Talat TURHAN’ın Taraf Gazetesine gönderdiği ihtarname: 07 ŞUBAT 2008
7 ŞUBAT 2008
İHTARNAME
Beyoğlu 9. Noterliği’ne
DÜZELTME TALEBİNDE
BULUNAN (İHTAR EDEN) :M. Talat TURHAN, Yenigün Sok. No: 19, Kuzguncuk/Üsküdar
İstanbul
KARŞI TARAF :Alkım Gazetecilik Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin Sahibi Bulunduğu
TARAF Gazetesinin
1- Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ve Alev Er
Mühürdar Cad. No: 60 Kadıköy-İstanbul
2- Sorumlu Müdür ve Tüzel Kişi Temsilcisi Fatih Arslan
Aynı Adreste
3- Eser Sahipleri:
a) Önder Aytaç. Aynı Adreste
b) Emre Uslu. Aynı Adreste
KONUSU: 28 OCAK 2008 tarihli “Taraf gazetesinin 13. sahifesindeki “Apolitika” adlı köşesinde yayınlanan “Tanrı aşkına bunlarda mı doğru?” başlıklı yazının şahsımla ilgili bölümü gerçek dışı olup zamanlama yönünden de kişiliğim hakkında kuşku yaratıcı niteliğinde olması, suç isnadında bulunması nedeniyle 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 14. maddesi gereğince Düzeltme ve Cevap Hakkımın kullanılmasından ibarettir.
AÇIKLAMA: 28 Ocak 2008 tarihli “Taraf gazetesinin 13. sahifesinde “Apolitika” adlı köşesinde Önder AYTAÇ ve Emre USLU tarafından MSN konuşmalarını bir internet sitesinden bulunup yayınlanan yazıda kaynak kişi bilindiği halde ” Ulusalcı kimliği ile bilinen bir akademisyen” olarak tanımlanmış yazıda “U” harfiyle kodlanmıştır.
Nitekim anılan akademisyenin Doç. Dr. Ümit Sayın olduğu iki gün sonra manşetten verilmiş ve konuştuğu kişiler deşifre edilmiştir. (Taraf: 30 Ocak 2008) Söz konusu yazıda deneyimli yazarlar koydukları başlıkla “Tanrı aşkına bunlarda mı doğru” şeklinde kuşkularının dile getirirken diğer yandan da MSN konuşmalarıyla “Ergenekon’un öbür ucuna da” ulaşılır yargısına varmışlardır. Bu arada da gönderilecek açıklamalara açık olduklarını da belirtmişlerdir. Ben bu işlemi yasal yoldan yerine getiriyorum.
MSN konuşmasının tarihi 23 Haziran 2005’tir. Bir suç ihbarı niteliği taşıyan bu belgenin “Ergenekon soruşturması” üzerine yayınlanması ve ismim geçmesine karşın bu konuda görüşüme başvurulmaması yazıyı “taraf 1 aştırmıştır. Anılan yazının şahsımla ilgili bölümünde şu ifadeler geçmektedir:
“U: ama en önemlisi suat parlar gibi iyi bir istihbaratçı olmak gerekli/hayat bir istihbarat savaşıdır başka türlü var olunamaz
Z: suat parlar?
U: evet suat parlar tek başına inanılmaz bilgi ve istihbarata sahip/gizli bir istihbarat ağımız var/içinde suat parlar, Talat Turhan ve aytunç altundal da
var/hepsi birbirini tanıyor ve benim verdiğim bilgi ışık hızıyla aralarında dolaşıyor”
“Ergenekon’un öteki ucuna” giden bir örgütün “gizli istihbarat ağı” içinde bulunduğum açıklanıp hedef gösterilmekte ve kişiliğime yönelik bir kastın varlığını sezinlemekteyim.
Oysaki Doç. Dr. Ümit Sayın, benzer konulan yazdığımız için ABD dönüşünde ziyaretime geldi. Zaman içinde karakter yapısını algıladığımdan, kendisiyle üç yıldan beri ilişkimi kesmeme karşın bu sürede birkaç kez beni telefonla aramıştır. Hepsi bu kadar.
Suat Parlar’la hemen hemen aynı konularda kitap üretmemize ve hatta bir yapıtını bana ithaf etmesine karşın tanışma olanağım olmadı.
