlilik’ itirazlarını duyar gibiyim,”
TURHAN: “Parlamenter bir demokraside parlamentonun üzerinde, onun bilmeyeceği bir gizlilik olamaz. Varsa orada demokrasi yoktur. Amerika’da CIA bile parlamentonun denetimi altındadır, özel Harp Dairesi de dahil, bu tür örgütler hakkında parlamenter
denetim arıyorum ben.”