Serkan Aksüyek
Serkan Aksüyek
(22 Şubat 2000, İzmir)
“Değerli büyüğüm Turhan,
Biraz geç de olsa ‘Çeteleşme’ adlı yapıtınızı büyük bir dikkat, özen ve heyecanla okudum. Kitabınızın sonunda, ‘Savunma’ adlı yapıtınıza ilişkin size 2.8.1995 tarihli mektubun bir bölümüne yer vermeniz bana tarifsiz bir kıvanç vermiştir. İnceliğiniz ayrıca teşekkürlerimi iletirim.
Bu mektubu kaleme almamın temel dayanak noktası ise; Çeteleşmede 129–144 sayfaları arasında değindiğiniz NSA örgütünün iç işleyişi ve Öcalan’ın yakalanması operasyonundaki işlevidir. Mutlaka anımsayacaksınız, Öcalan’ın yakalanmasından iki gün sonra, 17.2.1999 tarihinde, yapmış olduğum ‘Son Saat’ programında sizinle yaptığımız ve yaklaşık 15 dakika süren telefon bağlantısında konunun tüm ayrıntılarını bana ve izleyenlerimize aktarmıştınız. Ege TV izleyenleri ve konuya meraklı çevreler bundan ne ölçüde yararlandı bilemiyorum ama konuya ilk ‘cesur yaklaşımı’ göstermekten derin bir mutluluk duyduğumu söyleyebilirim.
Sayın Turhan,
Mustafa Kemal devrimlerinin ve Cumhuriyet’in taşıdığı değerin önemi, Amerikanın öncülüğünde yeryüzüne yayılmış emperyalist işgal karşısında çok daha iyi anlaşılıyor. Bilir misiniz ki, fikir çatımın oturmaya başladığı günden bu yana, içinde bulunduğum siyasal mücadeleyi hemen her gün sorguladım. Ve tüm yüreğimle size ve bizimle özdeş düşüncede olanlara haykırabilirim: Ben haklı çıkmaktan bıktım!..
Yirmi beş yaşın yaşanmışlığı bu haykırışta hangi kertede önem taşır, bilemiyorum. Ama üç kat fazla yaşında bu pisliklere birinci elden tanıklık eden Talat Turhan’ı inanın şimdi çok daha iyi anlıyor ve alkışlıyorum. Mumcu’lar, Üçok’lar, Aksoy’lar, Kışlalı’lar ve daha niceleri… Kemalist Devrim’in antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçı idealine yürekten inananlar… Bunların hiçbiri yok yere ölmediler! Tarihsel gelişim, siyaset bilimi ve eytişim, bizi mutlaka bir gün haklı çıkaracaktır. Ve bu haklılık Atatürk’ün o güzelim yüzünün ısıttığı bu topraklara bir güneş gibi doğacaktır. Size, o yüce insanın inanılmaz zekâsına ‘bir kez daha’ tanıklık etmeme yardımcı olduğunuz için sonsuz teşekkürler…
Size bu mektubu, önümde duran ve dünyanın en ileri teknolojisine sahip bilgisayardan yazmayı çok isterdim. Doğrusu, yazı karakterinden her türlü italiğe kadar, her ayrıntısı düşünülmüş hatasız bir metin çıkardı ortaya. Ama bu satırları o kötü el yazımla, içimden geldiği gibi yazmak istedim.(…) Sizinle 1993 yılında bir mektupla başlayan dostluğumuz aradan geçen yıllarda sınır tanımayan her türlü mekanik yeniliğe karşın, yine bir mektupla pekişmesi ne güzel…
Sağlıklı, başarılı nice günleri birlikte yaşamak dileğiyle saygıdeğer büyüğüm. Sevgilerimle…”22