Aytunç Altındal’ı 1970 öncesi yayınevi sahibi iken tanıdım. Daha sonra ilişkim olmadı. Yalnız geçen yıl telefonunu bir arkadaşından alıp kendisini aradım. Yazacağım bir kitap için bir yapıtından alıntı yapmak iznini aldım.
Aslında bu tür açıklama ile haberi şahsım açısından değersiz kılmama da gerek yoktu.
NSA’nın Echelon sistemi metotlarının iyi bildikleri görülen ve SIGINT (Signal Intellegince=Muharebe İstihbarat) yöntemleri uygulayan sayın yazarlar çok iyi bilirler ki 23 Haziran 2005 tarihini taşıyan bu MSN konuşmalarından haberdar olması gereken bütün makamlar benim tüm iletişim araçlarımı dinlemek yükümlülüğü altındadır. Bu denetim bugünden itibaren de geriye doğru yapılarak Ümit Sayın, Suat Parlar, Aytunç Altındal hatta yazıda rumuz olarak belirtilen daha sonra isimleri açıklanan (Taraf, 30 Ocak 2008) kişilerin de hiçbirini tanımadığım saptanabilir.
Yoksa özellikle Susurluk kazasından günümüze kadar sürdürülen kurumlar arası çatışmadan çıkar sağlamayı amaçlayan güçler mi harekete geçti?
Emekli olduğum 1964 yılından bu yana bozuk düzenin bir parçası olmaktan özenle kaçınıp gerek eylemsel ve gerekse kuramsal düzeyde 12’li darbelerle mücadele veriyorum. Yasal kavgamı kitaplarımla ve katıldığım etkinliklerle 84 yaşında olmama karşın sürdürmeye devam ediyorum. Kuşkusuz bu tavrımın birçok çevreyi de rahatsız ettiğini biliyorum.
Bomba Davası adlı üst düzey generallerin hesaplaşması için tezgahlanan bir davada idam istemiyle yargılanırken 12 Haziran 1973 günü Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’ne, Genelkurmay Başkanlığı’na, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bir dilekçe vererek “Türk Devletimin geleceğini ağır bir tehlikeye düşürecek nitelikteki kanun dışı gizli örgüt uygulamalarından” söz edip “Kontrgerilla Örgütü”nü resmen Türkiye’de ilk kez açıklamış (bazı çevreler bu gerçeği göz ardı edip bu payeyi ECEVİT’e vermekte ısrar ediyorlar) ve savlarımın “bir parlamento heyetince tahkik edilmesini” istemiştim. Aradan 35 yıl geçti. Hâlâ dilekçeme yanıt alamadım. Bu konudaki tüm girişimlerim yanıtsız kaldı. Uluslararası bağlantılar nedeniyle Derin Devlet içinde rol üstlenen lidercikler bu konuda çelişkiler içinde yalanlarının sürdürdüler…
Bakınız: (Bomba Davası, Talat Turhan, İleri Yayınları, Birinci Basım, Ekim 2006, s. 372–375
Küreselleşmenin Şifresi, Talat Turhan, Birinci Basım, Ekim 2007, s. 78–81)
12’li darbelerle, bozuk düzenle, küreselleşmeye karşı mücadelemi algılayan ve onaylayan iç ve dış basın-yayın çoğalmaktadır.
Bakınız: (Atatürk’ün Yarbayı-Talat Turhan İçin Ne Dediler İleri Yayınları,
Birinci Basım, Ağustos 2004
Derin Devlet, Talat Turhan, İleri Yayınları, İkinci Basım, Nisan 2006, s. 271–284
Eğer söz konusu MSN konuşmaları Ümit Sayın’a ait ise bu iddiasını ispata davet ediyorum. Aksi halde müfteri durumuna düşeceğini ifade ederken, basın etiğiyle bağdaşmayan böyle bir yazıyı yayınlayarak 44 yıllık yasal kavgamı lekelemek ve suç isnadına yönelik anılan yazının 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 14. maddesinin amir hükmü gereğince tekzip ettiğim şekli ile düzeltilmesini, aksi takdirde diğer yasal yollara başvurmak zorunda kalacağımı bildiririm.07/02/2008
M. Talat Turhan