Ufku görebilen bir stratejist / Güngör Türkeli
Ufku görebilen bir stratejist
Güngör Türkeli
Kim Talat Turhan?.. Sıradan bir kurmay yarbay olarak algılanabilir mi? Kuşkusuz, hayır… Gerekçesiz, ün sahibi olmak için başkaldıran bir sıradan asker mi?… Kesinlikle, hayır…
O bir devrimci, bir yurtsever, inançlı bir Kemalist…
Talat Turhan’ı tanımak, anlamak için, onun yaşam boyu sürdürdüğü savaşımı bilmek gerek.
Kendi adıma, ilk kez tanıştığım 1963 yılından bu yana, benim ve arkadaşlarımın yaşamına yön veren, inançlarını pekiştiren bir yurtsever, bir önderdir.
1962’nin son ayları… Genç subaylar olarak ülkenin geleceği konusunda kuşkularımız var… Arayış içindeyiz… ‘Omuzu kalabalık’ komutanlar, genç subayları kendi amaçları doğrultusunda yönlendirme çabası içindeler. Bazı arkadaşlarla görüşüyor, tartışıyor, bu tür komutanların güven vermedikleri sonucuna varıyoruz. Genç yaşta yitirdiğimiz yakın arkadaşım Salih Zeki Yılmaz’ın önerisiyle Afyon’da bir kurmay yarbayla tanışmaya gidiyorum. Beni evinde kabul ediyor. İlk anda o çakmak çakmak gözlerinden etkileniyorum. Bakamıyorum gözlerine. O gözlerde inanç okunuyor, kararlılık, bilgi, bilinç okunuyor… Gerçekten büyüleniyorum. Öylesine bir güven veriyor ki, etkilenmemeniz olanaksız. Başta, ödünsüz bir yurtsever olduğuna inanıyorum. Mustafa Kemal’in subay tanımını anımsıyorum. Diyordu ki Mustafa Kemal:
“—Subaylık demek, kendi canını eda etmeyi kafiyen göze almış olmak demektir.
—Bir subay sanatı adına, hayat ve mevcudiyetine hiç ehemmiyet vermeyecektir.
—Subay, “hayat ve rahatın hiç düşünülmemesi icap edince” rahat ve hayatını feda etmeyi bilecektir.
—Namus borcu budur.”
Bizler, subay olarak “namus borcu”muzu ödemek için vardık.
O yıllar, 27 Mayıs devrimine karşı kalkışmanın, direnmenin yoğunlaştığı, “plan değil pilav istiyoruz” aymazlığının egemen olmaya başladığı, ülkenin geleceğinin karartılmaya çalışıldığı yıllardı. Talat Turhan’ın “Sunay-Tağmaç kliği” olarak nitelediği bir ekibin karşı devrimci çabalarının doruğa ulaştığı yıllardı o yıllar.
Kurmay Yarbay Talat Turhan, ufku görebilen bir stratejistti.
12 Mart faşist yönetimini en iyi değerlendiren, geleceğin neler getireceğini sıkıyönetim mahkemesinin tutanaklarına geçirten Talat Turhan, 1963’de de yaşanan olaylar karşısında yurtseverliğinin verdiği güçle Genç Kemalistler Ordusu (GKO) kuruluşuna önderlik etmiş, ama karşı devrimcilerin saldırısından da kurtulamamıştır.
Talat Turhan, 12 Mart’ta ülkenin geleceğini değerlendirirken şunları söylüyordu: 12 Mart, emperyalistlerin ve başta Amerikan emperyalistlerinin düzenlediği bir karşı devrim hareketiydi. Varılmak istenen hedefe 12 Mart eylemiyle varılamamıştı. Bundan sonra ne olacaktı? Talat Turhan’a göre, 27 Mayıs tam anlamıyla tasfiye edilecekti. Silahlı Kuvvetlerdeki radikal kesim köklü bir tasfiyeye tabi tutulacaktı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kapatılacaktı. Atatürkçü ve demokratik sol görüş tasfiye edilecek ve yeni bir düzen kurulacaktı.
Talat Turhan, bunları 1973 yılında mahkeme zabıtlarına geçiriyordu. Bu değerlendirmeler yetkili politikacılara ulaştığında, onların yanıtı ilginçti: “Bu adam delirmiş!”
Kimin delirdiği, 12 Eylül darbesiyle anlaşılacak, Talat Turhan’ın dedikleri madde madde gerçekleşecekti. 27 Mayıs bayram olarak kutlanmayacak, getirdiği ilkeler yok edilecek, ordudan binlerce subay tasfiye edilecek, CHP kapatılacak, Atatürkçülüğün ve demokratik solun kökü kazınacak ve yeni bir düzen kurulacaktı. O aymaz politikacılar da “Talat Turhan’ı değerlendiremedik” demekle yetineceklerdi.
22 Şubat 1962 olaylarından sonra Talat Turhan emekli edilmek istenir. Milli Savunma Bakanı, “sağ kolumu kesemezsiniz” diyerek emekli edilmesini önler. Afyon’da uygun olmayan bir göreve atanır. 22 Şubat’tan sonra Afyon’a sürgüne yollanan subayları da denetime alıp kısa sürede Afyon Batı Menzil Komutanlığı’nın çehresini değiştirmeyi başaran Turhan, Tümg. İlhami Barut’un takdirini kazanır. Turhan’a göre, vatanın her köşesi de, oralarda yapılan görevler de aynı derecede kutsaldır, değerlidir.
