Son Havadis 9.12.1974
Son Havadis: 9 ARALIK 1974
Ben PARLAMNETO’ya Saygılıyım
GÜRLER, BATUR, KAYACAN cuntasına bağlı Emekli Kurmay Albay’ın açıklaması
5 ARALIK 1974 tarihli gazetenizin 1 ve 7’ci sahifelerinde, Orgeneral Muhsin BATUR’u eleştiren yazınıza benim duruşmadaki beyanlarımın bir kısmını almak gereğini duymuşsunuz.
Takdir buyuracağınız gibi, bir metin içerisindeki bir pasajı almak diğerlerini hıfzetmek gerçeğin ortaya çıkarılmasında uygulanan sakıncalı bir yöntemdir.
Oysa siz, bir yandan benim açıklamalarıma yer verirken, bir yandan da Orgeneral Faik TÜRÜN’ün açıklamalarına yer vermek suretiyle kendi tezinizi kuvvetlendirmek amacıyla, hatalı olan bu yolu seçmiş bulunuyorsunuz.”
“Eğer, bu olay bu kadarla kalsaydı bugüne kadar olduğu gibi, susma yolunu şimdilik kaydıyla ihtiyar edebilirdik. Fakat Sayın Gazeteniz, duruşmadaki bir kısım sözlerimi aslına sadık kalmaksızın değiştirmiş ve beni parlamentoya karşı çıkan bir kişi olarak göstermiştir. Bu durumda tekzip hakkımın bulunduğunu takdir edersiniz”.
Tutanakta görüleceği gibi Parlamento konusundaki beyanlarım aynen şöyle:
“Mevcut Parlamento’da esrar kaçakçısı, eroin kaçakçısı gibi kimseler varsa ben bu Parlamento’yu kabul etmiyorum”.
Sanırım bu nitelikteki kişilerden oluşmuş bir parlamentoyu kabul edecek aklı başında bir vatandaş tasavvur edilemez. Doğal olarak gazetenizin de bu görüşte olduğunu kabul ediyorum.
Bu inançtan hareketle gazetenizin ilk çıkacak nüshasında açıklamalarımın yayınlanmasını rica ediyorum. Esasen bildiğiniz, gibi yayınınızın Anayasa’mızın 132’ci maddesine ve yasalara da aykırı nitelikte olması bu sayede önlenmiş olacaktır.
İSTANBUL 3 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde 8 HAZİRAN 1973 günlü duruşmada Talat TURHAN’ın sorgusu.
Talat TURHAN 8 HAZİRAN 1973 günlü mahkemede verdiği ve zapta geçen aşağıdaki zaptı göndermiştir. Zabıt aynen şöyledir;
“Söz alan Alp KUARN müvekkillerimin dilekçesinde belirttikleri gibi mevcut ücret sözleşmesi doğrudur. Esasen bu ücret sözleşmesinin Mislim TOPÇULAR’la birlikte yapıldığı dikkate alınarak Askeri Savcının usul yasaları gereğince sanığın aleyhine olduğu gibi lehine olan delilleri de toplama görevini yerine getirerek bu konuyu Müslim TOPÇULAR’dan sorması gerekirdi. Hakikate aykırı yapılmış bir ücret sözleşmesinden bahsedilemez. Ayrıca Askeri Savcı mütemadiyen ek iddianamelerle gelmekte sorgulamalara geçilememektedir. Bu sebeple haksız yere tutukluluk hâlim devam etmektedir” dedi.
Sanık Talat TURHAN sorguya davet olundu. Talat TURHAN ben Türk Silahlı Kuvvetlerinin gizli örgütünün bir mensubuyum. Bu örgüt 27 MAYIS 1960 hareketinden sonra demokrasinin yaşatılması, düzenlenmesi için teşekkül etmiş idi. Ancak 26 EKİM 1961 tarihinde ÇANKAYA’da yapılan ve siyasi parti liderlerinin katıldığı toplantı sonunda imzalanan protokolle Silahlı Kuvvetler Komutanları siyasilerce aldatılmıştır kandırılmıştır. Mezkûr protokol 4 esası ihtiva etmekte idi. Birinci esas 27 MAYIS’ın devirdiği ve adaletin mahkûm ettiği kimselere af çıkarılmaması idi. Af çıkarıldı. İkinci konu Üniversiteden tasfiye edilen 147’lerin tekrar üniversiteye dön memeleri idi. Döndüler. Üçüncü husus 27 MAYIS’la ilgili kanunların değiştirilmeyeceği idi. Başta Anayasa olmak üzere birçok kanun değiştirildi ve halen mevcut Anayasanın artık 1961 Anayasası ile bir ilgisi kalmamıştır. Dördüncü konu EMİNSU’ların (*) orduya dönmemeleri idi. Bizler ancak birbirlerimizle uğraştığımızdan ve sahipsiz olduğumuza göre dönemezlerdi, dönmediler. Mevcut parlamentoda esrar kaçakçısı, eroin kaçakçısı hırsız gibi kimseler varsa ben bu parlamentoyu kabul etmiyorum ve bu uğurda yapılan çok toplantıya katıldım. Bundan dolayı kafam isteniyorsa şerefle veririm(**). Daha önceleri Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir tanesi Org. Cevdet SUNAY ve Org. Memduh TAĞMAÇ’a bağlı bir diğeri de Org. Faruk GÜRLER, Org. Muhsin BATUR ve Ora. Kemal KAYACAN’a bağlı iki gruptur. Her iki gurupta hiyerarşik olarak ihtilal yapmayı düşünürler. Bu konuda bağlantı ve temasları olur. Ben şahsen ikinci gruba bağlıydım. Ve bu uğur da ve bu yönde yapılan çeşitli toplantılara katıldım. Fakat her iki gurupta birbirleri ile uğraşmaktan başka bir şey yapamaz İhtilal yapmak yürek ister. İşte iki gurubun birbiriyle sürtüşmesi ve mücadelesi sonucu bizler burada piyon olarak ezdirilmek isteniyoruz. Silahlı Kuvvetler İsmet Paşa’ya da satılamazdı. DEMİREL’e de satılamazdı. Fakat Cevdet SUNAY 19 OCAK 1962 günü ve Genel Kurmay Genel Brifing salonunda yapılan toplantıdan sonra ben silahlı kuvvetlerin İsmet Paşaya bağlı olduğunu söylemeye gidiyorum dediği an silahlı kuvvetlerde bölünme başladı.
(*) Y.n.: EMİNSU 0 Emekli İnkılap Subayları
(**) Y.n.: 1 Ay Ziverbey Köşkünde işkence
1 Ay SELİMİYE bodrumlarında hücrede
3 Ay ayrı bir koğuşta “İhtilattan men”
6 Ay hapishane koğuşunda kaldıktan sonra (11 ay) sonra iddianame düzenlenerek Mahkemeye çıkarıldım. İnsan bir kere ölür anlayışı içinde aslında suç olduğunu bildiğim halde bu açıklamayı yaptım. Askeri Baş yargıç Coşkun DÜNDAR, bu sözlerimi zapt’a geçirirken “Eğer” kelimesini ekledi. Cümlemi suç olmaktan kurtardı. DÜNDAR’ın niyetinin samimi olduğunu anladığım için bir daha onu güç durumda bırakmamaya çalıştım. Ceza evinden çıktıktan sonra da ölünceye kadar dostluğumuz devam etti.