Yekta Güngör ÖZDEN
ADALET İÇİN HUKUK SAVAŞIMI
Yekta Güngör ÖZDEN – 18 MART 2015
27 Mayıs 1960 Devriminden sonraki demokratik açılım günlerinde uğradıkları haksızlığın önlenmesi için karşılaştıkları davada savunma görevini aldığım subaylar içinde dinamizmi, kültürü, düzgün ve içerikli söylemleri ile tanıdığım Kurmay Yarbay Talat Turhan‘ın yargı sürecindeki yürekli tutumunu överek kutlamıştım. Sonraki yıllarda başına gelen adaletsizliklere karşı yoğun uğraşlarını beğeniyle izledim. günümüzde yılmadan, yorulmadan çabalarını sürdürmekte, doğru bildiklerini korkusuzca, çekinmeden savunup anlatmakta, kimsenin adaletsizlikle karşılaşmaması için gerçekçi bir yurtsever olarak yayınlar yoluyla topluma seslenmektedir.
Davalar kamu adına açılıp yürütülmekte, hukuk Devletinin güvencesi altında haklı-haksız belirlenerek yasaların öngördüğü yaptırımların uygulanması gündeme gelmektedir. Ama çoğu zaman yetkileri nedeniyle güçleri ellerinde bulunduranlar hukuku siyasallaştırarak yargıya el atmakta, etkileme ve yönlendirmelerle adaletin gerçekleşmesini önlemekte, engellemektedir. ”Kemalist Ordu” davası kararını, sonuç yüzüme karşı okunduğu zaman, hemen dilekçemizi sunarak temyiz edeceğimizi bildirmiş, gerekçeli karar gelince de yasal süresi içinde temyiz dilekçemizi dosya sunmuştuk.
Sanıkların vekilleri olarak üçlü imzayla verdiğimiz temyiz dilekçesini dosyada yitirttiler. Amaçları bizim istediğimiz yönlerin ele alınmayarak Askeri Yargıtay Birinci Dairesinin kendiliğinden sınırlı incelemeyle yetinmesini sağlamaktı. Bunda başarılı oldular. Yakınma dilekçemize verilen ”Temyiz dilekçesinin verildiği anlaşılmış ama dilekçenin ne olduğu saptanamamıştır.” yanıtı ”Ne olursa olsun, Talat Turhan ve arkadaşlarının Silahlı Kuvvetlerle ilişkisi kesilsin” buyruğu verildiği kuşkusunu doğuruyordu. Yapacak başka bir şey yoktu. Hukuksal ilişkimiz o zaman kesildi. Üzüntümüz büyüktü ama içtenlikle bir dostluk başlamıştı.
Talat Turhan’ı gerçekten yaraşır olduğu görevinden, mesleğinden, rütbesinden uzaklaştırmakla kalmadılar, geleceğini de kararttılar. İleride ordularımızın başarılı bir Komutanı olacağı her durumdan belli oluyordu.
Devletle Askerlik ilişkisinin kesilmesinden sonra peşini bırakmadılar. Haksız suçlamalar, hukuksuz yargılamalar, tutuklamalar, cezaevine atmalar, amaçlı, yanlış işlemler, baskılar, eziyetler, işkenceler birbirini izledi. Toplumdan soyutlama, aşağılama, bir tür yıkma ve yok etme girişimlerine başvurdular. Duraksamadı, yazdı, konuştu, toplantılara katıldı, gerçekleri anlattı, belgeledi.
Sağlığını, yaşını, yaşamını hiç düşünmedi. Değişik cezalar karara bağlandı. Üstelik ”Fer’in” (Ek-mütemmin) cezaların asıl cezayı geçmesi aykırılığı yakınmasına neden olundu. Asıl ceza ortadan kalksa bile hukuken sürecek Fer’in cezanın asıl cezadan ağır olması düşünülemez.
Zaman zaman düşünüyorum; Talat Turhan’a çektirenleri uygun bulanlar onun kadar adalete, hukuka, yargıya saygılı, onun kadar yurtsever ve gerçekçi, onun kadar yurduna, ulusuna, Atatürk’e, Laik Cumhuriyete bağlı, onun kadar çalışkan ve dürüst müdür..??
Davaların ve cezaların yıkma,yok etme aracı sayılması, insanlık dışı, ilkel bir düşüncedir. Yargının kullanılmasına neden olanların bağışlanamaz bir suç işledikleri bilinmelidir. Yalnız Devletin değil, Dünyanın temeli olan Adalete güveni sarsanların, ahlak lekelerinin silinmesi olanaksızdır. İnsanları Adaletten yoksun kılanlar, yargı ve hukuk dolanları ile kötülüklerini sürdürenler, vicdanlarını karartan yaratıklar olarak bilinecek ve kınanacaktır.
Talat Turhan seçkin kişiliği ve hukuk savaşımlarıyla hep anılacak, UNUTULMAYACAKTIR.
ANKARA 18 MART 2015