Bu arada, Talat Turhan 1962’de hazırladığı bir tatbikat ile parlak askerlik kariyerindeki başarılarına bir yenisini ekler. Bir savaş durumunda İzmir’deki NATO Karargâhı ile Afyon Batı Menzil Komutanlığı arasındaki ilişkileri konu eden bu tatbikat planları büyük beğeni kazanır. Turhan’ın benzer bir tatbikat plan başarısı da 1959’dadır. 2’nci Ordu Komutanlığı ülkede ilk kez bir fiili lojistik tatbikat düzenleyecektir. Tatbikat planlarının hazırlanması işini Ordu Komutanlığı Kolorduya, Kolordu, 39’ncu Tümene, 39’ncu Tümen de nihayet Kur. Alb. Naci Aşkun ve Kur. Yrb. Talat Turhan’ın başında olduğu 39’ncu Tümen Topçu Alay Komutanlığına pas eder. Bu ikili, uzun bir zaman içinde hazırlanabilecek ve ilk kez gerçekleşen bu orijinal tatbikat planını üç gün üç gecede uyumaksızın ve yemek yemeksizin başarıyla hazırlar.
Talat Turhan’ın, Silahlı Kuvvetler adına katıldığı iki toplantıda Amerikalıların masayı terk etmesinin nedeni de Türk kurmay yarbayının mükemmel donanımlı ve hazırlıklı, buna karşılık kendilerinin de bir o kadar yetersiz olduklarını hissetmeleridir. Kısa süre sonra bu parlak kurmay tutuklanır ve emekliye sevk edilir. Kendi deyişiyle, “çeteleşen iktidar” yurt yönetiminde egemenliği ele almıştır.
Ankara’da Mamak Askeri Ceza ve Tutukevi’ndeyiz… Tutukluluğumuzun ilk günleri… Bir binbaşı, dört üsteğmen ve iki teğmeniz. Hapisteyiz ya, saçı sakalı koyuvermiş, derbederliğe vurmuşuz. Bir süre sonra Talat Turhan ve Ferhan Yırtlaz binbaşı da bize katılıyor. Talat Turhan bizim derbeder halimizi görünce öyle kızıyor ve amiyane tabirle öyle bir, fırça çekiyor ki, kesin emrini veriyor!..
“-Aynen kıtadaki gibi, her sabah traş olunacak. Giysiler ütülü, gömlek yakalan kolalı olacak. Kravat takılacak.. Ayakkabılar boyalı olacak.. Koğuş tertemiz olacak.. Koğuş temizliği hemen başlıyor.. Temizliğin de kuralı var.. Paspası tabana sürteceksiniz, paspas kovadaki suya batırınca kirlenmeyecek..”
Böylece koğuş temizliği üç-beş gün sürdü. İyi anımsıyorum; Talat Aydemir koğuşa ilk ziyaretinde kapıda durakladı ve;
“-Talat, ayakkabılarımı çıkarayım mı?” diye sorma gereğini duydu.
Talat Turhan ve Fethi Gürcan Kara Harp Okulu’ndan sınıf arkadaşları.. Ali Elverdi, 28’nci Tümen Kurmay Başkanı ve 21 Mayıs çıkışını önleyen ‘vatan kurtaran aslan’ pozlarında.. Bir gün, hapishaneyi ekibiyle birlikte teftişe geliyor.. Doğruca koridorun en sonuna, sağda, hücrelere gidiyor.. Talat Aydemir ve 21 Mayıs kalkışmasının liderleri arka hücrelerdeler.. Girer girmez Aydemir ve arkadaşlarına hakaretler yağdırmaya başlıyor!.. En çok hakaret ettiklerinden biri de Gürcan. O da Talat Turhan gibi yüreğinde korku taşımayan, ödünsüz bir yapıya sahip. Elverdi’nin yüzüne öyle bir tükürük atıyor ki, Elverdi ve ekibi hızla hücrelerden uzaklaşmak zorunda kalıyor! Bu arada gürültüyü duyup koridora çıkıyoruz.. Talat Turhan, Ali Elverdi’nin üzerine yürüyor ve “Aliiii, Aliiii… çık buradan!” diye gürlüyor. Yani, koğuşlardan kovuyor Elverdi ve ekibini.
Oğlumun adı, Talat Turhan!.. Talat Turhan Türkeli. 1990’ın ilk ayları.. İlhan Selçuk Ankara’da kitaplarını imzalıyor.. Üniversite öğrencisi olan oğlum, Selçuk’un bir kitabını alıyor, imza sırası gelince Selçuk’a uzatıyor.. Her zaman olduğu gibi, Selçuk adını sorduğunda oğlum, “Talat Turhan Türkeli” deyince kalemi bırakıp yüzüne bakıyor.. Bir süre baktıktan sonra,
“-Adın Talat Turhan, soyadın da Türkeli. Senin geleceğin karanlık oğlum!” diye espriyi patlatıyor.
Ama ne Talat Turhan ne de Güngör Türkeli olarak geleceğimizi, onurumuzu koruyarak, belki de acı da çekerek karartmamaya özen gösterdik. Bu anılar, anektodlar Talat Turhan’ı anlatmaya elbette yetmez. “Gerçekler ayrıntılarda saklıdır” denir ya, belki anlamaya yardımcı olabilir.
Genç yaşında onurlu, ilkeli, yurttaşlık bilincini geliştirmekte örnek aldığım, birlikte olmaktan onur duyduğum insandır Talat Turhan. Onu eşim ve çocuklarımla her zaman şükranla anıyoruz. O, iyi anlaşılmalı. İyi anlamak da onun yapıtlarım inceleyip irdelemekle olanaklıdır diye düşünüyorum.
80’nci doğum yılını kalpten duygularla kutluyorum, ona üretkenlik ve sağlık içinde uzun ömürler diliyorum.2