1
Dizi Yazı

Yeni Asya 26.2.1991

Yeni Asya: 26 ŞUBAT 1991

DİZİ YAZI

Batı ‘Özal miti’ni pompalıyor

Tahir AKA / Talat TURHAN Söyleşi

Batı’nın abartılı bir ÖZAL imajına gereksinimi olduğu an­laşılmaktadır, örneğin;

“Bir petrol ambargosunun başarıya ulaşması Türkiye Cumhurbaşkanının desteğine bağlı” (9)

“Atatürk’ten beri gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı olduğuna çok kişinin inandığı Turgut Özal Bizans ustalığıyla ülkesinin çıkarlarını korumasını biliyor!” 10)

“Türkler yoksuldur ye Irak boru hattından gelir sağlıyorlardı. Bu nedenle Cumhurbaşkanı ÖZAL, hattı kapatarak takdir edilecek bir cesaret örneği gösterdi. Türkler arasında daha da yayılan İslami akım düşünülecek olursa karan daha da cesur bulunur”.

Türkiye’nin soğukkanlı ve ka­rarlı bir şekilde boru hattı ve sı­nırı kapatması herkesten çok tek bir kişiye yaradı: Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL’a.(12)

Frankfurter Allegemeine Zeitung gazetesinde: Cumhurbaşkanı Tur­gut ÖZAL’ın son on yılın yetiştirdiği “tek siyasi kabiliyet” olduğu belir­tildikten sonra,

“Cami sayısı gide­rek artarken İslam’ın yaygınlaşan nüfuzu, Saddam HÜSEYİN’e karşı Batı ile birleşen hükümetin işini şüphesiz, kolaylaştırmıyor” denilmektedir.(13) ü,

“Cumhurbaşkanı ÖZAL, batı’ya yaranmaya çalışıyor, ÖZAL’ın ama­cı, Ortadoğu’da kurulacak yeni düzenden kârlı çıkmak”. (14)

Görüldüğü gibi Batı ÖZAL miti yaratmak için yoğun bir propa­ganda kampanyası sürdürmüş, kuşkusuz sonuçlarından da ya­rarlanmıştır ve de yararlanmaktadırlar.

Oysa ALMANYA’sı yayımlanan et­kin bir dergide:(15)

Turgut ÖZAL’ın aldığı kararların milletin temayüllerine muhalif ol­duğu belirtilmiş ÖZAL’ın, “Kraldan çok Kralcı” olduğuna dikkat çekil­miştir.

ÖZAL’ın dış politika çizgisini Sad­dam HÜSEYİN’in devrileceği, Orta­doğu haritasının değişeceği fikri üzerine oturttuğu kaydedilen yazı­da “ÖZAL’ın kapalı kapılar ardında Körfez Krizinin çözümünü aradığı” görüşüne yer verdi.

Dergide ÖZAL’ın bu rizikolu politi­kasının pek anlayışla karşılanma­dığı belirtilirken

 “Körfez bölgesine asker ve malzeme gönderilmesin: Türklerin dörtte üçünün karşı çıktığı kaydedilmiştir”.

Batılı kaynakların yorumuna gö­re TÜRKİYE İslam alemine ve ülke içinde yükselen İslam’a karşın yeğlemesini Batıdan yana yaptığı vurgulanmaktadır. Eğer bu göz­lem doğru ise, ANAP’ta günümüz­de ortaya çıkan kanatlar arası sürtüşme çatışmaya dönüşebilir ve böyle bir bunalımda ANAP’ı ta­rikat şeyhleri bile kurtaramaz. Çıkabilecek bir savaşın Müslüman Hıristiyan çatışmasına dönme ola­sılığı gündemindeki yerini koru­maktadır. Nitekim bu konuda İs­lam aleminden sesler yükselmekt­edir.

İRAN dini lideri Ayetullah Ali HAMANEY yaptığı konuşmada(16) Müslüman milletlerin ABD’nin bölgede kalmasına izin vermeyece­ğini ve

“ABD siyasetine, planlarına ve saldırılarına karşı gelmek Allah yolunda cihattır ve bu yolda ölenler şehittir” şeklinde fetva vermiştir.

İRAN’ın üst düzey dini liderlerin­den Ayetullah Mi MEŞKİNİ ise:

“Körfezde bir savaş çıkarsa İRAN’ın ABD’ye karşı savaşacağını” açıklamıştır. Bu arada AMMAN’da FKÖ ve Arap ülkelerinden gelen delegelerin katıldığı “Arap Halk Güçleri Konferansında” tem­silciler “Amerikan tehditlerine kar­şı ulusal mücadelesinde Irak’ı destekleyeceklerini” belirtmişler­dir.

Bunun gibi CEZAYİR dini liderlerinden Mahfuz NAHNAİ

“Sorun­larımızı yalnızca kan çözebilir ve İslam düşmanlarına karşı koyabiliriz” derken TUNUS dini liderlerin­den Raşit GANUŞME:

“Biz uluslara­rası entrikalarla gizil planlarla karşı karşıyayız, etrafımızı yaban­cı donanmalar çevirmiş ve içimiz­de hainler var. Eğer Allah yolunda gidersek, bütün bu güçlerin bir örümcek ağı gibi yırtıldığını da gö­rebiliriz” diye konuşmuştur.

ANAP iktidarı güçlü bir ikilemin kancası içinde İslami liderlerin yo­rumlarına göre “ihanet cephesi”, içinde yer almış görünüyor.

Gerçekte izlenen kişisel ağırlıklı dış politika buram buram ABD hayranlığı ve teslimiyetçiliği­nin izlerini taşıyordu.

Ambargo uygulamasının çok kı­sa sürede IRAK’ı pes ettireceği dü­şüncesini olaylar doğrulamamıştır. Sıcak bir savaş durumunda ABD’nin karşısına çıkacak gücü “tahtakurusu gibi ezip geçeceği” görüşünün de abartılı ol­duğunu zaman gösterecektir.

Bülent ECEVİT ve Necmettin ERBAKAN, IRAK’a ilişkin gözlemle­rinde ambargonun etkisini kanıt­layacak belirtilere tanık olmadık­larını açıklamışlardır.

Etiketler
BENZER YAZILAR
Talat Turhan
Türkiye

1924 Yılında Elazığ’da doğdu. O tarihte babası Elazığ Müdde-i Umumisi (Savcı) idi. Baba tarafı Rize ilinin Çayeli ilçesinin tanınmış ailelilerinden (Şerifoğulları)’na mensuptur. Anne tarafı Elazığ Harput’un tanınmış ailelerinden (Efendigiller) ‘dendir.....